Yıllar önce tek söz söylemeden beni mutlu anılarımızla baş başa bırakıp çekip giden ‘güneşim’ diye sevdiğim kız geri dönmüştü. Aradan geçen onca yıla rağmen içimde yine aynı duyguların hareketlenmesine neden olan yine oydu. Hem de eski Asya’ya taban tabana zıt olmasına rağmen. Elinden kimliğini çektiğinde bunları düşünüyordu Eymen. Arkasından arabadan çıkmasına rağmen koşup yanına gitmedi. Kızın bugünkü olanlardan ve kendi yaptıklarından korktuğunun farkındaydı. Bu yüzden gitmesine izin verdi. Arabayı doğruca kulübe sürdü.
Odanın kapısını öyle sert açmıştı ki İsa korku ile yerinden fırlamıştı. “Neler oluyor. Anlat hemen” dediği sırada İsa’nın gömleğinin yakalarına yapışmıştı. “Neyden söz ediyorsun?” dedi İsa anlamamazlıktan gelmeye çalışarak. Kara daha fazla kendini tutamayarak yüzüne bir yumruk indirdi. “Asya neden burada? Neden geldiğini söylemedin?” dedi. “Neden söylemeliydim Kara. Sen ve o arasındaki olanlar çok uzun zaman önceydi. Asya’nın hatırladığını bile sanmıyorum” dediğinden yüzüne ikinci yumruğu indirdi Kara. “Onu benden gizlemeni gerektirmezdi” dedi. Üçüncü yumruğu indirmeye hazırlanırken “Söylesem ne değişecekti. Onun peşinde mi koşacaktın. Geçmişte olduğu gibi?” dediğinde Eymen bir an sarsıldı.
Asya’nın peşinden koşan, onu sevgili olmaya zorlayan taraf olarak düşünmüştü kendini yıllarca. Yoksa başka bir açıklaması olamazdı. O kadar güzel ilerleyen bir aşkın arkasından Asya’nın ardına bakmadan gitmesinin. İsa’yı arkasında bırakıp odasına gitti ve bir viski şişesi alıp önüne içmeye başladı.
Kaçıncı şişe bitiyordu. Ama Kara’nın aklında hala o vardı. Asya.. Asya isim dönüp duruyordu düşüncelerinde. Ardı ardına küfürler savurdu kendine.. “Bu kadar göt olamazsın. O arkasına bile bakmazken şu haline bak” derken elindeki boş şişeyi alıp masaya vurdu ve yeni bir tane almak için birkaç adım attığı sırada yere yapıştı. Sonra gülmeye başladı. “Sen ancak bu durumlara düşersin işte Kara” dedi gülmeye devam ederken “Bir kız için acı çeker. Diğerleri ile acını dindirmeye çalışırsın. O ise.. Puff seni aklına bile getirmez. Seni sevmedi ki zavallı” dedi kendi kendine gözünden bir damla yaş akacak olsa da onu durdurdu. “Bu kadar da düşmedin Kara” dedi sızarken.
Leyla odaya girdiğinde Kara’yı yerde şişeler arasında baygın buldu. Hemen Hamza’yı çağırdı. İsa’yı ofisten gözü şiş bir şekilde çıkarken görmüştü çünkü. Hamza odadaki manzarayı görünce Leyla’dan gitmesini istedi ve Kara’yı alıp arka taraftaki odaya götürüp soğuk suyun altına soktu. Kara suyun etkisi ile hemen elini silahına götürdü. “Ne yapıyorsun lan?!” dedi. Hamza hızlı davranıp elinden silahı aldı. “Kendine gelmen gerek biraz suyun altında kal” dedi.
Hamza ilk kez Kara’yı bu durumda görmüştü. Kara küvette ayaklarını kendine çekmiş üstünden soğuk suyun akmasına izin veriyordu. Belki farkında bile değildi ama ağlıyordu. Ne kadar sorun yaşarsa yaşasın kendi ayakları üzerinde duran bu adam şuan bir çocuk gibi savunmasızdı. Neler olduğunu onu bu duruma neyin getirdiği sormak istedi ama cesaret edemedi.
Kara başında fena bir zonklama ile uyandı. Hemen kalkıp Leyla’ya “Ağrı kesici getirsinler. Hemen!!” diye bağırdı. Sonrasında dünkü yarım kalan konuşmaya devam etmek için Hamza'nın gelmesini bekledi. Saate baktığında bu saate kadar uyuduğu için kendine lanet etti. Başında bin tane bela varken o saat 4’e kadar uyumuştu.
“Mehmet denen adamla ilgili son durumlar ne?” dedi Kara başını ovarak. “Bir deliğe çekilmiş sanırım abi. Haber yok” dedi korkarak. Kara, “Belki Fingirdek Mualla bir şeyler biliyordur” dediğinde Hamza tüm kanının çekildiğini hissetti. “İsterseniz İsa beyle bir uğrayın abi” dedi korkarak. “İsa anlamaz bu işleri senle gideceğiz oğlum” dediğinde Kara’nın yüzünde o pis gülümsemesi belirdi. “Abi ben gelmeyeyim. Başka biri ile git. Ne olur” dedi yalvararak. Dağ gibi adamı iki sözü ile ne hale getirdiğini gören Kara’nın neşesi az da olsa yerine gelmişti. “Korkma!” dedi Kara kesin bir tavırla. Hamza bu lafın üzerine bir şey diyemeyeceğini anlamıştı. Çıkarken Hamza sessizce “Lanet koca karı” dedi. Fakat Kara bunu duymuş ve o gittikten sonra gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
ЧиклитBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...