25♧

1.1K 108 53
                                    

Camila

Benimle evlenir misin?

Gözlerimi kapattım. Şuan zaman ve mekan kavramı yok gibiydi. Sadece o ve ben vardık, sanki bu kocaman dünyada yalnız ikimiz kalmıştık. Onun varlığını hissediyordum, çok güzeldi, beni canlı hissettiriyordu. Derin bir nefes alıp düşündüm. Bütün bunlar gerçek olabilir miydi? Ben neredeydim? Kimdim? Kiminleydim? Gülümsedim. Onun da gülümsediğini biliyordum. Sanki içimde dışarı çıkmak için can atan bir kelebek varmış gibi hissediyordum. Elimdeki gülü kucağıma bırakıp gözlerimi açtım. Gözyaşlarım durmak bilmiyordu, ben gülüyordum. Ona biraz daha yaklaştım ve yüzünün hemen karşısında durdum. Gözlerinin içine bakmak için kendimi zorladım. Sanki bu dünyaya gelme nedenim Lauren'la olmaktı. Bir elimi uzatıp yanağına dokundum. Sıcaktı, içimi ısıtıyordu. Alnımı alnına dayayıp ağlamaya başladım. Herşey çok fazla geliyordu. Bu, kaldırabileceğimden bile fazlasıydı. Artık Camila diye birisi yoktu, hiç var olmamıştı. Onsuz kim olduğumu bilmiyordum. Herhangi birisi olabilir miydim bilmiyordum. Sarsılmaya başlayan omuzlarıma aldırmadan başımı geri çektim. Gözlerini kapatmıştı, muazzam görünüyordu. Çok kısık bir sesle fısıldadım. Duyacağını biliyordum, elbet duyardı.

Evet.

Gözlerini açıp gözlerimin içine baktı, kendimi gördüm, acınası bir haldeydim. Şuan mutlu olmam gerekirken acı çekiyordum. Onu sevmek bana acı veriyordu, öyle içten seviyordum ki. Her bir zerremde onu hissetmek canımı yakıyordu. Kağıt üzerinde olacak bir şey yaşamımızı değiştirmeyecekti. Herhangi bir isimle sınırlandırılmamıza gerek yoktu. Elini uzatıp elimi kavradı ve teli parmağıma geçirdi. Biraz büyük olmuştu ama sorun değildi. Gülümsedi, gülümsedim. O da ağlamaya başlamıştı. Bana doğru uzanıp alt dudağımı kavradı. Şuan bir şey söylemesine gerek yoktu. Onu hissedebiliyordum.

**********

Yanımdaki örtüyü çekiştirip üzerimizi örttüm. Biraz aşağıya kayıp onu belinden kavradım ve kendime çektim. Çıplak göğsü göğüslerime değiyordu. Arada kıyafet olmadan da onu hissetmek, ruhunu, kendimi hissetmek bambaşka bir şeydi. Başını boynuma sokup küçük bir öpücük bıraktı. Ellerimi saçlarının arasından geçirip gökyüzüne baktım. Pek fazla yıldız yoktu, sadece ay vardı. Ay ve benim güzel kadınım.

Seni benden koparıp alamazlar, içimden ben bile söküp atamam seni.

Kısık sesle mırıldandım. Nefesini boynuma verip gülümsedi.

Sen özenle sergilenecek bir tarihi eser gibisin Camila. Bazı heykeller ellerde taşınır, kırılmasın diye. Sende öylesin.

Başını boynumdan çekip o da gökyüzüne baktı. Onunla yan yana olmak bile beni mutlu ediyordu. Bu kocaman dünyada, milyonlarca insanın arasında onu bulmuştum ve beraberdik. Sadece bu bile mutlu olmam için yeterli bir nedendi.

Düşündüğüm şeylere, bastığım her bir adıma dahi dikkat edeceğim.

Başını çevirdi, elini uzatıp gözlerine bakmamı sağladı. Ay ışığı altında harika görünüyordu. Tanrım, bana onu verdiğin için sana minnettarım. Günah diye buyurduğun şey sayesinde yaşıyorum. Günah dediğin şey sayesinde yaşadığımı hissediyorum. Elini kaydırıp yanağımı kavradı.

Ve ben, benim güzel heykelimi asla kırmayacağım, asla.

Bu bir hikaye değildi, biz de hikaye kahramanı değildik zaten. Bu gerçekti, her tarafıyla gerçekti. Beni kırmayacağını biliyordum.

Senin ruhunda cehennem çukurları var Lauren ve sen onun etrafında güller yetiştiriyorsun.

Buruk bir şekilde gülümsedi, bu gülümsemeyi tanıyordum. Yanağımdaki elini dudaklarıma getirdi. Nefesimi verdim, yutkundu.

Eğer bir gün o çukurdan düşecek olursam kaybolmam, içinde dönüp dururum.


Fall Apart | CamrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin