8♧

1.7K 119 17
                                    

Lauren

Sigara dumanını içime çekip gözlerimi kapattım. Rüzgar esiyordu ama üşümüyordum. Bugün Camila yatağından hiç çıkmamıştı. Ne yemek yemiş, ne de tuvalete kalkmıştı. O kadar çok düşünmüştüm ki hiç uyuyamamıştım. Aynı anın içinde kaybolmak ve bulunmak gibi bir şeydi bu, insanı tüketiyordu. Her geçen gün eridiğimi hissediyordum. Sigarayı oturduğum duvarda söndürdüm ve aşağıya fırlattım. Camila'nın bana yakın davranmasını hem istiyordum hem istemiyordum. Hareketleri birbiriyle çelişiyordu ve bu da çılgına dönemi sağlıyordu. Mike'ı öldüren ve benden nefret eden insandan neden uzak duramıyordum?

Bensiz nefes alabileceğini mi düşündün?

Yanıma oturan Ally'e bakıp kahkaha attım. Gerçekten, bir tek tuvalette benden ayrılıyordu. Koluma girip başını omzuma yasladı.

Üzgünüm, uyuduğunu düşündüm. Uyandırmak istemedim.

Omzunu silkip kolumu daha da sıkı tuttu. Bir süre konuşmadık. Şehrin ışıkları buradan muazzam görünüyordu. Hapishaneyle ilgili tek sevdiğim kısım buydu sanırım. İç çekip başımı Ally'nin başına yasladım.

Neyin var Lauren?

Başımı kaldırmadım. Tekrar iç çekip elimi boynuma götürdüm. Canım acıyordu, ama Ally'e bundan bahsedemezdim.

Öldürdüğün polis şu hücredeki kızın nişanlısı mıydı?

Anında başımı kaldırıp kaşlarımı çattım. Nereden biliyordu?

Ne?

Anlamamış gibi davranmaya çalıştım ama Ally zeki kızdı. Ellerini kaldırıp omzuma koydu ve gülümsedi.

Hadi ama Lauren, bana anlatabileceğini biliyorsun.

Bakışlarımı kaçırıp etrafıma baktım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ağlamamam gerekiyordu. Lanet olsun! Ayağa kalkıp gitmeye çalıştım ancak Ally kolumu tutup buna engel oldu.

Lauren. Korkmaya başlıyorum.

Kolumu çekip ona arkamı döndüm. Ağlamaya başlamamla birlikte yere çöküp sırtımı duvara yasladım. Ally de çoktan yanıma gelmiş başımı omzuna koymuştu. Rahatlamaya çalıştım ama başaramadım.

O gün uyuşturucu satmak için bardaydık. Mike polisleri fark etti. Kaçmaya çalıştık. Onlar da bizi takip ediyordu. Camila geride kalmıştı. Mike tek yön olan bir sokağa girdi.

Hıçkırmaya başladım. Ellerimle saçlarımı çekiştiriyordum.

Ben saklandım. Polis beni göremedi. Mike'ın peşinden gitti. Onu tek başına bırakmamam gerekiyordu. Çünkü o öyle yapardı değil mi? Beni bırakmazdı.

Artık önümü göremiyordum. Gözlerim acımaya başlamıştı. Kırpmaya çalıştım ancak bu daha fazla acıya neden oldu. Ally sesini çıkarmadan saçlarımı okşuyordu.

Onları gördüm, Ally. Kavga ediyorlardı. Polis Mike'ı öldürecekti. Buna izin veremezdim. Ayırmaya çalıştım, beraber kaçabilirdik. Ama polis tahmin ettiğimden de güçlü çıktı. Onu öldürecekti. Çocukluk arkadaşımı gözlerimin önünde öldürecekti Ally. İnanabiliyor musun?

Burnumu çekip derin bir nefes aldım.

Mike'ı durdurdum. Defalarca. Ama polis her seferinde bıçağa yöneliyordu. Mike'ı bir daha engellemeyeden onu bıçakladı ve arkasına bile bakmadan beni orada bırakıp kaçtı.

O anlar gözümün önüne geldiğinde donduğumu hissettim. Elime bulaşan kanlar, polisin çığlıkları, kanın kokusu.

İnan bana denedim, Ally. Polisi kurtarmayı denedim.

Omuzlarım sarsılmaya başladığında gözlerim kararmaya başlamıştı. Ellerimle gözlerimi sildim ve başımı omzundan kaldırdım.

Neden suçu üstlendin Lauren?

Burukça gülümsedim.

Mike'ın hayalleri vardı. Ailesini bulacaktı, doktor olacaktı.

Kahkahalarla gülmeye başladım ve ayağa kalktım. Ally hala yerde oturuyordu. Bana anlamsız bakışlar yollarken ben hala gülüyordum.

Benim ise hiçbir şeyim yoktu. Ne bir ailem, ne de olmak istediğim bir şey. 8 yaşından beri sokakta yaşıyorum. Ben kendi sidiğini içerek hayatta kalmaya çalışan bir kızım. Ben bir şey yiyebilmek için, sadece bir tane simit için insanlara yalvaran bir kızım. Ben duygusuz kaltağın tekiyim. Ben kocaman bir hiçten başka bir şey değilim Ally.

Kollarımı açıp bağırdım.

Lauren Jauregui kocaman bir hiç.

Fall Apart | CamrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin