Bilinmeyen / 52

10.9K 474 76
                                    



52.

Kimseye güvenmemem gerektiğini bir kez daha anlattı hayat bana..

İki kardeş tam anlamıyla iki kardeş aslında hayatımda ki en sinsi yılanlarmış ve ben bunu beni başından beri koruyup kollayan adam sayesinde geçte olsa anlamıştım.

Koraya çok şey borçluydum.

Ve en önemliside ona özür borçluydum. Barda saatlerdir oturmuş ağlıyordum. Şu an Koray'ı bulup ona kocaman sarılmak saatlerce gözlerine bakmak istiyordum.

Elime telefonumu alarak Koraya mesaj attım.

Etris; "sana çok ihtiyacım var lütfen yanıma gel"

Barın içinde yankılanan mesaj sesiyle korayın burada olduğunu anlayarak ayağa kalktım.

"Koray" diye bağırdım.

"Buradayım güzelim" diyerek merdivenleri iniyordu.

Ona dolmuş gözlerle bakıp hızlıca yanına gittim. Başımı kalbine gömerek hıçkırarak ağlıyordum. Koraysa şefkat dolu kollarını bana sararak saçlarımı okşuyordu.

O an ilk kez yalnız olmadığımı ve güvende olduğumu hissettim.

"Koray ben çok özür dilerim sana yazdığım aptalca her şey için seni kırdığım için sana inanmadığım iç..."

Ve Korayın dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde sözüm yarıda kaldı.

Dudaklarını dudaklarımda hissederken içimde ki ölü kelebekler canlanmıştı. Yumuşak ve yavaş hareketlerle dudaklarımı emerken elimin ayağımın titrediğini hissettim.

Daha önce hiç hissetmediğim kadar huzur hissediyordum. Mutluluk hissediyordum.

Korayın öpüşlerine karşılık vererek elimi boynuna götürdüm. Parmaklarım Korayın boyun girintisinde gezinirken içimden bu anın hiç bitmemesini diledim.

Korayın elleri belimi okşarken bedenimin yandığını hissediyordum.

Aylar sonra ona kavuşmuş olmanın verdiği mutluluk tarif edilemezdi.

Dakikalarca dudaklarımız ayrılmamıştı. Şu ana kadar.. koray yavaşça geri çekildiğinde ikimizde nefes nefese kalmıştık. Yinede içimden devam etmesini istedim..

"Gerçekleri bilmiyordun Etris bu yüzden seni asla suçlayamam ve şu an yanımdasın , yanındayım gerisinin artık bir önemi kalmadı"

Korayın ela gözlerine derince bakarak "Seni seviyorum Koray Erinçoğlu" dedim.

O da aynı derinlikte gözlerime baktı.
"Seni seviyorum Etris Aksoy"

Ona yeniden sarıldığımda mekanda bir alkış sesi koptu.

Oğuz yani Korayın kardeşi bizi alkışlıyordu yüzüne baktığımda bunun pekte mutluluk alkışına benzemediğini fark ettim.
Ve sonrasında bize belinde ki silahı çıkartarak doğrulttu.

O an daha tam ne olduğunu anlayamadan Koray önüme bir kalkan gibi geçerek durdu.

Korayın sinirden kasılan çenesi ve öldürücü bakışlarıyla Oğuza bağırmasıyla oldukça sinirlendiğini anlamıştım.

"Oğuz belanı arama defol git!"

Oğuz dalga geçercesine sırıtarak "Ee abiciğim artık ödeşme sırası" dedi.

"Oğuz kes saçmalamayı"

"saçmalamak ha? Sen tüm hisseleri al beni piç gibi ortada bırak sonra saçmalayan kim olsun ben?! Öyle mi abi?"

Korkuyla bakıyordum Oğuza. Delirmişe benziyordu.

"Bunun benimle bir ilgisi yok anla artık!"

"Var ! Ve sen hayatta olduğun sürece asla varis ben olamayacağım"

Silahı doldurduğunda gözlerim irileşti. Sıkıca Korayın elini tuttum. O da bana korkma der gibi tuttu elimi.

Oğuzun resmen gözü dönmüştü. Sırf bir şirket uğruna kardeşini mi öldürecekti yani? İnsanlar neden böyleydi ? Neden hep bencildi ? Her konuda kendilerini düşünen bencil canlılar..

"Ulan it hiç mi akıllanmayacaksın ha?"

Asrının sesini duymamızın hemen ardından Oğuzun yere düşmesi bir oldu ama düşmeden önce tüm mekanda silah sesi yankılandı!

Korayın bir anlık yalpalamasıyla ona baktım.

"K-koray iyi misin?"

Koluna bakarak tuttuğunda kanlar dikkatimi çekti.

"Sadece sıyrık" diyerek endişelenmemem için baktı gözlerime.

"Acıyor mu? " diye sordum titreyen göz bebeklerimle yarasına bakarak.

"Hayır Acımıyor" desede kanların yoğunlukla akışı beni tedirgin etmişti.

Bunun üzerine "yürü hastaneye gidiyoruz" diyerek onu elinden tuttuğum gibi peşimde sürüklemeye çalıştığımda benden çok daha güçlü ve yapılı olduğu için başarısız oldum.

Asrın hemenden yanımızda bulundu.

"Dur bir bakayım" diyerek Korayın koluna baktı.

"Sıyrık bu hiç bir şeycik olmaz" dedi gayet rahat bir şekilde.

Üzgünce Koraya baktım. O mermi başka yerine de gelebilirdi.

"Endişelenme artık prenses bak duydun sadece sıyrık" diyerek yüzümü kavrayınca tek yapabildiğim başımla tamam ifadesi vermekti.

Asrın "şu Oğuz itini ne yapalım kardeşim?" Diye sordu.

"Annesinin kapısına atın pisliği" diye emir verdi.

"Annesi derken? Siz kardeş değil miydiniz?" Diye atıldım hemen.

"Değiliz etrisciğim neyse ki değiliz" deyince bir şokumu daha yaşadım.

"Ama bana kardeş olduğunuzu söylemiştin?"

"Annesi sürtüğün tekiydi zamanında babama oğuz senin oğlun diye bir yalan attı sonrasında foyası meydana çıktı tabi ama oğuz hiç kabullenemedi bu durumu"

"Onun için zor olmalı"

"Bırak ya Oğuz bizim gibi bir aileyi hak etmiyordu"

Korayın hayatına dair pek bir şey bilmiyordum o yüzdenn"Peki senin annen nerede?" Diye sordum.

"Bizimkiler oğuzun annesi yüzünden ayrılınca annem Londraya gitti o orada kalıyor"

Burukça gülümsedim.

"Belki yakında tanışırsınız" diyerek göz kırpınca yanaklarımda bir sıcaklık hissettim.

Koray ve annesiyle tanışmak ha? Yani kaynanamla.. amman tanrım.

Kod Adı :Karanlık |texting.  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin