Bir süredir beni sadece iğneleyerek tatmin olan Eymen efendi gelmiş "Çay içelim mi?" diyor.
Acaba kafasına bir şey mi düştü? Yok yok kesin öyle! Başka türlü bu egosu tavan yapmış şey neden benimle oturmak istesin ki?..
Aklımda bu düşüncelerle kantine indik. Çayları alıp köşede bir yere oturduk. Muhabbet etmek istediğim en son insanla başbaşaydım. Ne konuşmamız gerektiğini bilmediğimden çaya öylece bakmakla yetindim.
"Çay sevmez misin?" diyerek sessizliği böldü.
"Severim"
"İçmek yerine bakmayı tercih ettiğinden sorayım dedim"
"Farkında değilim. Aklım sanırım başka yerdeydi."
"Şu muhasebe okuyan çocuğun dediklerinde miydi?"
"Ne??" dedim çayı dökme tehlikesi atlatırken.
Duymuş muydu? Ama uzaktaydı bu nasıl mümkün olabilirdi..
"Senden hoşlandığını söylemedi mi? Senin sınıfına çıktığın sırada yanıma gelip 'Asya sorumsuzca bir şey yapmaz. Yaptıklarının arkasında hep bir neden vardır. O yüzden onunla uğraşma' diyerek kulaklarımı azcık çekti dedi" gülümseyerek.
Kadir'in uyarması sinirlerimi bozmuştu. İyiliğim içindi kabul.. Ama ben sorun etsem dile getirirdim. O neden bu kadar kafasına takıyordu acaba??
Benim cevap vermemi beklemeden sözlerine devam etti.
"Sanırım sevgilinin seni koruması hoşuna gitti. Sesini çıkarmadığına göre.."
Son sözünü duyunca patlama noktasına geldim ve başımı kaldırdım. Normalde pis pis gülen bir bakış bekledim. Ama karşılaştığım manzara benden cevap bekler bir bakıştı sanki.
"Kadir sana tam olarak ne dedi bilmiyorum ve umursamıyorum. Sevgilim veya değil bu durum sadece onu ve beni ilgilendirir. Sana kendim hakkındakileri anlatmak zorunda değilim"
"Neden sinirli yüzünü sadece ben görmek zorundayım. Onun yanındayken sürekli gülümsüyorsun, konuşuyorsun.Ama mevzu ben olunca susuyorsun, ya da kavga etmek istercesine konuşuyorsun. Bana böyle davranman için ne yaptım?"
O an içimdekileri kusmak istedim yüzüne "Beni arkadaşlarına 'ÇÖM' diye tanıttın, yetmedi araştırdığım metne göz atıp beni yönlendirmen gerekirken 'sen konuşma hazırlayamazsın' diyerek beni aşağıladın. Konuşma bittikten sonra 'bu kadar kötü bir savunma daha önce görmemiştim' dedin, "hocaların yanında bana laf attın". "Kızım" diye küçümsedin.. O kadar mı ezik göründüm gözüne lanet olasıcaa!!!!!! " demek istedim ama bizi tanıştıran hocamıza saygıdan sadece
"Sana karşı bu kadar kaba olduğumun farkında değildim. Bundan sonra hareketlerime dikkat etmeye çalışırım. Sende lütfen şu yarışma süresince, yani dört ay boyunca benim hal ve hareketlerime fazla takılma lütfen"
"Dört aydan sonra ne olacak?"
"Birbirimizi görünce konuşmak zorunda kalmayacağız."
"Peki onunla görüşecek misin?"
"Dediğim gibi bu sadece beni ve onu ilgilendirir."
Zil çaldı.. Yaşasın.. Kurtarıcım..
"Çay için teşekkürler. Çalışmalarda görüşürüz" dedim ve sınıfa kaçtım. Kaçtım diyorum çünkü arkama bile bakmadım.
