Multimedia'da dinleyeceğiniz müzik olan, Olly Murs - Troublemaker ft. Flo Rida bulunuyor. İyi Okumalar!
"Aslında bakarsanız, tatlı çiftleri pek sevmem" salonu dolduran kahkaha seslerine bende katıldım. Zayn'in elini tutup bizi çağırmasını bekledim. "Ama onlarda farklı bir enerji olduğunu hepiniz biliyorsunuz! Sizin deyiminizle, Zarie bugünkü konuklarımız efendim!" alkışların arasında salona girdik. Bizim geldiğimizi gören herkes çığlık atmaya başlamıştı. Gülerek Ellen'a sarıldım. "Hoş geldiniz çocuklar" dedi ayrılırken. "Hoş bulduk Ellen" dedim ve bize verilen koltuğa oturdum. Zayn ile selamlaştıktan sonra oda yanıma oturdu. Ellen karşımıza geçip bacak bacak üstüne attı ve klasik oturuşunu bize sundu.
"Ee neler yapıyorsunuz?" dedi sanki canlı yayında değilmişiz gibi. Gülerek cevapladım. "İşler güçler" Ellen başını salladı. "Âşkınız nasıl gidiyor? Bu çocuk sana kötü davranmıyor değil mi Marie?" dedi hafif öne eğilip fısıldayarak. Zayn aniden Ellen'a döndü. "Asıl Marie bana kötü davranıyor!" salonda oluşan 'ooo' seslerine karşılık Zayn'in koluna vurdum. "Yemedim yedirdim, içmedim içirdim daha ne istiyorsun benden?" dedim sitemle. Ellen arkasına yaslanıp gülerek bizi izlemeye başladı.
"3 gün boyunca seni öpmeme izin vermedin Marie!" gözlerim kocaman oldu. Bunu burada söylemesine gerek yoktu! "Hak etmiştin Malik" dedim kollarımı birbirine bağlayıp ukala bir şekilde Ellen'a dönerken. "Hey hey hey! Tamam, sakin olun! Burada kavga ederseniz fanlarınız beni öldürebilir ve ölmek için henüz çok gencim!" Diyerek salona döndü. Kahkahalar birbirini kovalarken bende gülmeye başlamıştım. Zayn elimi tutup dizine getirdi. "Kavga etmiyoruz, birbirimize takılmayı severiz ve bunu her zaman yaparız" Haklıydı. Biz sürekli birbirimizle uğraşıyor ve bundan zevk alıyorduk.
"Madem sizden söz etmeye başladık, fanlarınızın birkaç sorusu var" gülerek başımızı salladık. Yan tarafındaki kağıtları alıp ilk soruyu okumaya başladı. "Ihm sanırım bunu Zayn'in ablası Elisha yazmış" kaşlarını çatıp bize baktığında Zayn diğer elini açıp avucunu alnına geçirdi. Bende kahkaha atmaya başladım. "Elisha diyor ki 'Bana ne zaman bir yeğen vereceksiniz?'" Gözlerim ve ağzım aynı orantıda açılırken, Zayn'e baktım. Soruları geçiştirmekte o uzmandı ama şu an donmuş gibi gözüküyordu.
"En doğru zamanda!" dedi Zayn ellerini birbirine vururken. Gergin olduğunda bunu yapıyordu. Gülerek koluna girip yanağından öptüm. "Sıradaki sorumuza geçelim o zaman. İlişkiniz sürekli gündemde ve şüphesizdir ki, âşkınızın yanı sıra ayrılıklarınızın da bunda bir etkisi var. Son ayrılığınızdan sonra Zayn, eski sevgilisiyle görüntülendi ve Marie sen uzun bir süre ortalıkta değildin. Bunu bize açıklar mısınız?" ikimizde gerilmiştik o anda. Boğazımı temizledim. Zayn konuşmak için ağzını açmıştı ama bunu ben yapmak istemiştim.
"Küçük bir yalan girdi hayatımıza. Ayrıldık ve ben uzaklaşmak istedim. Bu kadarı yeterli olur umarım" Ellen anlayışla başını sallarken, seyircilerden gelen destek alkışı üzerine gülümsedim. "Pekâlâ, başka bir soruya geçiyorum" başımızı salladık. "Fanınızdan gelen bir soru daha; Birbirinizi ilk gördüğünüzde neler hissettiniz?" bakışlarım bana bakmakta olan sevgilime dönünce gülerek başımı boynuna gömdüm ve suratımı gizledim.
"Marie'yi asıl tanışmamızdan önce görmüştüm ve cidden söylediğim tek kelime 'Vaov!' olmuştu. Kırmızı elbisesinin ona yakışmasından tutun hareketlerindeki mütevaziliğe kadar... Sanırım o an çarpıldım" Başımı boynundan kaldırıp gülen seyircilere eşlik ettim. Surat ifadesi o kadar masum ve o kadar tatlıydı ki, şu an yayında olmasak onu öpebilirdim. "Sen Marie?" Ellen'ın sorusunu duydum ama başımı çevirmedim. Göz temasımızı kesmeden dudaklarımdan dökülen kelimelere engel olmadım.
"Nefesimin kesildiğini, avuç içlerimin terlediğini ve kalbimin daha önce hiç o kadar hızlı atmadığını hatırlıyorum. Nazik tavırlarına karşılık yanlış yapmamak için kendimle savaş vermiştim ve size yemin ediyorum ki, onu her gördüğümde aynı şeyleri tekrarlıyorum"
***
"Marie!" gülerek Gab'e sarıldım. Kısa süreli bir tatil olmuş olsada onu özlemiştim. "Ne çok özlemişim!" dedi sıkıca sarılırken. Gülerek ayrıldık. "Bende çok özlemişim!" dedim sırıtarak. Elimden tutup muayenehanesindeki deri koltuklardan birisine çekti beni. "Anlat hemen!" gülerek başımı eğdim. "Hadi!" diyerek dizime vurdu yavaşça.
"Tek kelime ile harikaydı! Aynı odada kaldık ve o... Evliymişiz gibiydi!" son kelimelerimden sonra ikimizde bir süre gülerek birbirimize baktık ve ardından beklenen çığlık muayenehaneyi doldurdu. "İnanamıyorum! Yakındır evlenme teklifi gelir!" dudaklarımı büzdüm. "Zannetmiyorum, Zayn henüz erken olduğunu düşünüyor" omuzlarını silkti. "Görürsün" gözlerimi kısarak ona baktım. Suratındaki gülüş silindi. "Sen bir şey mi biliyorsun?" dedim kuşkuyla. Başını hızla iki yana salladı. "Hayır! Yemin ederim bilmiyorum!" suratımdaki kuşkucu ifadeyi silip güldüm. Bir süre daha onunla birlikte oturduktan sonra vedalaştık ve evime gittim.
Kapıyı açarken, çantamdan telefonumu çıkartmakla meşguldüm. Kapıyı tek ayağımla itip kapattım. Işıkları yakıp çantamı vestiyere bıraktım. İçerisindeki çalan telefonumu dışarı çıkartıp ekrana göz gezdirdim. "Efendim hayatım?" dedim paltomu çıkartırken. "Ben seni özledim sanırım" dedi boğuk sesiyle. Gülerek içeri geçtim. Salonun ışığını yakıp etrafa göz gezdirirken, koltuğa oturdum.
"Bende seni özledim" Gülme sesin duyduğumda bende ister istemez sırıttım. "Seninle uyumaya çok alıştım" kıkırdadım. "Lafın sonu nereye gidiyor Malik?" bir süre ses gelmedi. "Lafın sonunu merak ediyorsan, bahçeye bakabilirsin" başımı aniden bahçeye çevirdim ve... Tanrım!
Bahçem mumlarla çevrilmişti ve ortada bir adet Zayn Malik bulunuyordu. Aramayı sonlandırıp koşarak yanına gittim. Mumlardan birkaç tanesi sert rüzgara karşı teslim olup ateşlerini söndürüyordu. Tam önünde durdum. "Ne işin var burada?" dedim şaşkınca. Gülerek ellerimi tuttu. "Bir plan yapmadım. Bir hazırlık da yapamadım bu yüzden. Uzun süredir aklımda olan bir şey bu Marie. Senin hazır olmanı bekledim ve geçirdiğimiz 3 gün boyunca bunu gayet iyi anladım" kaşlarımı çatıp mimiklerinden ve sözlerinden bir anlam çıkartmaya çalıştım ama olmadı. Ne demeye çalışıyordu ki?
Neye hazırdım ben?
"Bir yüzüğüm olsaydı çok güzel olurdu ama elimde sadece bu mumlar var" gülerek başını eğdi ve iki yana salladı. Yüzük ne alaka? "Seviyorum ben seni kadın!" diye bağırdı birden. Şaşkınlığım nirvanaya yaklaşıyordu hareketleriyle. Fazla heyecanlı ve fazla aceleciydi. Suratından gülüşü eksik olmuyordu ve o gözlerindeki parıltılar beni kalpten götürecek derecede güçlülerdi. "Seni düşünmeden nefes alabildiğim bir saniye yok! Biz çok zorlu yollardan geçtik Marie ve sana öylesine âşığım ki, düşüncelerimi değiştirdin" Kaşlarım hala çatıktı ve sözlerinden bir anlam çıkartamıyordum. "Ne demek istiyorsun Zayn?" dedim aynı ifadeyle.
"Benimle evlenir misin Russell?"
Biliyorum bu kadar uzun bir aradan sonra uzun bölüm bekliyordunuz ama şöyle ki... İlham perilerimi kaybettim amk. Bütün bir hafta boyunca sürtük gibi gezdim ve öylesine yorgunum ki... Yarın misafirlerimiz gidiyor belki hafta sonu uzun bir bölüm yazabilirim.
KÖTÜ HABER: 2 BÖLÜM SONRA FİNAL.
Yorumlarınızı bekliyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heart By Heart || Z.M
Fanfiction"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Rights Reserved Bu siteden başka bir sitede yayınlanmamaktadır. Yayınlananlar kesinlikle çalıntıdır. Görürseniz lütfen bana bildirin.