10

7.2K 224 2
                                    

Çıkışta bizimkilerle ev yoluna koyulduk.
- Hafta sonu kimler geliyor çalışmaya
- İsa, Volkan, Bahar, Canan, Ümit ve tabi ki ben dedi Elif..
- Peki nerede buluşacağız. Bir kafeye gitsek olmaz. Evi müsait olan var mı?
Kimseden ses çıkmadı.
- Yer bulma ihalesi bana kaldı yani ;)
- Sen dururken bizim ne haddimize dedi İsa.
Hafta sonu eve abim geliyordu. Zaten 2 gün tatili var onda da kimseyi eve toplayamazdım. Anneme yalvarma vakti gelmişti.
- Anne, dedemlerin yazlığa giderken bıraktıkları evlerinin anahtarı var ya
- Evet var
- Hafta sonu için bana vermen mümkün mü? Arkadaşlarla ders çalışacağız ve kimsenin evi müsait değil. Bizim evde dahil.
- Oraya giderseniz eve kaçta döneceksiniz?
- Orada kalsak olmaz mı? Ev iki katlı zaten alt katta bizim çocuklar kalır, üstte de biz kızlarla kalırız.
- Yok canım. Liseli ergenlere güven mi olur kızım
- İsa’yı, Volkan’ı tanımıyorsun zaten dimi anne. Başka kimse olmayacak mı?
- Bir de Ümit olacak o kadar.
Eymen’i söyleyememiştim. Büyük sorun olabilirdi. Üst sınıfından birinin ne işi var? demesi kaçınılmazdı..
Ertesi gün bizimkilere haber verdim.
- Hafta sonu Çamlıca’ya dedemlerin evine gidiyoruz. Herkes evden izin alsın.
Tek bir şey kalmıştı o da Eymen’e haber vermek. Kalma konusunda ona sormalı mıydım? Kalmak ister miydi? Akşama hemen msnden yazdım.
- Senin içinde uygunsa Çamlıca’da dedemlerin evi var. Orada toplanalım diyoruz. Ne dersin?
- Olur ama kursa nasıl yetişeceksin?
- Annemlerden izin aldım. Herkesle birlikte orada kalacağız.
- Herkese bende dahil miyim?
- Eğer istersen neden olmasın?
Birkaç gündür fark ediyordum. Onunla hep aynı saatlerde msn’e giriyorduk. Haftasonu bile durum aynıydı. Bilinçli miydi? yoksa tesadüf mü?
Cumartesi gelip çattığında ise dolabımın karşısına geçip ne giysem diye düşünmeye başladım. Arkadaşlarım sivil halimi biliyordu. Ama Eymen ilk kez görecekti. Güzel görünmek istedim.
Beyaz bir pantolon üstüne beyaz üstü kırmızı noktalı bir bluz giydim. Saçlarımı ise üstte küçük bir toka ile tutturdum. Hafif de makyaj yapınca aynadaki halimden memnun kaldım. Beyaz ufak çantam elimde ders notlarımıda alınca tamamdım. Arkadaşlarla buluşmak için yola koyuldum.
Elif beni gördüğünde
- Bir yere gidiyoruz da benim mi haberim yok?!! Wooow.
- Niye ki?
- Sınav modundan çok sanki birlikte eğlenmeye gidiyormuşuz gibi hazırlanmışsın.
- Hadi hadi çok konuştun sen deyip diğerlerinin yanına gittik. Eymen ilk baştan aşağı süzdü beni. Bende onu tabi.. Kot pantolon üzerine dar bir beyaz tişört ve önünü açık bıraktığı bir gömlek giymişti. Aklımda ilk beliren düşünce “onun kası mı varmış?” deyip yutkunmak oldu. Elif sanki beynimi okumuş gibi
- Onlar kas mı? dedi. Bir anda tutamayıp gülmeye başladım.
Sonra 2 ayrı taksiye bölünerek yola koyulduk. İsa öne oturdu. Arkada ben, Eymen ve Elif vardık.
- Gerçekten çok sağol geldiğin için.. Seninde sınav haftan farkındayım ama
- Önemli değil. Dershanede yeni öğrettik. Bende pekiştirmiş olacağım sayenizde
- Dershane? Aaa bugün var mıydı?
- Yoktu merak etme. Sabah denemem vardı. Girdim ve öyle geldim yanınıza.
- Seni bayağı uğraştırdık desene.
- Böyle dersen rahatsız olur giderim ama bak..
- Tamam tamam.. Eee bugün kalacak mısın?
- Bilmem, kalayım mı?
- Teklif var ısrar yok. Ama kalırsan kaldığına pişman olmazsın
- Pişman olmam ha.. Bakalım o zaman dedi.

Eve vardığımızda Muazzez teyze bizi karşıladı. Muazzez teyze dedemlerin evi temizleyen kadındı. Annem evi kullanacağımızı söyleyince evi gelip temizlemiş ve bize yemek hazırlamıştı.
- Asya kızım geldiğinize göre anahtarı sana bırakıyorum. Ben çıktım dedi.
- Ben içecek bir şeyler ayarlayayım siz balkona geçin dedim.
Herkes eşyasını bir kenara atıp notlarla balkona geçmişti. Bende elimde limonatalarla gelince kadro tamamlandı.
- Çalışmayı çabuk bitirelim. Akşam dışarı çıkarız ne dersiniz?
- Ne yapacağız peki? dedi Eymen
- Açık hava sineması var aşağıda.. Bir süredir kullanılmıyor ama Lütfü amcadan rica edersek açar.
- Güzel bir teklif gibi göründü sizce?
- Kesinlikle! dediler.
Eymen o kadar iyi anlatıyordu ki matematikten çakmayan bizler şakır şakır soru çözer olmuştuk. Tüm konular bittiğinde ise saat 5 olmuştu.
- Yemek yiyelim mi?
- Ne zaman diyeceksin diye bekliyordum dedi Volkan..
Kızlarla mutfağa gittik. Çocuklarda farklı bir konudan muhabbete başladılar. İş yaparken bile gözlerim Eymen’deydi. Acaba kıyafetim hakkında ne düşünmüştü. Tamam çok şık değildim. Ama en azından paçoz gibi de değildim. Gözümün Eymen’de takılı kaldığını gören Elif kolumu çimdikledi.
- Bir şeyler oluyor değil mi?
- Saçmalama ya
- Şu korkunu yen artık. Herkes birbiriyle laf olsun diye veya iddia uğruna çıkmaz. Diğer arkadaşlarında yanlış deneyimler görüp de aşktan korkman yersiz.
- Öyle bir durum yok deyip Canan’la sofrayı kurmaya başladık. Aklımda ise Elif’in sözleri dönüyordu. Gerçekten de aşık olmaktan korkuyordum.
- Sofra hazır herkes gelsin. Bakalım Muzo’nun yemeklerini beğenecek misiniz? Bu ara sofrayı biz kurduğumuza göre bulaşıklar size beyler
- Misafirlerine iş mi yaptıracaksın dedi Eymen
- Kızlarda misafirdi ama yaptı.
- Şöyle anlaşalım, dışarıda alacağımız abur cubur ücretleri bize ait, tamam mı?
- Sen ne yaptın Eymen!! dedi İsa.

Yemekleri yiyip dışarı çıktık. İsa’yla beni çocukluğumuzdan beri tanıyan Lütfü amcaya biraz dil döktükten sonra güzel bir Türkan Şoray filmi açtırdık. Herkes üzerine battaniye alıp bir köşeye geçti. Bana battaniye kalmamıştı. Elif’in yanına ilişecek oldum, Eymen kolumdan tutup yanına oturttu ve battaniyeyi ikimize sardı. Elimizde evde patlatıp getirdiğimiz mısırlar ve çocukların aldığı kolalarla seyre daldık. O anlarda benim derdimse film izlemek değildi. Ekrana  bakarak
- Teşekkürler burada olduğun için
- Bende teşekkür ederim, yanımda olduğun için.. Bugün gerçekten çok güzel görünüyorsun.
- Öyle mi? dedim yine kızarmaya başlamıştım.
- Kızarınca daha da güzelleşiyorsun. Ama bunu benim dışımda kimsenin yanında yapma olur mu?
- Şeyyy.. battaniye.. Sanırım bunaldım deyip üzerimden attım. O ise geri üzerime örttü ve beni daha da yakınına çekti. Keşke şuan zaman dursaydı. Onun omzuna yaslanıp öylece kalmak isterdim.
- Omzumu kullanmak ister misin?
- Ne? Sesli mi söyledim ben onu?
- Neyi?
- Yok bir şey..
Bir süre sonra istediğim pozisyonu almıştık. Fark etmeden onun omuzlarında uyuya kalmıştım. Eymen’in dürtüklemesiyle uyandım.
- Filmin yarısı boyunca horladın cık cık cıkkkk
- Ciddi misin? Bunu yapmadığımı söyle ne olur?
- Tabi ki yapmadın… Omzuna hafiften bir indirdim ve kendimi toparladım. Saat 9 olmuştu. Sahile inip birer çay içmeye karar verdik. Bu arada kaşla göz arasında Ümit, Canan’a çıkma teklifi etmişti. Onlarında kutlamasını yapacaktık böylece.
- Senin kutlamanı ne zaman yapacağız diye laf attı Elif
- Bilmem, beni taşıyacak adamı bulursam hemen dedim. Eymen kulağıma eğilip
- Herkesin içinde taşımamı ister misin?
- Ne? dememle havaya kaldırılmam bir oldu. Kızlar gülme krizine girdi. Çocuklarsa şok geçirdi. Ben ise “İndir beni, şaka yapıyordum, indir” diye bağırıyordum..

Kafenin bahçesinde Elif beni kenara çekip
- Eymen’de senden hoşlanıyor. Bence açıl
- Açılmak mı? Arkadaşız biz saçmalama..
- Ne kaynatıyorsunuz bakalım diyerek arkamızda Eymen belirdi
- Hiç sadece… matematikten konuşuyorduk. Onu artık yarına bırakın. Şimdi tabu oynayacağız dedi.
- Tavla atsak daha iyi olurdu.
- Biliyor musun?
- Evet, oynayalım mı?
- Neyine?
- Boş oynamam diyorsun? Aklımda bir şey yok senin var mı?
- Eğer kaybedersen bütün gece benimle balkonda muhabbet edeceksin var mısın?
- Bütün gece mi? Uyur kalırım ama ben?
- Kazanmayacağından bu kadar eminsin yani :D
- Tamam varım dedim ve arkadaşlar tabu oynarken bizde diğer masada tavla oynuyorduk. Ne yazık ki 3-2 yenildim.
- Tüm gece benimlesin dedi gülümseyerek
- Sanırım öyle

İstanbul manzarası ayaklarımızın altında, yıldızlar ve ay gökyüzünde…
Tüm bu güzelliklerin arasında ben ve Eymen.. Bu gece neler olacak?

Hala UnutamadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin