İsa yanıma gelip garajdaki arabalardan birinin kapısını açarak binmemi bekledi. Arabayı çalıştırdığında bende sorularımı dizmeye başlamıştım.”Adama ne oldu? Döven kimdi? Cevap verecek misin?” ama tek bir tepki bile vermedi. Deniz kenarında arabayı durduğundan yine susma oyunumuza devam ediyorduk. Arabadan çıktı ve arabanın önünde ellerini kavuşturup denizi seyre daldı. Hava çok güzeldi. Kara kış bitmiş, ilkbahar gelmişti. Ama benim içimde hala kara kış hâkimdi. Arka planda çalan müzik sarhoş kafamla birleşince istemesem de o günleri düşünmeme neden oldu.
Gözümden bir damla yaş düştü. Neydi beni bu kadar melankolik yapan. Sevdiğimin beni kesin olarak hayatından çıkartması mı? Neydi beni bu terk edişte bu kadar çok yıkan? Hani uzaklıklar sevenlerin sevgisini kamçılayan bir kırbaçtı. Yollar uzadıkça, insanın sevgisi artardı hani. Nasıl inanmıştım bu yalanlara? Neden bu kadar muhtaçtım onun tarafından sevilmeye. Tüm bunları hak edecek ne yapmıştım? Acaba sevgisinde benim olduğum kadar dürüst müydü? Yoksa hepsi koca bir hiç miydi?
Her aşk bir gün biter miydi?
Anılarda mı kalırdı sadece tadı?
Yarım kalan aşkın tadı bu yüzden mi tatlıydı?
Ama bizimkinin sonu gelmişti. Ve bıraktığı tat buruk bir acıydı.
İstemesem de o gün aklıma geldi. Eymen’e bıraktığım mektupta “liseyi bitirdikten sonra döneceğim” demiştim. Aşkına, aşkımıza güvenim o kadar tamdı ki “unutulacağım” aklıma gelmemişti. 2006 yazında evime bile gitmeden onların evine gitmiştim. Komşuları “onlar taşındı kızım” demişti. Sonra Murat’ı görmüş ve ondan Eymen’in bir yerde çalıştığını öğrenmiştim. Oraya gittiğimde ise görmemen gereken, aklımdan çıkmayan ve canımı bu kadar yakan o görüntüyle karşılamıştım. Barda bir köşede kızın biriyle fazlasıyla samimiydi. Sonrasında elinden tutup oda gibi bir yere gitmişlerdi. Ne olursa olsun konuşmak istiyordum ve beklemeye devam ettim sessizce bir köşede. Ama başka bir kızla daha görünce artık “benim Eymen’im ” olmadığını anladım.
Canımın içi derdim;
Nereden bilebilirdim ki günün birinde
İçini acıtacağını canımın...Ve onunla karşılaşma ihtimalim bile olmasın diye şehri tamamen terk ettim.
İsa arabanın kapısını açıp “Ne oldu?” diyene kadar hıçkırarak ağladığımın farkında değildim. “Neden bana bunu yaptı? Neden ha neden?” dedim bağırarak “Ne saçmalıyorsun sen?” dedi. “O beni bu kadar çabuk unuturken ben neden onu unutamadım. Onun yüzünden kimseye güvenemiyorum, sevemiyorum. En çok sevilmeyi hak eden insana, Lucas’a sevgimi veremiyorum. Hepsi onun yüzünden” dedim daha da şiddetli ağlarken,
“ On iki yıl önce, hayatımın aşkını bulduğumdan emindim: Eymen Kara. Benim ilk aşkım. Her şeyimi paylaştığım -gelecek ve çocuk hayallerimi, sonsuza dek sürecek planlarımı- … Onunla kalan bütün hayatımı birlikte geçirecektim. Ta ki Eymen’in, asla affedemeyeceğim bir hata yaptığı o geceye kadar. Bu aşkın yasıyla baş başa kaldım ve asla unutamadım. Şimdilerdeyse çok harika bir adamla nişanlıyım, başarılı bir kariyerim var. Peki, Lucas bana evlenme teklif ettiğinde neden aklıma ilk gelen şey ‘Eymen Kara' oldu. 'Acaba şimdi nerededir?' ve 'Şimdi hayatımda o olsaydı…' neler olurdu? diye düşündüm ha!”
İsa dediklerimden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu. Gözlerinden bu durumu fark edebiliyordum.”Dönmüştüm, sadece onun için dönmüştüm İsa. Sözümü tutmuştum. Ama o…” dediğim sırada “Ne sözü?” dedi. “Onu tamamen arkamda bırakamazdım. Mektubumda döneceğim demiştim. Ve lise bittikten sonra döndüm. Ama o beni beklemedi” deyip ağlarken sızdım. Başımdan aşağı soğuk sular süzülürken yeni yeni kendime geliyordum. “Yalnız ıslanmak olmaz” deyip İsa’yı suyun içine çekince sinirlendi “Ne halin varsa gör” deyip evin kapısını çarpıp çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
Chick-LitBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...