21

3.5K 179 1
                                    

Daha bir gün öncesine kadar mutluluk sarhoşuyken ertesi gün dünyam başıma yıkılmıştı. Aslında Sende gitme! Bende gitmeyeyim! Diye haykırasım vardı. Ama bu ikimizin ailesinin de işine gelmezdi. Sabah dünkü ağlamanın verdiğini bir baş ağrısı ile uyandım. Abim sanki dün hiçbir şey olmamış gibi davranıp soru sormadı. Sanırım beni en iyi anlayan oydu. Kahvaltıdan sonra ‘valizin hazır. Eve dönüyoruz’ dedi. Eymen’le yüzleşmek için cesaretim yoktu. Ama bir an önce İstanbul’da abimde, ailemde yeni bir düzen kurmalıydı ve bende İngiltere’ye yol almalıydım.

Evde bir koşuşturmaca hakimdi. Abim için evi taşımayı falan düşündüklerinden babam ev ararken annem eşyaları kolilemeye başlamıştı bile. Akşam İsa ziyaretime geldi ve odama kapandık.
- Şimdi ne olduğunu bir de senden dinleyebilir miyim? Dün Eymen senle konuştuktan sonra bir şey demeden evden çıktı gitti. Hem de ailesiyle kavga ettiğinden gidecek yerim yok dedikten sonra
- Bugün konuştunuz mu peki? Evde miymiş?
- Bilmiyorum. Belki sen biliyorsundur diye düşünmüştüm? Ve ne oldu?
- İngiltere’ye gidiyorum.
- Ne?
- Geçen yıl başvuruyu seninle yapmıştık hatırlarsın ve şimdide kabul edildim.
- Eymen ne olacak?
- O da İstanbul’da olmayacak ki?
- Ama görüşmeniz daha da zor hale gelecek. Eymen’in neden o kadar bitkin olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
- Ne yapmalıyım o zaman İsa? Burada kalayım. Ona da gitmemesini mi söyleyeyim?
- Onu demek istemiyorum. Ama..
- Ama sı falan yok bu işin İsa. Senden tek bir şey istiyorum. Onunla arkadaş olmaya devam et. Onu kendime bağlamak istemiyorum. Ona ben gideceğim. Beni bekle! de diyemem. Bu yüzden ayrılacağım.
- Uzaktan yürütmeyi bile denemeyecek misin?
- Yapamam İsa. Onunla konuştuğumda ya da internetten görüştüğümüzde hep geri dönmek isteyeceğim.  Onu seviyorum. Hem de fazlasıyla… Ama geleceğimizde pişmanlık olmasını da istemiyorum.
- Pişman olmayacağından emin misin? güldürme beni. Belki şuan ki kararından belki de denemediğinden dolayı kesinlikle pişman olacaksın.
- Olmamaya çalışacağım. Hem ben gitmezsem Eymen’de gitmez. Ben burada olmazsam sorun ortadan kalkar. O okuluna gider, ailesi ile arası düzelir. Belki bir süre benden nefret eder ama sonunda haklı olduğumu anlar.
- Bu kararı kendin için değil de Eymen için veriyorsun gibi görünüyor.
- Onun için veya kendim için… Herkesin bir sona ihtiyacı vardır, yeniden başlamak için bu da bizim sonumuz.

Eymen’le yüz yüze nasıl görüşeceğimi bilmiyordum. Çünkü biliyordum ki görüştüğümüzde bir şekilde burada kalmaya ikna olacaktım. O da ‘bir yıl daha hazırlanırım’ deyip aklımı çelecekti. Ama onun dediği gibi sadece bir telefonla bitirmekte olmazdı. En iyisi ona bir mektup yazmak diye düşündüm. 50 tane yırtılıp atılan denememden sonra en mantıklısını yazmayı başardım ve İsa’ya gittiğimde Eymen’e iletmesi için verdim. Eymen, İstanbul’a döndüğümden beri aralıksız her gün arayıp görüşmek istemişti. Ama onunla karşılaşacak cesareti kendimde bulamadığımdan böyle bir yola başvurmuştum. Elif’in beni anlayacağını düşünüp ona da olanları anlatmıştım ve ‘bitirmen en iyisi. Bende destek olurum ona’ yanıtını almıştım.

Uçağa bindiğimde aklımda ardımda bıraktıklarım vardı.
Hep böyle mi olacaktı, en güzel rüyalarımdan uyanacak mıydım
?
Ben gittikten sonra onun hayatı normale dönecek miydi?
Hayatımıza bu yaşananlar olmamış gibi devam etmemiz mümkün olacak mıydı?
Kalbimdeki bu acı geçecek miydi?
Kaç gündür durmak bilmeyen bu gözyaşlarımın bir sonu var mıydı?

Bu sırada elimdeki kitaptaki şu satırlar dikkatimi çekti

“Bakışlar, sözler, yaşananlar bile unutulabilir belki ama koku daima hatırlanır. Koku hatırlandığı anda, unuttuğumuzu sandığımız şeylerin aslında hâlâ orada olduğunu görürsünüz”

Ve o an anladım. Onu unutmam mümkün olmayacaktı.

Hala UnutamadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin