Kimliğime bakıp gülmeye başlamıştı. Bir saniye öncesi bana emir veren, sorunlu bir tip imajı veren adam karşımda katıla katıla gülmeye başlamıştı. Elinden kimliğimi kapıp hemen kendimi araçtan attım. Adam yarattığım şoktan kurtulduktan sonra arabadan çıkıp bana doğru birkaç adım atsa da taksi durdurup ondan uzaklaştım.
Eve vardığımda elimin ve ayağımın titremesine engel olamıyordum. Hemen odama çıkıp kendimi duşun altına attım. Annem birkaç kez kapımı tıklatsa da yattığımı düşünüp geri gitmek zorunda kalmıştı. İsa sürekli arıyordu. Ama konuşmak istediğim en son kişi o Kara denilen adamdan sonra oydu. Adam koluma yapıştığında bile gıkını çıkarmamıştı. Sadece birkaç kelime gevelemeye çalışmıştı o kadar.
Tüm gece rüyamda Kara denilen o adamla boğuştum. Olmayacak kâbuslar gördüm. En kötüsü ise onu Eymen’e benzetmem olmuştu. O kaba saba ne olduğu belirsiz adam ve Eymen. Sabah uyandığımda kan ter içinde kalmıştım. Hazırlanırken annem yanıma gelip “Her şey yolunda mı?” dedi. “Gayet iyiyim. Dün çok yorgundum. O yüzden yanınıza uğramadan odaya çıktım” dedim gülümseyerek. “İsa ile ilgili bir sorun yok değil mi? Dün sana ulaşamayınca evi aradı. Sesi biraz telaşlı gibiydi” dediğinde zorla gülümseyerek “Dün beraberdik. Sanırım eve sağ salim dönüp dönmediğimi merak etmiştir. Ben onu ararım” dedim.
Annemle güzel bir kahvaltı yaptık. Yokluğumda olanlar hakkında biraz kaynattıktan sonra kendime güzel bir ev bakmak için dışarı çıkmaya karar verdim. Kapıyı açtığımda karşımda İsa’yı görmeyi beklemiyordum. Kapının önünde kavgaya tutuşup annemin “Ne oldu? ” sorularına maruz kalmamak için sessizce arabasına bindim.
Kafeye geldiğimizde “Ne yüzle beni aradığını sorabilir miyim?” dedim daha fazla kendimi tutamayarak. “Ne desen haklısın. Ama önce beni dinlemelisin” dedi ve güneş gözlüğünü çıkardı. Gözündeki morluğu görmemle kızgınlığım uçup gitti. Elimi gözünün üstüne götürüp “Ne oldu? O cani mi yaptı bunu” diyerek bağırdım. “Sakin ol. Hak ettim bunu” dedi. “Nasıl hak etmiş olabilirsin?“ dedim içim acıyarak. Elimi tutup “Sadece dinle” dedi.
“Giderken bıraktığın mektup Eymen’in eline hiç geçmedi.”dediğinde gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. ”Bunun onun için daha doğru olacağını, seni unutmasını kolaylaştıracağını düşünmüştüm. Ama onu kavgacı, nefret dolu ve kimseye güvenmeyen birine dönüştürdü. Ailesi ile sürekli kavga etmeye başladı. Üniversite hayalinden vazgeçti. Ve şuan ki işyerimizin eski sahibinin fedailerinden biri oldu. Eymen olmayı bıraktı Kara oldu. Fazlasıyla insan incitti. En çok yara alan kendiydi ama bunu görmeyi reddetti” dediğinde gözümden bir damla yaş düştü. “Sonrasında ne oldu bilmiyorum ama düzelme sürecine girdi. Her şeyi yoluna koymaya başladı. Sen ise bu dönemde tekrar ortaya çıktın. Eğer yine onun hayatına girip sonra da arkana bakmadan gideceksen yapma Asya. Zarar gören bu kez sadece o olmaz. Sende olursun” deyip elimi bıraktı. Gözümden akan bir damla yaşı silip içimde biriktirdiklerimi yüzüne tek tek haykırmaya başladım.
“Tek acı çeken o muydu?” deyip histerik bir gülümseme patlattım.”Senin sıradan gördüğün o mektupta ben ona olan duygularımı yazdım be. Sevdiğimi, döneceğimi. Arkadaşın olan benken sen onu koruma düşüncesi ile vermedin öyle mi? ” deyip elimin titremesine engel olmaya çalıştım. “Bunca zaman ne ona, ne de bana bir şey dememişken gelmiş karşıma ONUN HAYATINI MAHVETME demeye çalışıyorsun. Mahvolan sadece onun hayatı değildi. Benimkide mahvoldu. Ailesinden uzak kalan sadece o değildi. Bende ailemden uzak kaldım. Nefret dolu olan, güvensiz olan sadece o değil. Bende öyleyim” dedim bağırarak. Herkes bize bakıyordu ama umurumda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
ChickLitBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...