Biliyorum beni çok beklediniz.. O yüzden aradaki çapakları temizleyip eski aşk dolu deföm ile geldim size.. İnşallah beğenirsiniz 🤓🤗
âº
Defneden
O gecenin üstünden tam 6 ay geçmişti. Yaşadığımız şok mu demeli yoksa heyacan mı bilinmez ilk başta adapte olamadık. Bizim bir çocuğumuz olmuştu. O gece babama kızıp evi terk ettiğimde başıma ömer'in geleceğini, onun bana bir evlat vereceğini aklımın ucundan geçmezdi. Bazen oturup maziyi düşünüyorum da ne kadar toymuşuz. Şimdi o halimden eser yok. O deli dolu hallerimiz artık yoktu çünkü bizim düşünmemiz gereken bir evladımız vardı. Benim umudum ömer ile başladı. Onunla hayatın kafaya çok takılmaması gerektiğini, anlık yaşamayı öğrendim. Ömer benim umudumdu. Ve artık umudumu kucağıma alıyordum.
"Ömer o öyle mi yapılır? Emine annemin dediği kadarsın gerçekten. Sen daha kendine bakamıyorsun oğlumuza nasıl bakacaksın?" kaşlarımı kaldırıp yüzüne hem kızgın hem de her an gülecekmiş gibi bakındığımda ömer eli ile bezi bastırıp bir yandan da bana bakarak "tabi senin için alt değiştirmek kolay babayım ben baba. Durmuyor işte ne edeyim?" biraz sitemkardı ama haklıydı. Oğlumuz gerçekten çok yaramazdı.
Ömer'in oradan çekilmesini dile getirdiğim de hemen kaçmıştı. Yüzümde oluşan anlatamadığım bir şekilde gülümseme ile bakıyordum oğluma. Allah'ın bana bir lütfuydu. Bazen çok uslu olurken bazen de beni delirten bir ağlama ile gece uykularına kalkıyorduk. Annem diyordu da anlamıyordum. Anne olunca anlarsın.
Bir yere gittiğinde puşette ki çocuğu seversin de beş dakika sonra yaramazlığını görünce 'aman allah korusun ya benim de böyle çocuğum olursa' sözcük dizesinin sabit bir örneği idi benim oğlum. Beni darlasa da canı acıdığında en çok benim canım yanıyordu. Anneydim çünkü. Annem, anne olunca anlarsın demişti çünkü.
Bana gülücükler saçan bir minnoş, babasının canına okuyan serseri bir evlat. Ben babacıydım. Oğlum da anneci. Zafer buydu işte.
Altını değiştirip minik ellerinden tutup ayaklarının üstüne doğrultup ömer'e bakarak ''aman da benim oğlum ak pak mı olmuş? Bak babası?" ellerini ömere teslim etmiştim.
Umut'un karnı tok, altı temiz ve uykusunun da olmaması onu keyifli kılmıştı. Umut biraz anneci olduğu için ömer ile arası çok da mükemmel diyemezdim ki artık yoluna giriyor diyebilirim. Ömer'in göğsüne başını koyup gözlerini de yukarı kaldırıp, umut'un ağzından aylarca duymak istediği cümleyi duymuştu. Baba.
Ömer tabi ilk başta anlayamamıştı. Aklına dank ettiğinde umut'u biraz kendinden çekip yüzüne mutlulukla bakıp "sen bana baba mı dedin?" sorusunu sormuştu. Gülerek "evet aşkım bak sonunda söyledi sana" dediğim de ömer hala inanmıyordu. Elini ağzına götürüp "inanamıyorum oğlum baba dedi. Normal de buna bu kadar tepki vermezdim biliyorsun. Hala bile dedi bu çocuk baba dememişti. Yav ölücem" mutluluğunu şaşırarak göstermişti.
Umut yeniden başını babasının göğsüne koyup ömer'in çok sevdiği cümleyi kuruyordu. Umut söyledikçe ömer bildiğin mest oluyordu. Eee biraz da hakkıydı. Ben mutfağa gidip ömer ile ikimize çay koyup geldiğim de şarkı söyler gibi "baba, baba, baba" birlikte düet yapıyorlardı. Kıskanmadım değil. :)
Çaylarımızı getirdiğim için ömer oğlumuzu oyun alanına oynaması için bırakmıştı. Bir gözü bende iken diğer gözü sarı kafasında idi. Oğlumuz ilginç derece de sarışındı. Anne kızıl, baba esmer ama çocuk sarı. Dışarıdan bir göz baksa kesin evlatlık der ama değil. Dedesine benziyor. Dedeme. Dedem de umut'un yeri de o yüzden çok ayrıdır. Çünkü dedeme benziyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Bir Hayat
FanfictionUmut nedir biliyor musunuz? Umut etmek, bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir çünkü acıyı arttırır, diyenler yanlış söylemişler. Umut, acıyı arttırmaz. Çünkü umut etmek son noktadır. Zaten o kadar çok acı çekiyorsundur ki yaşamak için elinde...