32

3.6K 146 2
                                    

Bu kızın hayatına girişi her zaman bir tesadüfe bağlanmak zorunda mıydı? Onu nasıl kendisinin yapacağını düşünen Eymen için bulunmaz fırsat ayağına gelmişti.. Onu kendisinin yapmak istiyordu.. Sonrasında ise… ona sonra karar verecekti.

Asya aslında tekrar onunla karşılaşmak istememişti ama o anda kader araya girdi ve kendini Eymen’in yanında buldu. Bu adamı ne zaman unutmaya karar verse burnunun dibinde bitmek zorunda mıydı? Geçmişte de şimdi de... O farklı. Farklı. Geçmişteki Eymen değil deyip kendini toparlamaya çalıştı.

“Kutuları açmak için bıçağa ihtiyacım var. Mümkünse verebilir misiniz?“ dediğinde Kara onun bu tepkisiz ses tonundan ve siz demesinden rahatsız olmuştu. “Yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı Asya?” dedi bıçağı verirken. “Hayır. Teşekkürler. Rahatsız ettiğim için üzgünüm” deyip arkasının döndüğünde Kara “bu kez benden kaçman mümkün olmayacak” diye aklından geçirdi. Asya ise korkuyordu. Kaçmak istediği adamla burun buruna yaşamak zorundaydılar. O an bu evi beğenmek zorunda mıydım? Diye aklından geçirdi.

Kara, bahçe kapısına doğru ilerleyip kapıyı açtı ve yan taraftan gelen sesleri dinledi. “Bundan sonra evde vakit geçirsem iyi olacak sanırım” diye söylendi. Önce kendisine güzel bir kahvaltı hazırladı. Arkasından uzun zaman sonra kafasını dinleyebilmek olmanın mutluluğu ile film koyup seyre daldı. Bu sırada kulağı bir taraftan da diğer evden gelebilecek olan tüm seslere karşı duyarlıydı.

Asya kutuları açarken de Nilay’ı düşünüyordu. Acaba o biliyor muydu? Kardeşinin eski sevgilisi olduğunu ahhh deyip saçlarını karıştırırken kutulara bir tekme attı. Sonrasında ise evin içinde tek ayak üzerinde sekmeye başladı. Telefonu çaldığında kendini toplamaya çalıştı. Arayan en son editörlüğünü yaptığı kitabın yazarı Olivia’ydı. Kitabının büyük sükse yaratmasını fırsat bilen yapımcılar filmini çekmeye karar vermişlerdi. Bölümlerin bir kısmı da İstanbul’da geçtiği için gelmeleri muhtemeldi.

 Asya “Olivia ” diyerek telefonu açtı. “Hayatım, filmin çekimleri için İstanbul’dayım” dedi Olivia çığırarak “Kesinlikle görüşmeliyiz Asya. Bana bahsettiğin o yerleri görmek için sabırsızlanıyorum” dedi. “Tabi ki canım. Senin için ne zaman uygunsa” dedi Asya’da Olivia’nın aramasına sevinerek. “Saat 3 gibi olur mu?” dedi onunla görüşeceğine sevinerek. “Tamam, arar yeri bildiririm” dedi ve telefonu kapattı. Hazırlanmak için 2 saati vardı. Bu yüzden hemen hazırlanmaya koyuldu.

Kara bu sırada Samet beyle görüşecekleri yere gitmek için evden çıkıyordu ki karşısında beyaz bir elbise, kırmızı topukluları ile Asya’yı gördü. “Selam” dedi yanına giderek. Kapıyı kilitlemekle uğraşan Asya bir anda ensesinde duyduğu sesle irkildi.  Korkarak ona doğru döndü. “Selam” dedi çekinerek. Yan yana otoparka doğru ilerlediler.“ Yeni evini sevdin mi?” dedi Kara. “Evet, fazlasıyla” dedi Asya gülümseyerek “hala eksiklerim var ama ev dediğimizde kolay kurulmuyor sanırım” dedi arabasının önüne geldiğinde “iyi günler” deyip kapıyı açacaktı ki Kara elini arabanın kapısına koyup “Konuşmamız gereken şeyler var” dedi kendinden emin bir şekilde. Asya, Kara’dan gördüğü tepkiye şaşırarak “Şuan gerçekten işim var. Sonra konuşsak” dedi kaçacak delik arayan fare gibi. “Tamam” deyip Kara kapıdan elini çekti. Asya kapıyı açtığında “kesinlikle konuşacağız” dedi Kara gözlerinin içine bakarak.

Asya, Olivia ile buluşana kadar aklında korkudan ne tepki bile veremeyeceği o adam vardı. Eymen’e hissettikleri nerede bu adama duyduğu hisler neredeydi. Olivia ile buluştuklarından beri Olivia’nın ağzında “adalara gidelim” lafı dönüp duruyordu. “Asya ne olur. Son vapuru kaçırmadan gidelim. Orada kalırız. Hem sen demez miydin? – Oralar her zaman mükemmeldir diye” dedi küçük bir çocuk gibi yalvararak “Tamam, gidelim bakalım” deyip vapura doğru yol aldılar.

“Anlattığından daha güzelmiş” dedi Olivia etrafa bakınırken.  Asya ise 16 yaşında Eymen’in elinden tutmuş ara sokaklarda dolaşan o kızı hatırladı. “Pazara uğramak ister misin?” dedi sonrasında o günleri hatırlamak istercesine. Olivia ise bu soruya balıklama atladı.

Olivia ile bir ağacın altına oturduklarında Olivia içinde tuttuğu o soruyu sordu. “Onunla olduğun yerlerde şimdi yalnız olmak zor mu?” dedi. Olivia kitabını yazarken Asya’nın bazı anılarından yararlanmıştı. İstanbul’u hiç görmemiş olmasına rağmen onun sözlerine göre kaleme almıştı her şeyi. Yani Eymen’den ve birkaç anıdan haberdardı. Nitekim Asya’nın Lucas’la nişanlı olmasına rağmen ona âşık olmadığından haberdar olduğu gibi.

Asya bir an ne diyeceğini bilemedi. Aslında yanımda ama bir şeyler farklı demek istedi. AŞK değil hissettiğim KORKU ve SUÇLULUK demek istedi. “Terk eden mutlaka terk ettiğine döner bakar; orada bir yıkıntı görürse çeker gider, ama sapasağlam bir bina görürse, tekrar dönmek ister diye bir söz var. Ben bu sözü çürütenlerdenim sanırım “dedi henüz batmakta olan güneşi izlerken. Olivia ise ne demek istediğini anlamamıştı Asya’nın. “Karşındaki adam şimdi mükemmel biri ve dönmek mi istemiyorsun? Yoksa mahvolmuş da dönmek mi istiyorsun?? ” dedi. Asya ise bir cevap vermedi.

Kara, Hamza ile buluşup sıradan kıyafetler giyip Dark Knight’a gitti. Kapıdaki “Kapalıyız” yazısına rağmen kapıyı çaldı. Kapıyı temizlikçi bir kadın açtı. “Musluklar için mi geldiniz oğlum” dedi candan bir şekilde. Kara kadının zorlayıp kapıdan içeri girmek zorunda olmadıklarına sevindi. “Evet abla. Sen bize yolu göster” dedi Hamza sakince. Kadın onlara yolu gösterdikten sonra “oğlum işiniz bitince yukarı çıkar paranızı alırsınız” dedi. Hamza kadının gidişini izledikten sonra “Çıkalım abi” dedi.

Olgun odasında üzerine doğru gelen Kara’yı o sıradan kıyafetlerin içinde bile tanımıştı. “Burada ne işiniz var” deyip tam masasının altındaki çağrı tuşuna basacaktı ki Hamza, olayı ensesinden yakaladı. “Bu kadar korkmana rağmen bana bulaşman pek de mantıklı bir iş değildi be Olgun” dedi Kara cam kenarına doğru ilerleyerek. Sonra “Olgun çakmağın var mı?” dedi fazlasıyla sakin bir sesle. Öyle ki bu Hamza’nın kollarındaki Olgun’un titremesine neden oldu. Hamza bir eliyle çekmeceleri karıştırarak zippoyu bulup Kara’ya fırlattı.

Kara çakmağı ateşleyip camdan aşağı fırlattı ve bir anda etrafı alevler sarmaya başladı. Yukarı çıkarken kulübün etrafına benzin dökmüşlerdi. Olgun, Hamza’nın fırlatması ile Kara’nın ayaklarının önüne savruldu. Kara, Olgun’u saçlarından tutarak kendine bakmaya zorladı. “Bir daha bana bulaşırken bir kez daha düşün, çocuk” deyip onu odanın ortasında çökmüş bir şekilde bırakıp çıktılar. Odadan inerken kendilerine yol gösteren yaşlı kadına “Dışarı çık abla. Yangın çıkmış” dedi Hamza. Kadın ise şaşkın bakışlarla onları çıkışa kadar takip etti.

“Şu çocuğu yolumuzdan çektik. Sıra Samet’te” dedi Kara. “Buluşma yerini değiştirdi abi. Büyükada’ya gitmemiz gerekiyor“ dedi Hamza. Asya’dan sonra adaya gitmemeye yemin eden Kara şimdi o lanet adam yüzünden oraya gitmek zorundaydı. Samet’e olan hıncı hem iş hem de bu nedenden arttı. “Sanırım beni zorlamanın acısını ondan çıkarmalıyım” deyip gaza bastı.

Hala UnutamadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin