" Mila da kim? "

71 11 0
                                    

23 Ağustos 2014

Anneciğim...

Bu deftere, bu satırları sanki seninle konuşuyormuş gibi yazıyorum. Biliyorum ki sen artık yoksun ancak yine de hayattaymışsın gibi davranmak daha kolay oluyor. Su an bu kelimeler kalemimden değil de dudaklarımdan dökülüyormuş gibi... Karşımda oturuyormuşsun gibi yapmak daha kolay oluyor. Ve... günün anlam ve önemine gelirsek...

Bugün yeni evimdeki, yeni hayatımdaki ilk günüm. Bir hafta önce Nesrin annesinden başka kimsesi olmayan ben şimdi koskoca bir aileye sahibim. Babam gelip beni bulduğunda neler hissettiğimi anlatabilmem çok zor. Babam... Ne kadar güzel ve kudretli bir kelime. İnsanın 'baba' diyebileceği birinin olması, ağız dolusu 'baba' diyebilmek ne kadar güzelmiş... O muazzam mutluluğun tarifi olamaz, yaşamayan bilemez. Bilenler ise asla vazgeçemez.

Babam ile konuştuğumuzda başta şaka gibi gelmişti her şey. Beni büyüten Nesrin annemin öz annem olmadığını zaten öğrenmiştim. Ve senin hayatta olmadığını... Ama kızmadım Nesrin anneme. Üzerimde bu kadar emeği olan birine sırt çeviremezdim değil mi? Babam, senin bana hamileyken birden ortadan kaybolduğunu ve sonra ölüm haberimizin geldiğini söyledi. Babamın bana gelmesinden yaklaşık bir ay kadar önce bir mektup gönderilmiş ona. Mektupta benimle ilgili bilgiler ve öldüğünü sandığı kızının aslında yaşıyor olduğu yazıyormuş. Araştırmışlar ve bana ulaşmışlar. Belki sende yaşıyorsundur diye umutlanmışlar ama umdukları gibi olmamış. Senin nasıl öldüğünü bilmiyorlar. Bilmesinler de zaten. Ben intikamini alacağım annem.

Neyse... Ne diyordum? Evet. Bir ailem olduğunu bilmiyordum ve bu bana büyük bir sürpriz oldu. Hem de çok büyük bir sürpriz... Sonuç olarak bu sabah beni buraya getirdi babam. Bu evi çok sevdim. Büyük evlerin hep soğuk bir ruhu olduğunu sanıyordum. Meğer büyük ya da küçük olması değilmiş evi ısıtan, sevdiren. İçinde yaşayanların sıcak kalpleriymiş... Herkes öylesine sıcak karşıladı ki beni, oturup ağlayasım geldi mutluluktan. Bir tek Bulut pek memnun olmadı varlığımdan ama onu da sevdim. Sonuçta onun içinde yeni ve beklemediği bir şeydi benim gelişim. Ama yine de bazen diyorum ki; keşke sevmeseydiler beni. O zaman daha kolay olurdu belki... Neyse...

Bu günlük bu kadar anlatacaklarım anneciğim. Seni seviyorum...

************

Bulut kaşlarını çatarak okudu yazılanları. Bir yandan okuyor, bir yandan da zihnine dolan sorulara cevap arıyordu. Mavi nasıl ölmüştü de onların bilmesini istemiyordu Derin? Ve kimden intikam alacaktı? Mavi yengesini birisi mi öldürmüştü? Neden bunu saklama ihtiyacı duyuyordu da Onur dayısına söylemiyordu? Ev ahalisi kızı sevmeseydi daha kolay olacak olan şey neydi? Kızın bir şeylerin peşinde olduğundan artık emindi. Şimdi ne olduğunu ortaya çıkarmaya sıra gelmişti. Mutlaka bulacaktı ne olduğunu Bulut. Bu sayfalardan birinde yazıyor olmalıydı. Açıkça yazmıyorsa bile bir ip ucu mutlaka vardı bu sayfalar arasında ve o ip ucunu yakaladığı an gerisi kolayca gelecekti. Elindeki sayfayı kenara bıraktı ve diğerine geçti, biraz heyecan, biraz kararlilik ama en çok da suçluluk duygusu ile. Neden suçluluk hissettiğini bilmiyordu ama öyle bir şeydi ki hissettiği; sanki onun için en önemli kişiye ihanet ediyormuş gibi bir suçluluk duygusu eziyordu yüreğini...

************

1 Eylul 2014

Annecigim...

Yine ben geldim. Bu eve geleli bir haftadan fazla oldu. Burada olduğum icin çok mutluyum. Ama biraz da üzgünüm. Neden üzgün olduğumu biliyorsun. Çünkü sen yoksun. Eksiğim... 19 yıllık hayatımda ilk defa bu kadar eksik hissediyorum. Bu defteri yazma sebebimde bu ya zaten. Eksik yanımı tamamlamak için...

SUARA (Musia Serisi - 1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin