30

4.3K 146 4
                                    

/* Multimedia'da Eymen Kara */

“İki sokak ileride oturuyormuş, dört abisi varmış, boş gezmezlermiş”

“İyi. Sıkılmayacağız desene.” Kara, Hamza’nın sözünü kesmiş gülümsüyordu. Uzanıp arabadan radyoyu açtı.

“Bu Mehmet denen herifin bu aralar burnu acayip büyümüş. Nedenini biliyorum sanki” Hamza, dişlerini sıktı.

“Sanki.” dedi Kara. Arabayı dar sokak aralarından sürüyordu. Filmli camları kapamışlardı, içerisi tamamen duman altı olmuştu. Ama en azından dışarıdan fark edilmeleri kolay değildi.

“Bu aralar etrafta görünmüyormuş.”

“Normaldir.” Kara, gözlerini kısıp Hamza’ya baktı

”Dudağının kenarında ruj izi kalmış.”

Hamza’nın gözleri büyüdü. Elini hızla dudaklarına götürüp, ovalarcasına sildi.

“Hamama gidip kırklanmam lazım, anca temizlenirim.” Kara, güldü sözlerine. Sonra gözlerini kısıp Hamza’ya baktı.

“Duyduklarıma bakılırsa çok şikâyetçi değildin.” tek kaşını havaya kaldırdı. ”Ohh evet. Evet. Hadi bebeğim.” sesini kısarak alayla söylediği sözler Hamza’yı çılgına çevirdi.

“Biraz daha konuşursan buraya kusacağım.” dedi Hamza yüzünü buruşturarak.

“Tamam. Tamam. Sustum. Sağ ol.”

“Her zaman diyemeyeceğim..” Hamza, tekrar öğürme sesi çıkardı ve Kara kahkaha attı.

Hamza, işaret parmağı havada biraz ötedeki eski iki katlı binayı işaret ediyordu. Kara, farlarını kapadı, binanın giriş kapısına doğru ilerlemeye başladı yavaşça.

“Işıkları yanıyor.” Kara, binanın tam önünde durdu ve Hamza’ya döndü. Elleri direksiyonun üzerinde sıkıca kenetlenmişti. ”Önce ben giriyorum. Sen beş dakika sonra parayı al, gel.”

“Oldu bil.” dedi Hamza başını sallayarak ve Kara’nın arabadan inmesini bekledi.

Kara, beline uzandı, silahının yerini değiştirip, midesinin üzerine doğru çekti ve fermuarını kapadı. Arabadan inip, sakin adımlarla binaya doğru ilerledi. Kapıya baktı kısa bir an ve yumruklarını sıkıp kapıya vurdu. Kısa bir bekleyişten sonra içeriden sesler gelmeye başlamıştı. Birinin hızla inen ya da çıkan ayak sesleri. Ses gittikçe yakınlaştığına göre inme sesleriydi.

“Kim o?”dedi kalın bir erkek sesi. Ses kaygılı geliyordu.

“Vatan” dedi Kara güven veren bir tonla.

“Vatan kim?” içeriden gelen ses kaygıdan şüpheye dönüştü.

“Ben, Hasan’ın bir arkadaşıyım. Aradığımı sizde bulabileceğimi söyledi.” Kara, başını kapıya doğru uzatmıştı. Yine kısa bir sessizlikten sonra demir kapının kilidi döndü ve kapı hafifçe aralarındı. Aralık kapıdan bir çift siyah göz karşıladı Kara’yı.

“Hasan nerede?”diye sordu adam gözlerini kısarak.

“Sabah meydanda karşılaştık. Yakın arkadaşımdır.” Kara, kapıya doğru biraz daha eğilip fısıldamaya başladı. “Ondan mal istedim ama elindekini bana veremeyeceğini söyledi. Abi, büyük bir parti veriyorum. Söz verdim millete, kızlar mızlar. Bana bir güzellik yapsanız.” yalvaran, masum bir ifade yerleşti Kara’nın sert hatlı yüzüne. Beresi kaşlarını örtüyordu.

“Kimmiş?”diye bir ses geldi aralık kapıda duran adamın ardından. Tiz bir tondu ama kadın sesi kesinlikle değildi.

“Zibidi müşterinin biri.” dedi siyah gözlü alayla. Kara’nın söylediklerine inanmışa benziyordu. Kara, sabırla kapının açılmasını bekledi, adam bir süre daha gözlerini kısarak baktı Kara’ya.

Hala UnutamadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin