Lauren
Etraftaki fısıltılar adeta beynimde çınlıyordu. Başıma giren keskin ağrıyla birlikte gözlerimi aralamaya çalıştım. Ağzımda berbat bir tat vardı. Etrafıma baktım, hücredeydim. Yüzümü buruşturarak hafifçe doğruldum.
Tanrım, Lauren. Ne kadar korktuğumu biliyor musun? İyi misin?
Yanıma koşar adımlarla gelen Ally'e baktım. Yanıma oturup sırtımı sıvazlamaya başladı.
İyiyim Ally. Uykusuz kaldım, ondan olmalı.
Bakışlarımı ona çevirip gülümsedim. Çok bitkindim. Belki biraz daha uyursam iyi olacaktı ama yemek yemem gerekiyordu. Ayağa kalkmaya çalıştığımda koluma girip yardım etti. Beraber tuvaletlere doğru ilerledik. Konuyu daha fazla irdelemediği için sevinmiştim. Anlatmak istemiyordum. Hatırlamak dahi istemiyordum. Geldiğimizde dışarıda olacağını söyleyerek beni bıraktı. Lavabonun karşısına geçip kendime baktım. Berbat görünüyordum. Gözlerimin altı morarmıştı, saçlarım birbirine girmişti. Yüzümü yıkayıp fayanslara yaslandım. Bundan 1 ay öncesine kadar herşey bambaşkaydı. Dolan gözlerimi kapattım. Ağlamayacaktım.
Nasılsın?
Başımı çevirip sesin geldiği tarafa baktım. Camila, kabinlerden birisine yaslanmış doğrudan bana bakıyordu. Gözlerimi kısıp gözlerine bakmaya devam ettim. Neden konuşmaya çalışıyordu?
Umrunda mı?
Omuz silkti. Lavaboya gelip ellerini yıkadı.
Neden sorduğumu merak ediyor olmalısın.
Ellerini üzerine kurularken tekrar bana baktı. Neden öfkeli değildim? Mike'ı öldürmüştü. Bu kadından nefret etmem gerekmiyor muydu? Bana doğru yaklaştı ve gözlerini gözlerime dikti. Kahverengi gözlerinde bir şey vardı, çözümleyemiyordum. Burnu neredeyse burnuma değiyordu. Nefesini dudaklarımda hissediyordum. Bakışlarını dudaklarıma yöneltip yutkundu. Çok güzel kokuyordu. Titremeye başlayan ellerimi saklamak için birbirine kenetledim. Nefesini dudaklarıma vermeye devam ederek fısıldadı.
Çünkü seni kendi ellerimle öldüreceğim.
*********
Çabuk olun. Sizi bekleyecek değiliz.
Arkamdaki kadın beni itekleyerek ilerlememi sağladı. Banyo günüydü, olağanüstü bir kalabalık vardı. Herkes kahkaha atıyordu. Beynim gözlerimden çıkacakmış gibi hissediyordum. Sıra bana geldiğinde gardiyan elime beyaz hapishane kıyafetlerini tutuşturup kabinlere doğru ittirdi.
Sadece 10 dakikanız var.
Kafamı sallayıp üzerimdekileri çıkardım. İç çamaşırlarıyla kaldığımda kabine girdim ama kapıyı tam kapatamadım. Zaten bozuktu, kilitlenmiyordu. İç çamaşırlarımı da çıkardığımda üşümeye başlamıştım. Tam arkamı dönüp suyu açacaktım ki kapı gürültüyle açıldı. Anında önüme dönüp ellerimi üzerime koydum. Camila, bembeyaz yüzüyle bana bakıyordu. Uzaktan gören birisi öldüğünü düşünebilirdi. Gözlerini üzerimde gezdirip yutkundu. Bir şeyler mırıldandı ancak anlayamadım. Bana bakmaya devam ediyordu. Bunun beni rahatsız etmesi gerekirken hoşuma gitmişti. Göğüslerimdeki elimi çekip koluna koydum ve dışarı ittirdim.
Ne bakıyorsun?
Çıplak göğüslerime bakarken içimde bir şeylerin hareket ettiğini hissettim. Başını iki yana sallayıp fısıldadı. Bu sefer duymuştum.
Üzgünüm, boş sandım.
Kafamı sallayıp kapıyı tekrar ittirdim ve suyu açtım. Az önce ne olmuştu? Benden nefret ettiğini bilmesem etkilendiğini düşünürdüm ama sadece şoka girmiş olmalıydı. Hızlıca saçlarımı sabunladım ve durulandım. Vücudumu sabunlarken kapı tıklatıldı.
Süren bitti.
Hemen vücudumu da durulayıp kenardaki iç çamaşırlarımı aldım. Islanmamışlardı. Giyip kabinden çıktım. Etrafıma kısa bir göz gezdirip yerdeki hapishane kıyafetlerini elime aldım. Camila, iç çamaşırlarıyla dikilmiş beni seyrediyordu. Yüzünde aynı ifade vardı. Ellerinin titrediğini buradan görebiliyordum. Elindeki kıyafetler yere düştü, homurdanarak eğildi. Bu sırada sütyeninden göğüslerinin birazını görebilmiştim. Yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Gardiyanın bağırmasıyla birlikte hapishane kıyafetlerini üzerime geçirdim ve arkama bakmadan çıkışa ilerledim.
*********
Lauren?
Kafamı tabağımdan kaldırıp Ally'e baktım. Bana bir şeyler anlatıyor olmalıydı. Gözlerini kısıp beni süzdü.
Sana ne oluyor? Bütün gün boyunca tek kelime etmedin, yemeğini yemiyorsun. Normalde tabağı elinden zor alırdım.
Son söylediği şey gülümsememi sağlamıştı. Bu kızı seviyordum. Ally'e anlatabileceğimi biliyordum ancak konuşmak istemiyordum.
Üzgünüm, Ally. Sadece halsizim ve gerçekten bir şey yemek istemiyorum.
Yanağını sıkıp gülümsedim. İnanmış gibi görünmüyordu. Tabağımdaki eti eline alıp ağzıma soktu ve çiğnememi sağladı. Et çok büyüktü ve ağzım kapanmıyordu. Bu halime kahkaha attı ve elini üzerime sildi.
Yemek yemen gerekiyor. Bir daha ölmeni istemiyorum.
Kahkaha attığımda ağzımdan bir sürü parça masaya düştü. Bana dik dik bakarken ağzımdaki eti zorlukla yutup arkama yaslandım ve ellerimi göbeğime koydum.
Bu yöntem üzerime çıkarak beni öldürmeye çalışmaktan daha mantıklı. Söylediğin şeylere inanmıyorum, beni öldürmek istediğini ikimiz de biliyoruz.
Beraber kahkaha atmaya başladığımızda gözlerimi ondan çekip etrafıma baktım. Camila dikkatle beni izliyordu. Anında oturduğum yerde dik oturup gözlerimi ondan çektim. Ne yapmaya çalışıyordu? Bakışları sözlerinin aksine yumuşaktı ve beni kendisine çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfiction"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...