Multimedia'da dinleyeceğiniz müzik olan, One Direction - Live While We're Young bulunuyor. Dinleyerek okuyabilirsiniz. İyi okumalar!
"Sözlerin" dedim şaşkınlıkla. Çok kısa bir sürede beni bu kadar iyi tanımış olması, etkilemişti. Umutla gözlerime bakarken gülümsedim. Elimi elinden ayırdım. Yanağına yerleştirdim. Baş parmağımı, sakallarının üzerinde gezdirdim.
"Çok güzeldi" dedim ardından. Alnını, alnıma yasladı. "Affet beni" dedi nefesini verirken. Gülümseyerek gözlerimi kapattım. "Çoktan affettim" dedim bende onun gibi. Sadece biz vardık bulunduğumuz yerde, dünyada. Herkes yok olmuştu. Kalp atışım kulaklarımda yankılanıyordu. Öyle ki, beynimdeki kötü düşünceleri bile duyamıyordum.
Suratını hafif yana eğip yaklaştı. Gözlerime izin istercesine bakıyordu. Kollarımı boynuna dolayıp parmak uçlarımda yükseldim ve dudaklarımızı buluşturdum. Üst dudağımı iki dudağının arasına alırken, alt dudağı dudaklarım arasındaki yerini almıştı. Dudağının hemen altındaki sakalları dudağımın iç kısmına batıyordu fakat bu hoşuma gitmişti. Öyle bir öpüyordu ki, kendimi dünyadaki nacizane bir şey gibi hissediyordum.
Hayır, kesinlikle ayağım yere basmıyordu. Kalbim, kanatlarını açmış, gökyüzüne yükseliyordu hızla. 500 metre koşu yapmışım gibiydi kalbimin hızı. Bacaklarım titriyordu. Olurda bir gün yere çakılırsam, sağlam bir yerim kalmayacaktı ve ben bu sonu istemiyordum.
Bize ayrılan nefesin sonuna geldiğimizde, dudaklarımızı ayırdık. Etraftaki insanlar alkışlamaya başladığında, dünyaya dönmüştüm. Şayet, gözleri başka bir gezegeni anlatıyordu ve beni oraya çekmişti.
"İlk öpüşmemizin Eyfel Kulesi'nin önünde olması, âşk şehrinde olması sanırım Tanrı'nın bize hediyesi" dedi gülerek. Bende gülüp başımı salladım. "Otele dönelim mi?" Dedi. "Olur" elimi kavrayıp ilerlerken gülerek ellerimize baktım. Elimin ait olduğu yer onun eli, bedenimin ait olduğu yer onun yanı ve kalbimin ait olduğu yer kesinlikle onun kalbiydi.
Taksiye binip otele gittik. Kızlar ve Liam odalarına çıkmışlardı büyük ihtimalle. Benim odamın olduğu katta indik. Odamın kapısına geldiğimizde Gab'in kapısını tıklattım. Kartım ve telefonumu onun odasında bırakmıştım. Kapı açıldı. Önce bana sonra arkamdaki kapıya yaslanmış Zayn'e baktı. Suratında garip bir ifade vardı ve ben çözmeye çalışırken, arka taraftan Liam gözüktü. Alayla gülüp Gab'e baktım.
"Hayırlı işler" dedim imayla. Zayn arkamdan kahkaha atarken, Gab ve Liam kaşlarını çatmışlardı. "Böldük kusura bakmayın. Kartımı ve telefonumu alabilir miyim?" Dedim hemen ardından. Gab oflayarak arkasını döndü ve masanın üzerindeki telefonumla kartımı alıp bana verdi.
"Devam edebilirsiniz, biz hiç gelmemişiz gibi" dedi Zayn. Gülerek arkamı döndüm. "Sizede kolay gelsin" dedi Liam bağırarak. Kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Babacık, kedicik olmana çok az kaldı haberin olsun" dedim gözlerimi kısarak. Zayn 'uuu' nidaları yükseltmişti. Arkamı dönüp kapıyı açtım. Gab kapıyı kapattı.
İçeri girecek olan Zayn'in önüne geçip elimi göğsüne koydum. "Nereye?" Dedim tek kaşımı kaldırarak. Bir eliyle içeriyi gösterdi. "İçeri" dedi son heceyi uzatarak. Dilimi damağıma değdirip şaklattım. Boşta olan elimi kaldırıp yukarıyı gösterdim. "Odana Malik" Oflayarak başını geriye attı. Bunu yaptığında boğazındaki adem elması ve damarlar belirginleşiyordu. Bana baktı.
"Hiç mi şansım yok?" Dedi masumca. Gözlerini kocaman açmış, dudağını büzmüştü. Başımı iki yana sallarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Bir kere öpsem" Yine başımı iki yana salladım.
"İzin alan kim?" Dedikten hemen sonra dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup geri çekildi ve odadan çıktı. Koridora çıkıp haykırmak isterken, sesli bir şekilde kapıyı kapatmakla yetinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart By Heart || Z.M
Fiksi Penggemar"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Rights Reserved Bu siteden başka bir sitede yayınlanmamaktadır. Yayınlananlar kesinlikle çalıntıdır. Görürseniz lütfen bana bildirin.