Onunla beraber tatil yapacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi. Sanki eline pamuk şeker tutuşturulmuş bir kız çocuğu kadar mutluydum. Sabahları her ne kadar çalışsak da akşamları istediğimizi yapmakta özgürdük. Sahil boyunca yapılan yürüyüşler, ateş etrafından toplanıp kafayı dağıtmalar ve kumsalda sabahlamalar.. En önemlisi ise ne kadar geç dönersek dönelim hesap vermemizi isteyen kimsenin olmaması. Daha ne isteyebilirdim ki. Tatilin ortasında Akın’ın ‘Sana süper bir haberim var. Ama duymak için yarını beklemelisin. Söylediğimde yüzünün alacağı şekli görmek istiyorum. Yarın oradayım ’ demesi ile ‘muhteşem tatilimiz’ son buldu. Eymen her ne kadar ‘Gelsin tanışırız ne olacak’ dese de Akın ile karşılaşmalarını istemediğimden gitmelerini istedim.
- Sadece bir hafta. Gerçekten. Bir hafta sonra bende dönmüş olacağım.
- Bir buçuk aydır neredeyse her günün her dakikasında beraberdik. Bu yedi günlük ayrılık sonsuzluk gibi gelecek.
- Ne derler bilirsin, ayrılık kalbi güçlendirip büyütürmüş.
- Eğer benim kalbim biraz daha büyürse göğsümden fırlayıp seninkine girecek.
Akın ile oturmuş kahvaltımızı yaparken bir taraftan da havadan sudan şeylerden söz ediyorduk.
- Eee abi şu süper haberin neymiş. Artık duysak dedim bir taraftan çayımı yudumlarken
- Bir anda mı söyleyeyim yoksa yavaş yavaş mı?
- Ah uzatmaya bayılıyorsun değil mi?
- Sanırım
- Ben hızlı versiyon alayım lütfen
- YTÜ Bilgisayar mühendisliğini kazandım. Senin İngiltere’de başvurduğun şu yatılı okuldan olumlu sonuç döndü ve bir aya kalmadan yolcusun.
- Neeeeeeee?
- Aynen duyduğun gibi diyerek gülmeye başladı. Şaşkın suratım bir hayli hoşuna gitmişe benziyordu.
- Nasıl yani.. Alındım mı? Gidiyor muyum? Annemler izin verdi mi? Dedem kabul etti mi?
- Heyyy duyduklarından sonra Oley!!! Tebrikler senin için de çok sevindim deyip boynuma atlaman gerekiyordu.
- Ahh üzgünüm. Şok oldum ve çok sevindim. Hem de çok.
Bir yıl önce annemleri zar zor ikna ederek istediğim okula başvurumu yolladım. Ama son tarih için geç kaldığımdan bir geri dönüş alamadım. Zaten göndermek istemeyen annemlerde çok zorlamadı. Ama ben dedemi arayıp benim için uğraşmasını istemiştim ve sonuç ‘gidiyordum’. Bir taraftan sevinç çığlıkları atıp hoplayıp zıplamak istiyordum. Bir taraftan da arkamda bırakacaklarımı düşünüyordum. Ailem, arkadaşlarım ve Eymen.. Bunları düşünürken asıl konu aklıma ‘dank’ etti. Eğer üniversite sonuçları açıklandıysa Eymen ne yapmıştı? Kazanamamış mıydı? Neden bana hiçbir şey dememişti? Elime hemen telefonumu alıp numarasını tuşladım.
- Sonuçların açıklandığını neden söylemedin? diye istem dışı bağırdım
- Sen Asya olmalısın dedi bir kız
- Evet ama siz?
- Ben Nilay. Eymen’in ablası. Bende seni arayacaktım ufaklık
- Pardon? Bana ufaklık demişti. Sesi de bir de atarlıydı. Şuan kızgınlık ve Eymen’in ablası olmasından dolayı saygılı kalmak arasındaki ince bir çizgideydim.
- Çocuğu resmen elinde oynatıyorsun. Senin yüzünden bir yılı heba olacak ama senin umurunda değil tabi ki.
- Anlamadım ne benim yüzünden? Dedim hafif iğneleyici sesimle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Unutamadım
Literatura FemininaBirini sevmek, bu duyguyu kabullenmek ve itiraf etmek ne kadar zor olabilirdi? Asya için zordu, hatta imkansızdı. Çünkü o aşkı; izlediği dizilerden, okuduğu aşk romanlarından ibaret sanıyordu. Sonra o çıktı karşısına... Tüm dünyasını alt üst eden b...