Medyaya Derin' in büyü yaparken gözlerinin nasıl parladığında dair bir görüntü koydum. Elimden geldiğince aklımdaki görüntüyü çizmeye çalıştım. Ve bölümü beğenmeniz dileğiyle. Keyifli okumalar...
~~~~~~~~~~~~~
Derin ne diyeceğini şaşırmıştı. Bulut nasıl normal olmazdı? " Musia'ya ait olamaz." diye fısıldadı. Gözleri odağını kaybetmişti. Aklından onlarca soru geçiyordu. Ama o sadece tek soruyu dile dökmeyi başarabildi.
"O zaman Bulut ne?"
"Pusat..."
"Anlamıyorum Mila! Nasıl olur bu? Halamın normal olduğuna eminim. Yoksa babam da bir Musialı olurdu. Öyleyse Hakan abi mi? İyi de neden bana bir şey söylemedi? Gerçi kim olduğumu bilmiyor olabilir. Ama annem Suara idi. Bir Musialının, Suara 'nın kim olduğunu bilmemesi imkansız. Yani annemi biliyorsa beni de biliyor. Off! Susma Mila bir şey söyle! "
"Önce sakin ol tatlım. Evet, Hakan da bir pusat. Mavi' nin en yakın arkadaşıydı aynı zamanda. Zaten Sevgi ile olan düğünlerinde tanıştı annen ile baban. Ve... Yine evet, senin kim olduğunu biliyor ama bir şey söylememesini ben istedim ondan. Bu konuda ona kızma. Hatta hiçbir şey söyleme. "
"Ah, hayır teyzeciğim! Onunla konuşacağım ama merak etme kıracak bir şey söylemem. "
Kendini sakinleştirmeyi başaran Derin, Mila ile bir süre daha konuştu.
~~~~~~~~
Genç adam kendine gelince doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı. Başını geriye doğru atıp gözlerini kapattı. Yukarıda olanlar zihnine yavaş yavaş dolarken yüzünü buruşturdu. O acı tarif edemeyeceği kadar berbattı. Nefesinin kesildiğini farkettiğinde öleceğine emindi. Ve gördüğü o tek karelik görüntüler inanılmazdı. Kanatlar, pençeler, kan ve ölüm... Bir kadın; gözleri mavinin en yoğun tonunda. Mavi... Bir bebek kucağında, bembeyaz tenli, ölü gibi... Gökyüzünde iki güneş.
" İki güneş mi?" diye sordu kendi kendine yüzünü buruşturarak. Derin'i hatırladı sonra. Onu kurtarmak için yaptıklarını... Ama sonrası yoktu. Şimdi ise burada, odasındaydı. Bir an rüya gördüğünü düşünse de gerçek olduğunun farkındaydı. Gördüklerini, duyduklarını rüya deyip geçiştirse bile ruhuna yayılan o sıcaklık ve huzur rüya olamayacak kadar gerçekti. Ayrıca sanki iki kalbi varmış gibi hissediyordu. İki çarpıntı...
Ayaklarını yataktan sarkıtıp bir süre oturdu öylece. Düşünmekle bu işin içinden çıkamayacağını anladığında kalkıp odadan çıktı sert adımlarla. Derin'i bulup olanları ondan dinlemeliydi. Elbette ki yalansız olarak.
Önce Derin'in odasına baktı. Yoktu. Adımlarını çatı katına yönlendirdi. Merdivenleri hızla çıkıp odanın kapısına geldi. Açmaya çalıştığında kapının kilitli olduğunu gördü. Kapıyı tıklattı. Kapı açılmayınca yeniden tıklattı. Sonra bir daha ve bir daha... Kapı açılmayınca odada olmadığını düşünüp aşağı inip salona, mutfağa ve bahçeye baktı. Bulamayınca tekrar mutfağa gidip Zeliha'yı buldu.
"Zeliş? Derin çıktı mı?"
"En son senin arkandan koşarak yukarı çıkmıştı. Sonra hiç aşağı inmedi. Ne oldu bir sorun mu var?"
"Yok... "
Telaşla tekrar çatı katına çıktı Bulut. Kapının hala kilitli olduğunu görünce ard arda kapıyı tıklattı ama yine açan olmadı. Yaptığının nasıl göründüğünü umursamadan eğilip kapının anahtar deliğinden baktı. Derin'i içeride berjerde uyur halde görünce önce içi rahatladı. Sonra eğer sadece uyuyor olsaydı bu kadar kapı tıklatılmasına şimdiye kadar uyanması gerektiği geldi aklına. Derin'e birşey olduğu düşüncesi endişesinin büyüyerek geri gelmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUARA (Musia Serisi - 1) (Tamamlandı)
Fantastik~~~~~ Derler ki; Bu dünya üzerinde binlerce alem vardır... Peki bizim bildiklerimiz kaç tane? İki elimizin parmaklarını geçiyor mu sayıları? Peki ya bilmediklerimiz? Geri kalan o binlerce alem/boyut? Biz bu hikayede o bilmediklerimizden sadece bir t...