''Ay murat iyi misin?! Ay ay ömer!'' dediğimde ömere bakarak ''sen hani dokunmamıştın murata! Şu haline bak'' dediğinde köşeye sinmiş duvara yaslanmış birde sırıtıyordu. ''Tamam defne ben iyiyim sadece burnum'' dediğinde ömer ''merak etme ağır vasıtalık bir kafa atmadım estetikle halledersin zaten bu işlerde ustasın'' dediğinde ömer göz kırpıp beni kolumdan çekerek murattan uzaklaştırdığın da ''ne yapıyorsun ömer?'' diye sorduğum da ''sen fazla onun yanına gitme!'' dediğinde murat konuşmaya başlamıştı.
''Senin derdini ben anladım ama yanlış düşünüyorsun!'' dediğinde ömer muratın yanına giderek elini omzuna koyarak ''kimse benim ne derdim var bilemez anlayamaz!'' dedikten sonra bana bakarak ''şimdi sen defneye dua et yoksa'' dediğinde ben araya girmiştim.
''Yoksa gene serbest bırakacaktın demi ömer?!'' diye sorduğum da suratına samimiyetsiz samimi bir gülüş ekleyerek ''ya tabii tabi aynen öyle dediğin gibi yapacaktım bende zaten'' dediğinde ömere dik dik bakarak ''ömer zorlama ha? ZORLAMA.'' dediğimde ömer derin bir nefes alarak korumaları çağırdığın da ''hastaneye götürün tedavi etsinler benim selamımı verin'' dediğinde tam adamlar muratı alıp gidecekken ben engel olmuştum.
''Dur dur nereye götürüyorsunuz?!'' dediğimde korumalar bana bakarak ''hastaneye götürüyoruz yenge iyi etmeye'' dediğinde bir tane vurarak korumaya ''yenge ne be yenge ne! Kro musun sen? Bir dakika hata bende kroya sen kro musun diye sorulur mu?!'' diye kızarken ömere dönerek ''ömer biz götüreceğiz hastaneye yanında olacağım'' dediğimde ömer kaşlarını çatarak ''ne sebeple?!'' diye sorduğun da çok kızgın bakıyordu.
''Çocukluk arkadaşım yetmez mi?!'' dediğimde ömer derin bir nefes alarak ''şifalar dilemen kafi'' dedikten sonra adamlarına göz işareti ile dediğini yapmasını emrettiğinde ömer beni kolumdan tutmuş adamlar ise muratı götürüyorlardı. Ben muratın arkasından ''murat geleceğim'' dediğinde murat ''Merak etme beni ben iyiyim sen bebeğine dikkat et'' dediğinde ömere en kötü bakışlarımı ve koluna vuruyordum.
Murat gittiğinde bende ömere bağırmaya başlamıştım. ''Ya sen neden böyle yapıyorsun ki?! Ne istedin ondan? Ya o benim arkadaşım anladın mı? Benim iyiliğim iç-'' lafımı tamamlayamadan ömer ''hiç bir arkadaş, arkadaşınin iyiliği için babası varken yaşıyorken karnında ki bebeğe babalık yapmak istemez! İyi niyetinden emin değilim!'' dediğinde şaşıp kalmıştım.
''O öyle değil!'' dediğimde elini beline koyup kafasını sallayarak ''bana onu savunacak tek bir kelime etme! Duymak işitmek istemiyorum! Beni şuan ilgilendiren iki şey var! Biri sen ve bebeğim! Gerisi benim için boş!'' dediğinde sessiz kalmıştım. Ne diyeceğimi bilememiştim.
''Defne bak evet geçmişimizi unutamayız ama şu bir gerçek ki ateş ile barut nasıl yan yana durmaz ise bir erkek ile bir kız arkadaş olamaz! Erkekler biraz ilgi gördü mü gönlü kayar aklı karışır anladın mı beni! Uzak duracaksın ondan!'' dediğinde elimi belime koyarak ''dur bakalım orada ömer bey! Sen daha benim bir şeyim değilsin! Bana karışamazsın! Ayrıca murat öyle biri değil'' dediğinde gözlerini kapatıp elleriyle yüzünü sıvazlayarak ''bak Allah hakkı için şimdiye kadar babamın yaptığı hiç bir işe karışmadım elime silah bile almadım karıncayı bile incitmemiş ben çeker vururum duydun mu?!Beni zorlama! Şimdi düş önüme eve gidiyoruz'' dediğinde uslu bir kedi gibi dediğini yapmış önüne düşmüş arabaya doğru yol almıştım ama benim adım da defneyse ben bunun acısını çıkartırdım.
