Izaya uyandığı zaman kocaman bir huzuru kucakladığını hissetmişti.
Yanına baktığında arabada olduğunu ve omzundaki sarı kafanın Shizuo'nun olduğunu çok geçmeden de anlamıştı.
Bu durumla birlikte yutkunup derin bir nefes almış ve içinden"Shizu-chan'ı uyandırsam, bana ne yapar kim bilir en iyisi fark etmemiş gibi yapmak ve biran önce yata sağ salim varmam gerek kendimi tuhaf hissediyorum." diye geçiriyordu.
Kalbine bir karabasan gibi çökmüş olan suçluluğu yok sayarak uykusuna dönmeye çalıştı.
Araba karanlığı yararak Hindistan'ın ucundaki limana giriş yapmıştı.
Kadota arabayı durdurduğunda arkadaşlarının üçünün de uyuyor oluşuna bakarak şevkatle gülümsedi.
Bunu yaparak onuları korkutmak istemezdi ama başka seçeneği yoktu.
Onları hemen uyandırması lazımdı.Arabanın korna sesiyle Izaya ve Shizuo yerinden sıçrarken Shinra korkudan kafasını cama vurmuştu.
S-"Napıyorsun Lan"
Shizuo aniden uyanmanın verdiği sinirle bağırırken Izaya Shizuo'nun kendisine dolanan kollarından kendini kurtarabilmişti
K-"Yata gelmiş bulunuyoruz şimdi arabadan sakince -insan gibi- inin"
S-"Kadota bak iyisin de böyle yaparsan bozuşuruz."
I-"Shizu-chan yine insanlıktan çıktı."
S-"Sana konuş diyen mi oldu pire ! Kapa çeneni "
Izaya sırıtıp arabadan inerken yüzündeki gülümsemenin aklında canlanan eskimiş sözcüklerle silinip gittiğinin farkında değildi. Geride bırakabilirdiniz ama onlar gitmezdi gittiğini sanırdınız ama biranda karşınızda belirip sizi hüsrana uğratabilirdi. Izaya'nın hatıralarında saklanan sözcükler gün yüzüne çıkmıştı.
"Birşey becerebildiğin yok, senin bu dünyada yerin var mı sanıyorsun zavallı, Sana cevap ver diyen mi oldu.
Ne kadar saf ve salaksın seni aylarca aldattığımı fark etmedin bile"Izaya yata yaklaşırken yüzüne çarpan havayla hissizleşen vücudunun içinde hala yanıyor olan kalbinin atışını durdurmayı hiç bu kadar istememişti.
Arkasında arabada bıraktığı üç tane atan kalp onun gidişini henüz hissetmemişti.Shizuo ise bir süre sonra Izaya'nın yokluğunu farkedecek ama yata gittiğini düşünecekti. Kadota Shinrayı kolundan çekip arabadan çıkarmış ve yürümeye başlamışlardı.
Shizuo ise bir süre sonra yanında hissettiği boşluğun Izaya'nın olmayışıyla alakalı olduğunu garip bir şekilde biliyordu.
"Biranda çıkıp gitmesi garipti sanki canını acıtacak birşey söylemişim gibiydi." Shizuo kuruntu yaptığını düşünerek yata binmiş ve Kaptanla konuşmaya gitmişlerdi. Yolculuklarının yeni rotası Fransa olacaktı.
Kaptan hoparlörleri açarak duyurusunu yapmaya başlamıştı.-"Sevgili bahtsız yolcularım, büyük bir fırtınaya giriyoruz ve hepmiz öleceğiz. Tamam şakaydı beni öldürmeyin Hindistan da eğlendiğinizi umuyorum yeni rotamız Fransa olacak ve yaklaşık üç dört gün orda kalacaksınız başınızın çaresine bakın diyorum ve size iyi yolculuklar diliyerek bu saçma konuşmayı bitiriyorum"
Kaptan kahkahalar atarken Kadota, elindeki ağır içkiyi Kaptanla sohbet ederek içmekte olan Shinraya sinirle bakıyordu. Sarışın adam onlara tahammül edemeyeceğine karar verip Izayayı aramaya gitmişti.
