İsa aradığında saat 10 olmasına rağmen odama çekilmiş uyumak üzereydim. Her gün buluşalım diye ısrar eden adamdan bugün ses çıkmayınca kendimi erkenden sıcak yatağıma bırakmak doğal olarak çok cazip gelmişti. "Selam. Naber koca adam" dedim. "Bırak koca adamı. Eymen bir şeyler karıştırıyor" dedi. "Ne gibi şeyler?" dedim dalgaya vurarak. "Başka kızları ofise atmak gibi şeyler" dediğinde taş kesildim bir an duraksayıp ne dediğini algılamaya çalıştım. "Ben.. ben oraya geliyorum" deyip acele ile telefonu kapattım.
Bir taraftan "Saçmalama Eymen'den bahsediyorsun. Yapamaz öyle şeyler" deyip kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Diğer taraftan ise "Bunca zaman adam yalnız kalmamış. Sen geldin diye durulacak hali yok ya" diyerek kendimi telaşa veriyordum. Telefonunu arıyordum ama cevap vermiyordu. Bu beni daha da huzursuz etmişti.
Apar topar evden arabamın anahtarını alıp çıktım. Yolda belki açar diyerek hala aramaya devam ediyordum ama bir değişiklik yoktu. Kulübün önüne geldiğimde Hamza hemen gelip kapımı açtı. "Hoşgeldin yenge" dedi . "Eymen nerede?" dedim telaşla bir taraftan da anahtarı valenin eline tutuşturmuş ilerliyordum. "Şey yenge abim burada değil" dedi Hamza. "Hadi ya! Bir de ben bakayım" deyip üst kata doğru ilerlemeye başladım. "Yenge dur" diye bağırıyordu sanırım çünkü o gürültüde bir şey duymak mümkün değildi.
Ofisin kapısını açtığımda her yer karanlıktı. Eymen!! dedim ses yok.. İsa!! dedim yine ses yok... Sonra hafif bir melodi eşlik etmeye başladı karanlığa.. Bir adım attığımda duvarda bir tablo aydınlandı.
/*Melodi Multimedia' da*/
Eymen'le münazarada çekindiğimiz bir fotoğraftı. Köşesine yapıştırılmış pembe bir possit vardı ve üzerinde "Hoşgeldin Güneşim" yazıyordu. Kağıdı elime aldım ve bir adım daha attım.
Yine bir tablo aydınlandı. Bizim aşkımızı itiraf ettiğimiz dedemlerin evinde çekindiğimiz bir fotoğraftı. "Öyle çok şey var ki sana söylemek istediğim" yazıyordu.
Bir adım daha birbirimize sarıldığımız bir fotoğraf "Sever misin beni? Hatalarımla.. Yanlışlarımla".
Bir adım daha "Bir ömür katlanabilir misin bana?".
Bir adım daha "Hayallerim değil. Hayatımdaki tek gerçeğim olur musun?"
Bir adım daha "Benimle güler, benimle ağlar mısın yeri geldiğinde"
Bir adım daha "Evimin neşesi, çocuklarımın annesi, kalbimin sultanı olur musun?" gözümden bir damla yaş düştü.
Farkında olmadan arka odaya kadar gelmiştim. Fotoğraflarımız, anılarımız, sözler o kadar etkilemişti ki fark edememiştim. Sonra karanlıkta o aydınlandı....
Eymen...
İlk ve tek aşkım...
Koşup boynuna atladım. Ben onun beni aldatabileceğini düşünüp korkarken o bana hayalini kursam bu kadarını tahmin edemeyeceğim bir şekilde evlenme teklif ediyordu. Gözlerimde yaşlar elimde notlarla bir süre ona sarılı kaldım.
"Hala cevabını söylemedin güneşim" dedi beni düşüncelerimden çıkararak. "Cevabım belli değil mi?" dedim. Cebinden yüzüğü çıkardı ve elimi tutup taktı. Elimdeki yüzüğün güzelliğine mi mest olsam aldığım teklifin güzelliğine mi bilemedim.
"Hep hayatımda ol olur mu? Sen mükemmelimsin..." dediğimde "mükemmel değilim. Beni mükemmel kılan sensin" dedi ve dudaklarımı dudaklarına hapsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
ЧиклитBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...