Derin çığlık atarak yattığı yerden doğruldu. Nefes alış verişleri hızlı ve düzensizdi. Yanaklarındaki ıslaklık hissi ile ağladığını fark etti. Etrafta gözlerini gezdirdiğinde tek gördüğü şey beyazdı. Duvarlar, yer, kapı, yatağın yanındaki küçük komodin, yatak... Har şey beyazdı. Bu kadar beyaz ile Dosina' nın revirinde olduğunu anlaması zor olmadı. Odanın beyaz kapısı açıldığında siyah, kısa saçlı, uzun boylu ve ince yapılı biri içeri girdi. Kehribar rengi gözlerinde endişe parıltıları kendini gösteriyordu. Dünya yaşına göre yirmilerinin ortasında gibi duruyordu. Derin gelen adamı tanımıyordu. Nefesini düzenlemeye çalışırken adam da yanına gelmişti. Adam gülümseyerek devasa gamzelerini sundu Derin' e.
"İyi misiniz?"
"Evet. Sadece bir kabus..."
"Tamam... Ben Lars Circe efendim. Shamanım."
"Merhaba Lars. Hemen gitmem gerek, Mila nerede?"
"Biraz daha dinlenseniz iyi olur. Henuz-"
"Vaktim yok Lars! Şimdi gitmem gerek!"
Ani bir hareket ile ayağa kalkınca başı döndü. Düşmek üzereyken Lars onu kolundan tuttu ve tekrar yatağa oturmasını sağladı.
"Biraz daha dinlemeniz gerektiğini söylemiştim efendim. Lütfen bir sure daha kalmayın."
"Öncelikle bana sürekli efendim diyip durma. Rahatsız edici. Ve ilgin için teşekkür ederim ama gitmeliyim. Acil durum. Şimdi Mila' bin nerede olduğunu söyleyecek misin? Yoksa kendim mi bulayım?"
Lars cevap veremeden odanın kapısı tekrar açıldı ve mahcup bir yüz ifadesine sahip bir sarışın girdi.
"Gökyüzüm, uyanmışsın? Nasılsın?"
"Yardım et şebeğim. Gitmem gerek, acil diyorum ama bırakmıyor beni."
Çocuk gibi kendisini şikayet eden kıza şaşkınlıkla baktı Lars. Sonra da yavaş bir tebessüm yerleşti dudaklarına.
Derin ise hala arkadaşlarına kırgındı. Ancak şimdi kırgınlıkların, kavgaların zamanı olmadığının da farkındaydı. Olsa bile Ömer ile uzun süre küs kalamayacağını da biliyordu. Onunla aralarındaki bağ arkadaşlık bağından çok daha kuvvetliydi. Can neyse Ömer de aynıydı onun için.
Ömer buraya gelirken tereddüt etmeden duramamıştı. Ama kızı merak ettiğinden kendine engel olamamıştı. Derin onu gördüğünde tepkili olursa ya da yüzüne bakmazsa ne yapacağını bilmiyordu. Kısa zamanda onu çok sevmiş, çok benimsemişti. Her zaman bir kız kardeşi olsun isterdi ancak iki abisi ve bir erkek kardeşi vardı. Derin onun eksikliğini hissettiği o duyguyu tatmasını sağlamıştı. Aralarındaki bu bağın kopyasından korkuyordu. Ama Derin' in ağzından çıkan 'şebeğim' kelimesi ile korkuları buhar olup uçmuştu. İçinden derin bir 'oh!' çekerken adımlarını hızlandırıp kızın yanına varmıştı. Kollarıyla onu sardı. Geri çekilip kızı kucağına aldı ve bakışlarını Lars' a çevirdi.
"Tamam Lars. Onu ben götürürüm. Yormak da merak etme sen."
"Tamam."
"Şebeğim ne yapıyorsun? Yürüyebilirim ben."
Ömer kucağındaki kıza bakıp sırıttı. Kaşlarını hızlı hızlı oynatıp muzip sesiyle konuştu.
"Olsun. Hem seni benim kucağımda gören bazılarını biraz sinir etmiş olurum fena mı? Bu zevki benden mahrum edemezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUARA (Musia Serisi - 1) (Tamamlandı)
Fantasy~~~~~ Derler ki; Bu dünya üzerinde binlerce alem vardır... Peki bizim bildiklerimiz kaç tane? İki elimizin parmaklarını geçiyor mu sayıları? Peki ya bilmediklerimiz? Geri kalan o binlerce alem/boyut? Biz bu hikayede o bilmediklerimizden sadece bir t...