Sabahın ilk ışıkları Dosina' nın beyaz duvarlarında ışıldarken Seçkin çoktan uyanmıştı. Karar vermişti. Doğru zamanı beklemek saçmaydı. Zaman kaybıydı sadece... Çünkü geçen her an Derin, Korhan' a için için akıyordu. Asıl korkusu geç kalmış olmaktı. Ya çoktan kalbinde yer etmişse? Bundan gerçekten korkuyordu. Önceden kızın da kendisine bir şeyler hissettiğini düşünse de artık bunun gerçek olmadığının farkındaydı. Kalbini kandırmıştı sadece. Ömer ya da Bulut' a olan davranışlarından bir farkı yoktu kendisine olan davranışlarının ama bunu görememişti. Yine de kararını vermişti. Belki küçük de olsa bir umudu vardır? Ne kaybederdi ki? İçinde sakladığı aşkla beraber kalbini Derin' in avuçlarına bırakacaktı ve cevabını alacaktı. Alacağı cevaptan korkmuyor değildi ama ne olursa olsun bunu yapacaktı.
Derin' in kapısının önünde durup birkaç kez nefes alıp verdi. Saat henüz erken sayılırdı ama daha fazla bekleyemeyecekti. Yoksa tüm cesareti buhar olup uçabilirdi. Kapıyı üç kere tıklatıp bekledi. İçerden ses gelmeyince tekrar tıklattı. Yine ses yoktu. Kapıyı usulca açıp Derin' in içeride olup olmadığına baktı. Oradaydı. Hala uyuyordu. Geri dönmek için yeltendi ama ani bir karar ile içeri girip kapıyı kapattı. Sessiz olmaya dikkat ediyordu. Derin' in baş ucunda, dizlerinin üzerine çöküp öylece izledi kızı bir süre. Elini uzatıp usulca yastığa dağılmış saçlarını sevdi. Eğilip alnına şefkatli bir öpücük bıraktı. Geri çekilmeden derin bir nefes alıp kızın çok sevdiği papatya kokusu ile ciğerlerini doldurdu. Biraz geri çekilip kızın yüzünü izlemeye devam etti. Her an güzelliğine olan hayranlığı daha da artıyordu. Ayağa kalktı ama bir türlü gitmek için adım atamıyordu. Sonunda ne olacaksa olsun diyerek kızı uyandirmamak için yavaş hareket ederek örtünün altına girdi. Kızı kendine çekip sarıldı. Beyni onu gitmesi için uyarsa da kulağını tıkadı ve sadece kalbine odaklandı. Kalbi 'kaybedecek bir şeyin yok.' diyip duruyordu. O da kalbine hak verdi. Derin' in uyandığında ne tepki vereceğini bilmiyordu ama düşünmemeyi seçti. Onun yanında, şimdiye kadar ki en huzurlu uykusuna daldı.
********
"Gel!"
Kapıdan içeri Lars girdi. Mila eliyle koltuğu göstererek oturmasını işaret etti.
"Bir şeyler bulabildi mi?"
Mila, Lars' dan Mavi' nin üzerindeki büyüyü kaldırabileceği herhangi bir şey bulmasını istemişti. Lars başını olumlu anlamda salladı.
"Evet. Bir yol buldum. Araştırdığım kaynaklarda büyü hakkında yeterince bilgi buldum. "
"Harika. Ne buldun?"
"Büyü Darren' in ve Mavi' nin kanları kullanılarak, uzun ve zahmetli bir süreçte yapılmış. Zihni ile oynanacak kişinin ve onun inanması istenilen kişinin kanı kullanılarak siyah enerji oluşturuluyor ve belli zaman aralıkları ile yapılan takviyeler ile büyü şekillendiriliyor. Ancak bu büyü çok güçlü. Doğal olarak da mutlaka bir yan etkisi oluyor. Bu da Mavi' de saçlarının renk değiştirmesi ile kendini göstermiş. Ancak Darren de ne gibi bir etkisi var bilemiyoruz. Büyünün bozulma yoluna gelirsek eğer: Kara büyüye karşı safir büyü yapılması gerekiyor. "
"Safir büyü mü? Ama safir büyüyü sadece Suara yapabilir."
"Doğru. Bu yüzden Derin' in bir an önce güçlerinin tamamını aktifleştirmesi gerekiyor. Ama bildiğin gibi sadece bununla bitmiyor."
"Safir büyü hakkında tek bildiğim o büyüyü sadece Suara' nın yapabilecek olması."
"Öyleyse şöyle anlatayım. Derin tacını giydikten sonra üç kişinin gönüllü olarak ve bizzat Mavi' ye olan sevgilerinden dolayı akıtılmış gözyaşları gerekiyor. Ancak bu kişilerin kesinlikle Mavi ile herhangi bir kan bağı olmamalı. Hatta içlerinden birinin Musia dışı olması gerek. Biri ile aşk bağı olmalı. Sen de biliyorsun ki aşk en güçlü bağlardan biridir. Safir büyüye en büyük gücü o verecek. Diğer büyük bağ ise sadakat. Kan bağı olmaksızın Mavi' yi seven ona sonsuz sadakatle bağlı olan biri daha gerek. Yani daha net açıklamak gerekirse, ihtiyacımız olan karşılıksız sevgi, sadakat ve aşk ile harmanlanmış gözyaşları büyünün ana maddeleri. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUARA (Musia Serisi - 1) (Tamamlandı)
Fantastik~~~~~ Derler ki; Bu dünya üzerinde binlerce alem vardır... Peki bizim bildiklerimiz kaç tane? İki elimizin parmaklarını geçiyor mu sayıları? Peki ya bilmediklerimiz? Geri kalan o binlerce alem/boyut? Biz bu hikayede o bilmediklerimizden sadece bir t...