Bugün ne çok aksiyon yaşadım. Önce Kadir sonra şuursuz Eymen.. Bugün ne olur bitsin derken sınıfımın önünde Kadir'i gördüm. Yüzleşmeye hazır değildim. Bu yüzden tuvalete saklanmak zorunda kaldım. Neyse ki diğer zil çalınca Kadir sınıfına gitti.
En yakın arkadaşım Elif olanlardan şüphelendiği için beni hemen sorguya aldı.
"Neler oluyor? Kadir'le birlikte değil miydiniz? Neden gelip seni sordu ve sen neden arada ortalıklarda yoktun?" dedi tek nefeste.
"Teker teker sorsan?"
"Uzatma dökül."
"Kadir benden hoşlandığını söyledi"
"Bu belli bir şeydi zaten. Sen ne dedin?"
"Şuan bir ilişki istemiyorum dedim."
"Ahh kafayı yedirirsin adama sen. Neden peki prenses? Mis gibi çocuk, seninde yanından ayrılmıyor."
"Ben sanırım aşık olmak istiyorum. Biriyle sevmeden çıkmak... Bana yanlış geliyor."
"Amanın kaçıncı yüzyıldan kaldın acaba sen?"
"Dalga geçmede bana yol göster. Kadir'in yüzüne nasıl bakacağım?"
"O konuda yardımcı olamam. Sen yolunu bulmalısın?"
Eymen'in saçmalıklarını ise hiç anlatmadım. Eve gittiğimde ne düşünmeliydim karar veremedim. Eymen'in benim tavırlarıma neden kafasını taktığını mı? yoksa Kadir'in aşk itirafını mı? Sonra her şeyi akışına bırakmaya karar verdim. Kadir arkadaşımdı ne olursa olsun yanımda olacağını düşünüyordum. Eymen ise ... o ise... kafama bile takmama değmeyecek ukala, kendini beğenmiş, bencil, burnu havada ve binimum kötü karakteri üzerinde barındıran biriydi.
Sabah okula gitmek zor gelmedi. Çünkü Eymen ve Kadir son sınıftı ve şans eseri Çarşamba-Perşembe-Cuma stajda olduklarından okulda görmeyecektim onları. Tören sırasındayken gözüme sivil kıyafetleriyle Eymen ilişti. Şaka mıydı bu? Onun burada ne işi vardı? Hemen Elif'i dürttüm.
"Oradaki Eymen mi?"
"Aaaa nasılda fark ettin. Hayırdır gözün ondan başkasını görmüyor sanırım"
"Saçmalamayı kes. Ne işi var acaba?"
"Çalışmanız var mı bugün?"
"Sanmıyorum. Yani haberim yok."
"Neyse öğreniriz 2.derse merak etme"
Törenden sonra sınıfa çıktık. İlk dersin sonuna doğru nöbetçi gelip hocaya benim izin belgemi uzattı. Elifle "İzin mi?" diye kalakaldık. Müdür yardımcısının odasına gitmem söylendi. Gittiğimde ise Eymen'le karşılaştım.
"Çalışmamız gerekiyordu. Biliyorsun bir ay sonra ilk yarışma var."
"Müdür yardımcısı nerede? Neden bana izin belgesi yolladı. Tüm gün mü çalışmamız gerek?"
"İş yerimden izin aldılar. Rahatça araştırma yapabilmem ve üniversite sınavına hazırlanabilmem için"
"O zaman çalışsaydın. Okula gelmen şart mıydı?"
"Seninde çalışman gerek. Bu yüzden belki birlikte çalışabiliriz diye düşündüm."
"Yanlış düşünmüşsün."
"Elden ne gelir? Eğer bu günün sonunda hocalara araştırma metinlerimizi teslim etmezsek aylaklık ettiğimizi düşünürler. Yani bugün iyi geçinelim olur mu?"
"Neden benimle uğraşıyorsun?"
"Zamanla anlarsın?"
Bu da ne demek? Neyi zamanla anlayacağım. Bu çocuktan nefret ediyorum!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
ChickLitBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...