Arabada ağzımı bile açmazken ömer bir kaç birileri ile konuşmuştu. Meraktan çatlıyordum ama sırf inadımdan tek bir kelime bile etmiyordum. Ömer bana bakarak ''Dayın anneni alıp götürmüş evi terk etmiş babamlarda sizdeymiş merak ettiysen söyleyeyim sana'' dediğinde artık nasıl bir reflesk olduysa ''nasıl annem evi terketmiş yok artık!'' dediğimde ömer bana dönerek ''restorantta belliydi defne hem ortada geçmişten gelen bir ilişki var diyor can'' dediğinde cidden yıkılmıştım.
Babam anneme bunu nasıl yapabilirdi ki! Aklım almıyor cidden. Evet biliyordum babam ile annemin arasında bir sorun olduğunu biliyordum ama bu kadar olduğunun farkında değildim. Ben başımı cama doğru çevirip bakınırken birden elimin üstünde elini hissettiğimde arabayı kenara çekmişti. Başımı ona çevirdiğimde gözlerimin içine bakarak elimi sımsıkı tutarak ''merak etme defne..'' dediğinde yutkunarak konuşmaya devam etmişti.
''Belki seni beni dinlemezler ama'' dediğinde yanıma doğru yaklaşarak elini karnıma götürdüğünde başını karnıma yasladığında ''torunlarını kırmayacaklardır'' diyerek karnımı okşadığın da başını karnımdan kaldırıp yüzüme baktığın da ''hem bizim düğünümüz olacak barıştıracağız biz yapacağız'' dediğinden gülmemek için kendimi zor tutuyordum. İlk defa ömer'i bu kadar iyi ve savunmasız görüyordum. Yanımda resmen savunmasızdı.
''Ömer sen iyisin demi?!'' diye sorduğum da ömer ellerimi sımsıkı tutarak alnına yasladığın da ''senin yanında huzurluyum'' dediğinde mest olmamak elde değildi. Benim daha önce egoist kibirli dediğim adam gitmiş yerine minnoş biri gelmişti tabiri caizse. Tabi ona böyle demedim aman gerek yok duymasın.
''Hmm öyle mi?'' dediğimde tek kaşını kaldırıp ''ne yani sen benimle mutlu değil misin?'' diye sorduğun da muzipçe sırıtarak ''mutlu muyum sence? Ya da mutlu olmalı mıyım?'' diye sorduğum da doğrularak ama elimi hala sımsıkı tutmayı bırakmıyordu. ''Tabi ki de mutlu olmalısın. İkimizde özgür ruh olup birbirimizi yeni tanımaya başladığı halde birbirimizi anlayan iki sevgili'' dediğinde alaycı bir gülüş atarak ''iki sevgili derken?'' dediğinde ömer muzipçe gülüyordu.
''Evet bak bu olmadı yani çocuğumuz olacak ben diyorum iki sevgili hata bende sen benim karım olacaksın!'' dediğinde aptal aptal sırıtmaya başlamıştım. Sanki kanım ısınmaya başlamıştı ömer'e. Bir insanı tanımadan sevemezsin derlerdi de doğruymuş. Tanıdıkça sevmeye başlıyordum sanki.
Tekrar kendi koltuğuna geçerek ''biz barıştık birbirimize bir şans verdik şimdi dayınlara gidiyoruz ve annenin de babana bir şans vermesi için konuşacağız yani ben konuşacağım'' dediğinde tek kaşımı kaldırıp ömere baktığım da ''nedenmiş sadece sen konuşacakmışsın!'' dediğimde bilmiş bilmiş bana bakarak ''çünkü sen şimdi olmadık laflar edeceksin hiç tepelenme bana yapmadığın şey değil ben konuşacağım ve ikna edeceğim ve sonra düğünümüzü yapacağız'' dediğinde bana susmak ve ömer'in annemi ikna edemeyeceğini zevkle izleyecektim. İşte o zaman böyle büyük büyük konuşmasını ben ona gösterecektim.
Acaba annemi gerçekten ikna edebilecek miydi?
|||
VARSA HATAM AFFOLA..
SEVİLİYORSUNUZ :)
TEK TEK YORUMLARINA DÖNECEĞİM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Bir Hayat
Hayran KurguUmut nedir biliyor musunuz? Umut etmek, bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir çünkü acıyı arttırır, diyenler yanlış söylemişler. Umut, acıyı arttırmaz. Çünkü umut etmek son noktadır. Zaten o kadar çok acı çekiyorsundur ki yaşamak için elinde...