Kaptan-"Birdaha senin yazdığın konuşmaları okumayacağım Doktor ahahah"
Sh-"Ama neden öyle diyorsun Kaptancığım. Bu arada Izaya da Shizuo da kayıp nerdeler bunlar "
Kadota-"Shinra hadi gidelim"
Kadota Shinrayı kolundan çekip kaldırırken Doktor güçsüzce kolunu sallayıp ondan kurtulmaya çalışıyordu. Yenilmişcesine mücadele etmeye çalışıyordu
Kaptan onlara anlayışla bakarak ikisini yalnız bırakmıştı.
Shinra yerde yatarken dönen tavanı ve bulanan midesine rağmen önünde beliren Celty'nin karartısını yok etmeye çalışıyordu. Gözlerini açıp kapatıyor gitmesini bekliyordu.
Görüntü bulanıklaşırken uzaklardan gelen sesi duymaz olmuştu.
"Belkide duymamalıyım" diye içinden geçirip Celtyle deniz kenarında oturdukları hayale odaklanmıştı.
Bunun gerçek olmadığını kafasında alkolün etkisiyle kurduğu sabah uyandığında yanlız olacağını herşeyin hayal olduğunu biliyordu.
Kadota endişeyle Shinrayı daha sıkı sarsarken onu duymasını istiyordu.K-"Sen tanıdığım en güçlü ve neşeli insansın, bu kadar kolay pes edemezsin ben sana aşık olmuşken onu dönemezsin duyuyor musun ?"
Kadota endişeyle titrerken sarsılan elleriyle doktorun güçsüz omuzlarını daha çok sıkarak kendine bastırdı.
Bedeni kırılacak kadar zayıftı tıpkı ince ruhu gibiydi. Kadota kendine itiraf etmekte güçlük çektiği aşkın sözcüklerle kollarındaki yaralı adama ulaşmasını istemişti. Onun artık "Celty" diye çığlıklar atan kalbini kendisiyle doldurmasını istiyordu.Kadota Shinra'nın acı dolu mırıltılarının kesildiğini yavaş yavaş sakinleştiğini farkedince onu kollarına alıp yattaki odasına doğru taşımaya başlamıştı.
Saat gece 2 ye geliyordu. Yat çoktan hareket etmiş ve insanlar küçük odalarındaki rahat yataklarında huzurlu rüyalara dalmışlardı.
Kadotaysa kollarındaki acı çeken adamın sabah yanında mutlu olup geceleri acı çeken tarafıyla baş etmeye çalıştığı bir kabusta gibiydi. Odasına girip ışığı açmadan yatağa yaklaştı sarhoş doktoru yatağa yavaşça yatırıp üstünü örttükten sonra banyodan gelen su sesine aldırmadan acı çeken karışındaki masum küçük çocuğun alnına minik bir öpücük bıraktı.Odanın kapısı kapanırken Izaya bunu duyamayacak kadar yorgundu.
Geldiğinden beri duşun altındaki soğuk suyla hatalarını unutmaya çalışıyordu. Duştan çıktığında heryeri uyuşmuş ve gözleri ağlamaktan şişmişti. Odaya girdiğinde yatakta yatan Shinrayı görmüştü. Üstüne pijamasını geçirip Shinra'nın yanına yatarken düşündüğü tek şey kaybolup gitmesini istediği Shizuo için hissettikleriydi.Sarışın adamsa uzun zamandır köşede oturmuş sessizlik ve sabırla önünde beliren yüzleri ve sessiz sözcükleri izliyordu. Kadota'nın şevkatle bakan yüzündeki sevgiyi, Izaya'nın ağlamaktan şişmiş gözlerindeki kırıklığı daha önce göremediği için ve en kötüsü bunca zaman onu yargıladığı için bir kere daha pişman oluyordu. Peki tüm bunların nedeni neydi Izaya'nın öyle bakmasını sağlayan Kadota'nın şevkati Nedendi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden ? (Shizaya)
FanfictionSırların varlığını sürdürdüğü küçük bir hikaye. Animesinden farklı birkaç şey olacak. Aynı olansa aşk ve birine karşı duyulabilecek bir sır ve bunla nasıl mücadele edileceğidir. "Herşeyin bir nedeni vardır" derler bu sefer "Neden ?" diye soracağ...