Hala Unutamadım

37

Asya'ya bir süredir ulaşamayan Nilay, kızın evine gitti. Ama onu orada da bulamadı. Hemen Eymen'in kapısını çaldı. Saat 9'da ablasını görmeyi beklemeyen Eymen şaşırdı ve 'hoşgeldin' bile demeden kapıyı açık bırakıp içeri girdi. "Asya nerede? Biliyor musun?" dedi Nilay. Eymen bir taraftan çay için su koyarken "Hayır. Bilmem mi gerekiyordu?" deyip tezgaha doğru ilerledi. "O kız senin için döndü gerizekalı. Tabi ki bilmelisin?" dedi. Eymen  peynir keserken "Kesin öyledir" dedi. Sonrasında ablasına dönüp "Sizin İsa ile sorununuz ne? Bana ondan haber versene" deyip ağzına bir dilim peynir attı. "Ne sorunu? Ne saçmalıyorsun?" dedi Nilay kızarak. "Kız basmış gitmiş hemde tek kelime dahi etmeden. Biriniz bana onunla ilgili anılarımızdan sürekli bahsediyor. Diğeriniz ise gelmiş bana onu soruyor" dedi omuz silkerek. 

"Benim sorunumu söyleyeyim o zaman sana" dedi. "Asya'nın yıllar önce gitmesinin nedeni benim!!" dedi bağırarak. Eymen "Ne saçmalıyorsun?" dedi inanmayarak. "Tatilden sonra babama Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümü istediğini söylemiştin. Hatırlıyor musun?" Eymen anlamaz gözlerle bakıyordu. "Sana böyle yapmanı söyleyenin o kız olduğunu düşünmüştüm. O yüzden onu aradım." dedi. Bir an ona söylediği sözler aklına geldi "Çocukluk edip onu yanında tutmayı bırak! Madem seviyorsunuz ilişkinizi ya uzaktan yürütün ya da en iyisi şu yaz aşkınızı bitirin!! dedim ve o da maalesef benim sinirle söylediğim o sözleri ciddiye aldı" dedi. 

Eymen'in gözleri ister istemez  büyüdü. "Yalan söylüyorsun? Onu tanımıyordun bile? Telefonu sende yoktu!!" dedi inanmak istemeyerek. Herkes hala o kıza karşı zayıf olduğunu biliyordu. Ondan sonra kimseyi sevemediğini o yüzden böyle davranıyor olmalıydılar. "Telefonunu o gün evde unutmuştun. Bende oradan alıp aramıştım" dedi. Eymen hala inanmak istemiyordu. "Madem öyle oldu. Neden daha sonra söylemedin?" dedi. "Korktum.. Babamla zaten aran bozukdu. Annemi de dinlemiyordun. Eğer söyleseydim benimle de konuşmazdın" dedi. "Eymen, Asya seninle kardeş olduğumuzu öğrendiğinde bile benimle konuşmasını kesmedi. Kaç gündür arıyorum ama ulaşamıyorum. Bir şey biliyor musun?" dedi merakla. "Amerika'ya döndüğünü duydum" dedi sıkkın bir sesle. "Bu mantıklı değil?" dedi Nilay. "Mantıklı olmayan ne? Belki sen onun gitmesini tetiklemiş olabilirsin bir zamanlar ama şimdi kendi isteğiyle gitti" dedi. "Mantıklı değil!!" dedi direterek. "Eğer gitmeyi düşünseydi 6 aylık kirayı peşin vermezdi" dedi kesin bir şekilde Nilay. 

Nilay evden ayrıldıktan sonra Eymen'in içine bir kurt düştü. Asya kısa süre diye gittiyse neden geri dönmemişti? Peki neden yıllar önce ablasının onu aradığını söylememişti? "Benim geleceğim için mi bu seçimi yaptı?" dedi kendi kendine. Sonra elbise dolabının önüne gidip kuru temizlemeye gidecek olanları ayırmaya başladı. Ama onu aklından atamıyordu. Neden? ler Niçin? ler aklında süzülüyordu. Sonra ceketinin cebine takılan bir şeyi fark etti. "E- A- K" dedi bilekliğin üzerindeki harfleri okuyarak. Tam bir köşeye fırlatacakken bir kez daha baktı bilekliğe. Gözleri şaşkınlıkla açıldı ve bilekliği Asya'ya takarken ki anısını hatırladı. "Yanında olmadığımda bu bileklik seni sevdiğimi ve hep yanında olduğumu hatırlatsın" demişti. Asya'da "Seni hak edecek ne yaptım" demişti. Kıyafetine baktı, adadaki danslarında kıyafetine takıldığını anladı. "Yani hep yanındaydım. Her zaman onu sevdiğimi biliyordu" dedi.

Eymen hemen hazırlanıp doğruca İsa'nın evine gitti. Kapıyı Selin teyze açmıştı. "Gel oğlum bahçedeydik biz de" deyip yol verdi. Eymen hızlıca bahçeye doğru ilerledi. İsa, babası ve Elif sıkıntılı bir mevzudan konuşur gibiydiler. Kıvanç ise biraz ileride telefonda görüşüyordu. Eymen onların yanına ilerleyip "İsa'yı bir süreliğine alabilir miyim?" dedi. Eymen'i gören İsa yerinden kalktı ve "bir sorun mu var? " bakışları attı. Sonra "birazdan geliriz" deyip Eymen'le salona ilerledi. Selin teyze Eymen'e çay getiriyordu. "Oğlum neden içeri geçtiniz? Gelseydin ya dışarı" dedi. İsa annesine "işle ilgili bir durum var. Birazdan geliriz"  deyip annesinin elinden bardağı alıp Eymen'in eline tutuşturdu.