Lauren
Lauren Jauregui, Ally Brooke, Normani Kordei, Amanda Edward, Chloe Wesley ve Camila Cabello. Ziyaretçileriniz var.
Gardiyanın bağırmasıyla birlikte yatakta doğruldum. Dinah gelmiş olmalıydı. O gün ona veda bile edemeden dışarı çıkmıştım.
Brandon gelmiştir.
Ally koluma girmiş beni kapıya doğru sürüklüyordu. Diğer hücrelerden de bir sürü insan çıkmıştı. Kalabalığı takip ederek önceden geldiğim odanın kapısına geldim. Etrafıma baktım ama Camila'yı göremedim. Sonunda içeri girebildiğimde Ally'e veda edip masalara doğru ilerledim. Dinah beni görünce çığlık atmıştı. Koşarak üzerine atladım ve saçlarını çekiştirdim.
Tanrım, Lauren. Seni çok özledim.
Zayıflamıştı, gözlerinin altı morarmıştı. İyi görünmüyordu ama bunu sormamaya karar verdim. Nedenini biliyordum. Kollarımı biraz daha sıkıp kokusunu içime çektim. Biraz böyle durduktan sonra gardiyanın bağırmasıyla birlikte ayrıldık ve beni elimden tutup masaya çekiştirdi.
Nasılsın?
Kafamı sallayıp gülümsedim. Bir kafede garson olarak işe başladığından bahsetti. Hep avukat olmak istiyordu ancak sınavları kazanamıyordu. Bana göre her zaman daha akıllı olmuştu. Ben hiçbir yerde işe giremiyordum çünkü sicilim temiz değildi. Bir sonraki sınavının 20 gün sonra olduğundan söz etmişti.
Yapabileceğini biliyorum, Dinah. Bunu fazlasıyla hak ettin.
Gülümseyip masanın üzerindeki elime uzandı ve elini elime kenetledi.
O polisi gerçekten sen mi öldürdün?
Sırtımı dikleştirdim ve boğazımı temizledim. Birden bire neden bunu sormuştu? Ben yapmadım desem ne değişecekti ki? Mike ölmüştü, kamera kaydı yoktu, şahit yoktu. Masum olduğumu kanıtlayan hiçbir şey yoktu. Bakışlarımı kaçırdım. Camila, bir adamla birlikte önümdeki masada oturmuş bana bakıyordu. Gözleri dolmuştu. Konuşulanları duymuş olabilir miydi? Ona bakmaya devam ederken içimden bir şeylerin kopup gittiğini hissettim. Gözlerim dolsa da ona bakmaya devam ederek yanıtladım.
Evet.
*********
Yaklaşık 20 dakikadır Camila bana bakıyordu. Gözlerini hiç kaçırmamıştı. Dikkatimi her ne kadar kitabıma vermeye çalışsam da başarılı olamıyordum ve bu en nefret ettiğim şeylerden birisiydi.
Şu polis kız seni öldürecek sanırım.
Ally'nin gülerek söylediği şey üzerine kaşlarımı çattım. Dinah'la konuştuğumuz şeyi duymuş olmalıydı. Cesaretimi toplayıp yüzüne baktım. Çok sert ve derinden bakıyordu. Biraz daha ona bakmaya devam ettim ancak daha fazla dayanamadım. Kitabımı sert bir şekilde yatağa bırakıp ayağa kalktım.
Ben lavaboya gidiyorum.
Arkama bakmadan kapıya doğru koşar adımlarla ilerledim. Ayakkabımın çıkardığı ses bütün hücrenin içinde yankılanıyordu. Bir gün konuşmaya çalışıyordu, bir gün beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Tuvalete geldiğimde yüzümü yıkayıp derin bir nefes aldım. Artık onunla aynı hücrede olmak zorlaşıyordu. Birisi kolumdan sertçe tuttu ve beni kabine doğru çekti. O kadar ani olmuştu ki kim olduğuna dahi bakamamıştım. Sırtım duvara çarptığında kısık sesle inledim. Boğazıma yapışan ellerle birlikte irkildim ve Camila'nın sinirden kızarmış gözlerine baktım.
S-seni kendi ellerimle öldüreceğimi söylemiştim.
Sesi titremişti ve kekelemişti. Ellerini sıkmasıyla birlikte nefes alamamaya başladım. Gözlerim kararırken ben çırpınmamak için zor duruyordum. Ağlamaya başlamıştı, elleri titriyordu. Ciğerlerim iyice sıkışırken ellerimi kıyafetime götürdüm ve sıktım. Gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Şuan kıpkırmızı olduğuma emindim. Gözlerim iyice kararmaya başlamıştı. Aniden kafasını boynuma gömdü ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir şeyler fısıldıyordu ama anlamıyordum. Ellerini yavaşça boynumdan çekti ve kolumu tuttu. Öksürmeye başladım. Ağzıma kan tadı geliyordu. Kafasını kaldırdı ve boynuma baktı. Ellerini sıktığı yerde gezdirip gözlerini kapattı. Nefesim hala düzene girmemişti. Bir şeyler mırıldandı ama yine anlayamadım. Kulaklarımda atan nabzım yüzünden hiçbir şey duyamıyordum. Derin bir iç çekti ve etrafına baktı. Ne yapmaya çalışıyordu? Tekrar hıçkırmaya başladığında omuzları sarsılıyordu. Hıçkırıklarının arasında fısıldadı ama bunu duymuştum.
Ö-özür dilerim.
Kabini itip koşarak dışarı çıktı. Arkasından bakakalmıştım. Elindeydim, savunmasızdım. Beni öldürebilirdi. Nefesim düzene girdiğinde kabinden çıktım ve aynada kendime baktım. Boynumda kızarıklıklar vardı. Muhtemelen moraracaktı. Suyu açıp boynuma ve yüzüme çarptım. Daha fazla dayanamayacağımı düşünerek yere oturdum ağlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfiction"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...