29♧

1K 91 66
                                    

Camila

Kendimi ona yaklaştırıp beni kolları arasına almasına izin verdim. İnsan annesini özlerdi değil mi? Ne olursa olsun annendi çünkü. Yargılayamaz, konuşamaz, bağıramazdın. Hep içine atardın. Kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım. Bir kadın için değer miydi? Ailemi, annemi bırakmaya değer miydi? Kendimi bırakmıştım ki ben çoktan, onlar da neydi. Dolan gözlerimi sımsıkı kapatıp başımı omzuna yasladım. Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi elini uzatıp saçlarımın arasına daldırdı. Hafifçe okşarken bir şeyler mırıldandıyordu.

Çok vaktimiz yok.

Başımı sallayarak son kez kokusunu içime çektim. Belki de onu bir daha göremeyecektim, kim bilebilirdi ki? Kafamı omzundan kaldırıp gözlerinin içine baktım. Dolu doluydu, hesap soruyordu. Sandalyeye çökerken benim de oturmam için elini uzattı. İkiletmeden oturdum. Ellerini masada birleştirdi, sanki söyleyeceği şeyi toparlamaya çalışıyor gibiydi.

Veronica bu sabah evimizdeydi.

Ve işte, başlıyorduk. Gözlerimi gözlerine kenetleyip yutkundum. Söyleyeceği şeyleri dikkatle seçiyordu. Beni kırmaktan her zaman korkmuştu, biliyordum. Cevap vermeden bekledim. Daha fazla dayanamadı ve başını iki yanına sallayarak ellerini masaya vurdu.

Bana o kadınla birlikte olmadığını söyle Camila. Bana bunun doğru olmadığını söyle.

Dolmaya başlayan gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimin önüne Lauren'i getirdim. Gülüyordu, yeşil gözleri mutluluktan parlıyordu. Evet, o kadınla birlikteydim. O kadın dediği, yüreğinde kök saldığım kadındı. Ellerimi boşluğa uzattığımda beni sımsıkı kavrayan kadındı. Bataklık içinde olan hayatımda tutunduğum tek kadındı. Ve o kadın, bana öyle güzel bakıyordu ki, ben kendimi unutuyordum. Evet, bu doğruydu ve doğru hissettiriyordu, bilinen tüm doğruların tam aksine. Titrek bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Annem dişlerini sıkmıştı, görebiliyordum. Bana o kadar sert bakıyordu ki, o an, canım yandı. Burukça gülümsedim. Boşuna değil miydi tüm mezarlıklar, insan hep kendi içine gömülmüyor muydu?

Camila bana cevap ver! Bana bir kadınla birlikte olmadığını, bunların hepsinin yalan olduğunu, Veronica'nın sizi öpüşürken görmediğini söyle!

Yükselen sesi ve masaya vurduğu eliyle birlikte irkildim. Hayatım boyunca annem bana ilk defa bağırıyordu. Bunun nasıl hissettireceğini bilemezdim. Bilmiyordum da. Benden tiksiniyor gibi bakıyordu. Elimi gözlerime götürdüm, ah hadi ama, hangi ara ağlamaya başlamıştım? Hayır Camila, sen güçlüsün. Sen çok güçlüsün.

Lanet olsun Camila o bir kadın! Tanrım bu iğrenç!

Başını ellerine dayayıp masaya koydu. Sanırım ağlıyordu. Arkama tamamen yaslanıp başımı sandalyenin arkasına dayadım. Canım yanıyordu. Bakıldığında haklı değiller miydi? Nişanlımın katiliydi. Böyle düşünmeleri doğaldı. Sesli bir şekilde yutkunup titreyen ellerimi anneme uzattım.

O kadın dediğin insan anne, bana ancak çocukların bakabileceği bir güzellikte bakıyor. Onu kaybedemem, anlıyor musun? Ona aşığım anne.

Cümlemi yüksek tonda bitirmiştim. Anında başını kaldırıp kollarındaki elimi ittirdi. Kızarmış gözleriyle tam gözlerimin içine baktı. Ve ben işte o an, yok olmak istedim. Kaybolmak. Lauren'a aşık olduğum için pişman değildim, hiçbir zaman da olmazdım.

Ve bunun için pişman değilim, hiçbir zaman da olmayacağım.

Bardağı taşıran son nokta bu olmuştu. Yerinden fırlayıp yanıma geldi ve yakalarımdan tutup beni ayağa kaldırdı. Gözlerinde gördüğüm bu ifadeyi çözümleyemiyordum. Tiksiniyor gibi bakıyordu. Sanki.. sanki benden nefret ediyormuş gibi. Başımı iki yana sallayıp gözlerimi kaçırdım. Biraz daha bakarsam aklımı oynamaktan korkuyordum.

Senin gibi bir kızım olduğu için kendimden iğreniyorum. Senden iğreniyorum! Lanet olsun!

Yakamı bırakıp sağ yanağıma sert bir tokat attı. Dönen başımla beraber kendimi yerde buldum. Ağzıma kan tadı geliyordu. Öksürmeye başlarken başımı iki yana salladım. Benim Annem böyle bir insan değildi ki, bunlar gerçek olamazdı. Elimi uzatıp dudağıma getirdim. Kanıyordu.

Senin artık bir ailen yok. Senin artık kimsen yok. Sen koca bir hiçsin Camila. Koskocaman hayal kırıklığından başka hiçbir şey değilsin.

Ve işte, elimdekinden çok daha fazlasını yitirmiştim. Kendimi yitirmiştim. Bu bomboş bedenimde acı dolu çığlıklar yankılanıyordu. Çırpınıyordum. Sesimi kimse duymuyordu. Benim güzel kadınım neredeydi? Annem bana doğru eğildi, diğer eliyle saçlarımdan yutuyordu. Sertçe çekerken fısıldadı.

Yeni hayatının tadını çıkar.

Başımı bırakıp ayağa kalktı ve gitti. Arkasına bile bakmadan. Dizlerimi kendime çekip sarıldım. Olanları idrak etmeye çalıştım. Bir araya getirdiğim harfler beni anlamaktan çok uzaktı. Bunu anlayamazdınız, ben dahi anlayamıyordum. Kapı hızlıca açıldı, gözlerimi yerden çevirmedim. Geleni biliyordum.

Camila!

Lauren koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Hiç tereddüt etmeden kollarımı bacaklarımdan çekip sırtında birleştirdim. Buna ihtiyacım vardı, ona ihtiyacım vardı. Gözyaşlarım şiddetlenirken omzuna bir öpücük kondurdum.

Gitti Lauren. Beni burada böylece bırakıp gitti. Gitti.

Sayıklamaya başlarken Lauren saçlarıma bir öpücük kondurup geri çekildi ve yüzümü elleri arasına aldı. Buraya nasıl girdiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak geleceğini biliyordum. Sağ eliyle dudağımdaki kanı sildi ve alnını alnıma yasladı.

Ben buradayım. Bana tutun.

Hala sırtında duran ellerimi koluna kaydırıp sımsıkı tuttum. Gülümserken dudağına uzanıp ufak bir öpücük kondurdum.

Ben de en az senin gibiyim. Ve en çok senin gibi.

Fall Apart | CamrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin