. "Nerede bu kız? Nerede?"
Can çıldırmış gibiydi. İki gündür Derin' den haber yoktu. Partide tuvalete diye gitmiş ortadan kaybolmuştu. İki gündür her yeri arıyorlardı ancak bulamıyorlardı. Bir gün daha bitiyordu ve hala Derin yoktu. Başına ne geldi? Nerede? İyi mi? Canı yanıyor mu? Hiçbir şey bilmiyordu. Hiçbir haber yoktu. Ve haber alamadıkça aklını kaybedecek gibi oluyordu. Zaten geç kavuşmuştu kardeşine bu kadar erken kaybetmeye dayanamazdı. Öfkeyle attığı adımları kesip koltuğa bıraktı kendini çuval gibi. Bulut ile odasındaydı, dışarıdan yeni gelmişlerdi. Bakabilecekleri her yere bakmışlardı. Bulut elini Can'ın omzuna koydu.
"Nerede olursa olsun bulacağız. Hem biliyorsun Derin çok güçlü bir kız. Biz onu buluna kadar dayanacaktır. Belki de bize ihtiyacı bile olmaz. "
"Bırak Bulut! Ne yapmamı bekliyorsun? Dönene kadar oturup bekleyeyim mi? "
Evet, Derin çok güçlü bir kızdı. Hatta kardeşi ile ilgili son öğrendikleri de onun kolay zarar görmeyeceğini ispatlar nitelikteydi. Ama bu gücüne rağmen onu kaçırmayı başarmışlarsa öyleyse zarar da verebilirlerdi de... Can başını hızla iki yana sallayıp bu düşünceyi aklından uzaklaştırdı. Hayır! Kardeşine kimse zarar veremezdi. O güçlüydü. Kendisini korumasını da bilirdi. Belli ki bir oyuna getirilmiş alı konulmuştu ama daha fazlasını yapamazlardı.
"Tabi ki hayır! Arayacağız elbette. Sadece sakin ol demek istedim."
"O benim kardeşim Bulut! Benden sakin olmamı bekleme. Onu daha yeni buldum. Bu kadar erken kaybedemem..."
Can'ın sesi sonlara doğru kısılıp titremişti. "Zaten kaybedecektin" diye geçirdi içinden Bulut. Ama abisi artık durumunu biliyordu. Ona söylemeden gitmezdi. Bir an onun Musia 'ya gitmiş olabileceğini düşündü ama hemen bu düşünceyi mezara gömdü. Bulut'u almadan gitmezdi. Derin'in gitmediğine, kaçırıldığına emindi. Kimin yaptığı konusunda da bir tahmini vardı. Darren...
"Senin kardeşin de benim düşmanım mı Can? Ayrıca onun ile aramızdaki bağı biliyorsun. Onu burada hissedebiliyorum. Yanımdaki gibi güçlü değil, çok zayıf bir his ama hissediyorum işte. O iyi..."
'Burada' derken elini kalbinin üstüne koymuştu Bulut. Evet onu çok az hisse de biliyordu. Ve hissin bu kadar az olmasının sebebinin Derin' in kötü bir durumda olmasından çok uzak olmasına yormak istiyordu. Sonra odağını yine Can' a yöneltti.
"Abi, o geceyi bir daha anlatsana. Belki atladığımız bir nokta vardır."
Can Bulut'a baktı. Sesli bir şekilde nefesini bıraktı. Daha kaç kere anlatması gerekiyordu acaba?
"Kaç kere söyledim Bulut? "Lavaboya" dedi gitti. Sonra yok işte. Kız yok oldu ortadan."
"Abi, en başından, ortama girdiğiniz andan itibaren anlat. En ufak bir detay yok mu dikkatini çeken? "
Can daha dikkatli düşündü. Engerek' e girdikleri ilk andan itibaren olanları gözünde yeniden canlandırdı. Birden çakan şimşekler ile zihni aydınlandı. Hızla ayağa kalktı. Telaşla odanın içinde volta atmaya başladı. Bir yandan da durumu tartıyor, 'olabilir mi?' diyordu. Ama emindi artık. Başka açıklaması olamazdı bu durumun. O zaman Korhan' ın davranışları ve Derin'in tepkileri saçma gelse de artık sebebini anlıyordu. Kardeşi ya bir şey bildiğinden ya da hissettiğinden öyle garip davranmıştı.
Bulut ise Can' ın yüzündeki ifadeden dolayı bir şeylerin ters gittiğini fark etmiş kaşlarını çatmıştı, volta atan adamı izlerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUARA (Musia Serisi - 1) (Tamamlandı)
Fantasía~~~~~ Derler ki; Bu dünya üzerinde binlerce alem vardır... Peki bizim bildiklerimiz kaç tane? İki elimizin parmaklarını geçiyor mu sayıları? Peki ya bilmediklerimiz? Geri kalan o binlerce alem/boyut? Biz bu hikayede o bilmediklerimizden sadece bir t...