Yatın yaşlı kaptanı derin bir nefes alarak öksürmüştü. Elindeki aletten birazdan gidecekleri rotayı söyleyecek ve yatını akşamın siyah sularında korkusuzca sürecekti.
Hayatı denizlerde, uçsuz bucaksız okyanuslarda geçmişti. Ne tuhaftır ki doğduğu yer de bir yolcu gemisindeydi.
Son kez öksürüp yolcularına duyurusunu yapmaya koyulmuştu.Yattaki megafon tiz bir sesle çalışmaya başlamış kaptanın misafirperver ve sevecen sesi bütün herkesi etkisine almıştı.
-"Sevgili yolcularım, Avusturalya'dan çıkmış ve okyanusun bizi götüreceği yeni yerlere doğru rotamızı çizmiş durumdayız. Şimdiki rotamız Hindistan olacak. Andaman adalarını geçerek Bengal körfezine varacağız. Sonrasında bizi Hindistan bekliyor. Oraya vardığımızdaysa bir günlük zamanınız olacaktır. Yolculuğuzun keyifli geçtiğini umarak hepinize iyi geceler diliyorum."
Izaya Shinrayla kaldığı odanın kapısındaydı kaptanın anonsunu duymuş ve "iyi geceler ha" diye düşünmüştü. Genç adam titreyen elini zorlukla durdurup kapının kolunu asılmış ve kendine çekerek açmıştı.
Boş odadaki sessizliği kucaklarken bu gece de uyku sorunu çekeceğini ve sabaha kadar yatakta döneceğini düşünüp geriliyordu.İçeriye girip arkasından kapıyı kapatmıştı. Shinra nasıl olsa gelirdi.
Genç adamsa kalbini tutarak kendini yatağa bırakmıştı. Yastığına sıkıca sarılmış yeni yıkandığı belli olan temiz çarşafların kokusunu içine çekerken bu kokuların arasında karışan kendisinini huzurlu hissetmesini yıllar sonra ilk defa evinde gibi hissetmesini sağlayan kokuyu arıyordu.
Bulamamıştı genç adam, hayal kırıklığıyla kendini örtünün altına kaydırabilmişti.O kokuyu havuza girdiğinde kurtulmak için yapıştığı bedende, kendisini suya atan kişinin gülümsemesinde ya da kolunu ona atıp herşeyden korumak ister gibi sarılan bedende olduğunu bilmiyordu.
"Kendimi kandırıyorum sadece, evet biliyordum aradığım huzur o lanet canavarda o yüzden ona sıkıca sarılmak istemiştim ya, bütün acımı dindirecekmiş gibiydi, sanki o canavar beni benden koruyabilecekti. Kendimi ateşe atamam Blanchard'a yaptıklarım yüzünden kendimi affedemem."
Izaya yatakta uyuyamayacağını anlayarak mutfağın bulunduğu kısma geçmişti. Küçük dolaptan bulduğu viski ve şarap şişesini çıkarıp yatağa geri dönmüştü. Bulduğu zarif bardağa şarabı doldurup büyük bi yudumun boğazından aşağıya kaymasına izin vermişti.
O sırada kapı açılmış ve bir zamanların en mutlu adamı, çılgın biliminsanın oğlu Shinra artık ifadelerinde beliren hissizlikle birlikte içeriye gitmişti.
Izayayı elinde şarapla görünce kendini hemen onun yanına attı.Sh-"Bende istiyorum "
Sesi sekiz yaşında oyun oynamak için ısrar eden çocuklar gibiydi.
Izaya Shinra'nın haline gülümseyip onun da son zamanlarda yaşadıklarını düşününce elindeki şaraptan ona da doldurmaya karar vermişti.I-"Pişman olacağın şeyler yapayım deme sakın"
Shinra başını sallayıp yerinde kıpırdanırken telefonunu açmış ve Izaya'nın arkasının dönük olmasını umursamadan konuşmaya başlamıştı.
Izaya onun bu kısa süre zarfında ne kadar içmiş olduğunu görmemişti.
Sh-"Sen gittikten sonra Shizuo oflayıp kendisini çağırmaya gelen Tom ve Varonaya katıldı. Bende bi süre tek başıma oturup okyanusun ve dalgaların yata çarpan sesini dinlemekteydim. Kadota Erika ve Walker'a sarılıp anlattıklarına gülüp yanımdan geçtiğinde hiçte iyi olmadığımı hissettim *hıck* çünkü siz yanımda olduğunuzda Celty'i unutuyordum. Ama gittiler... Ilk önce Celty, sonra sen gittin ardından Shizuo en sonda Kadota gitti.
O kadar iğrenç birisi miyim de hepiniz beni terk ediyorsunuz.
Kadota'nın ben bu kadar üzgün ve yalnızken gülümseyen yüzünü unutamıyorum. "Shinra'nın sona doğru acıyla karışık sinirli sesi odada yankılanırken Izaya'nın farketmeden titreyen elinden, birkaç damla kan kırmızısı şarap, yatağa damlamıştı. Shinra hıçkırıklara ağlamaya başladığında öylece yere bakakalmıştı.
O gün hayatının rengini kaybettiği günü düşünüyordu karanlıktaki adam.
Blanchard'ı evlerine attığı kadınla bulduğunda nasıl bağırdığını yere kapanıp siyah saçlarının diplerini çekerken acıyla kasılıp "neden?" dediğini unutamıyordu.Gözünün önündeki lanet görüntüyü silebilseydi, bedeninin kontrolünü geri alıp gözlerini sıkıca kapatıp açsa yerdeki eski acınacak halini yok edebilirdi. Sonrasında tek arkadaşına sarılabilirdi.
Izaya gözlerini kapattığında beyninde yayılan patlama sesini hatırlıyordu.
Parçalanan iki bedenin kalan parçalarının yanarak yok oluşunu uzaktan izlerken yüzünde oluşan ifadeden korkan meraklı çocukları görüyordu. Gözlerini açtığında kendini sıkıca Shinraya sarılırken bulmuştu. Shinraya zayıf kollarını arkadaşına dolamıştı, hıçkırıklarının sessiz iç çekmelere döndüşünü dinliyordu.Sh-"Sana öyle bağırmamalıydım, özür dilerim Izaya"
I-"Önemi yok, uzun zamandır alışık olduğun şeyler"
Izaya duygusuzluğunu sağlayan sahte maskesini yüzüne yerleştirip Shinraya bi kadeh daha şarap koymuştu, onu odada tek başına bırakıp telefonundan Kadota'nın numarasını tuşlamıştı. Telefon defalarca çalmış Izaya tam telefonu kapatacağında telefonun öteki ucundan tanıdık adamın seskmi duyulmuştu.
K-"Kimsin ?"
I-"Izaya Orihara. Söyleceklerimi iyi dinle"
K-"Hm... Neler oluyor Izaya ?"
I-"Sözümü kesme. Senle küçük bir anlaşma yapacağız. Bundan sonra Shinra'nın hep yanında olan daimi kişi olmanı istiyorum."
K-"Ne saçmalıyorsun"
I-"Kısacası Celty olmanı istiyorum. Daha fazla Shinrayı üzgün görmek istemiyorum onun yanında her daim olacak temiz kalpli iyi niyetli birisine ihtiyacı var ben o kişi değilim kendi karanlığımda yeterince boğuldum.
Ama senleyken Shinra mutlu"K-"Anlıyorum da Izaya benden ne yapmamı bekliyorsun"
I-"Erika ve Walkerla bir süre görüşme ve Shinrayla kal yeterince kolay bi anlaşma ha"
Kadota'nın sinirle bıraktığı nefesinin sesi telefonda duyuluyordu.
Izaya o anda Kadotayı arayarak büyük bir aptallık yapmış olabileceği olasılığını düşünmeye başlamıştı.K-"Of Izaya herşeyi böyle anlaşmalarla çözmeye çalışıyorsun. Bunu anlaşma değil bi rica olarak alıyorum ve kabul ediyorum. Sizle eğlenceli vakit geçirdim. Hem Shinra'nın da üzülmesini istemem Walker ve Erika da buna sıcak bakarlar."
I-"Yani kabul ediyorsun"
Izaya Kadota'nın onaylayan sesini duyduğunda içinden bi umudun yeşerdiğine dair yemin edebileceğini düşünmüştü.
K-"Ozaman bu akşam üzgün dostumuzla zaman geçirelim Shizuoyu da ararım yarım saate yatın arka kısmına gelin"
Kadota telefonunu kapadığında durumu kısaca Erika ve Walker'a açıklamıştı.
"Bi süre sizle takılmayacağım başımızın çaresine bakın"
Shizuoyu arayıp ona "Yeni zelanda havuz ekibini topluyoruz" demişti.
Shizuo telefonu kapadığında sıkıcı masadan kalkmak için bi sebep bulduğu için rahatlamıştı. Hem pirenin nerede ne yapıyor olduğunu merak ediyordu.Izaya Shinrayı yataktan kaldırıp sarhoş olmasını umursamadan yüzünü yıkatmış ve yarım saatin çabuk geçmesini beklerken bulmuştu kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden ? (Shizaya)
FanfictionSırların varlığını sürdürdüğü küçük bir hikaye. Animesinden farklı birkaç şey olacak. Aynı olansa aşk ve birine karşı duyulabilecek bir sır ve bunla nasıl mücadele edileceğidir. "Herşeyin bir nedeni vardır" derler bu sefer "Neden ?" diye soracağ...