Gecenin ilerleyen saatlerine doğru sessizliğe gömülen odada yarı kapanmış sarı gözler, yatakta kaybolmuş yastığına sıkıca sarılmış uyuyan siyah saçlı oğlanı izliyordu.
Derin nefesler alırken göğsü sakince kalkıp iniyordu. Sarışın adam onun güvende olduğunu bilsede kalkıp gidemiyordu. Aklına şişmiş gözleri geldikçe kendini suçluyordu. Birkaç saat sonunda kendini ikna etmeyi başarmıştı. Cebindeki yarısı ezilmiş sigara pakedini çıkarıp içinden sağlam kalmışlardan birini seçerek odadan çıkmıştı.
Kafasında dönen düşünceleri bir süreliğine susturması gerekiyordu.
Yatın ıssız ve sessiz tarafına yürürken yankılanan tek ses ayakkabılarının yere vuruşuydu. Ilerledikçe sessizliği yarıyor her adımda sanki Izayaya daha çok yaklaşıyordu. Onu anlamaya bir adım daha... Sonra bir adım derken durdu. Sigarasının sonuna çoktan geldiğini haber veren ağzına yayılan acı tatla iğrenç bişeymiş gibi anında tükürmüştü. Güneş gözlüğünü düzeltip önündeki siluete yaklaştı.
Yüzündeki ifadeyi göremese bile o adamın düşünceli halini biliyordu.Kadota yaklaşan kişiyi farketmiş ama dönmek için hamle yapmak yerine elindeki bardaktan, yarısına kadar dolu viskisinden bir yudum daha almayı tercih etmişti.
Shizuo da havada asılı kalmış sessizliği bozmamış ve bir sigara daha yakarak Kadota'nın derinlerine bakakaldığı sonsuz görünen denize gözlerini dikmişti. Bu koyulukla gözleri buğulanırken bu karanlık denizi Izaya'nın saçlarına benzetmiş ve onlarda kaybolduğunu hayal etmeye başlamıştı. Bu kaybolmuşluk hissini Akina onu terkedince bile yaşamamış kalbindeki bir parçanın uzaklaşıp gidişini hissedememişti.Kadota sonunda sessizliği bozarak Shizuoyla konuşmaya başlamıştı.
K-"En korktuğun şeyin başına gelmesi en büyük kıyametin olmaz mı dostum ?"
S-"Seni bu hale getirecek kadar güçlü ki buna kıyamet diyebilirim"
K-"Ama benim bu içimdeki kıyameti o hiçbir zaman bilmemeli zaten şu ana kadarda göstermedim, bende duygularımı açık açık söyleyecek birisi değilim romantiklik yapacak değilim."
S-"Bahsettiğin şey aşksa bu bahsettiklerin palavradan öteye gitmez"
K-"Demek buna aşk diyorlar benim kabullenemediğim ama içimde beni seveceğine dair umut ettiğim bana yüzü aydınlanarak gülümsediğinde ise ona dudaklarımı kıvırıp otuziki diş gülümsememek için zor durduğumu söyleyemediğim bu duygu beni çaresiz bırakıyor."
Shizuo başını sallamakla yetinmişti.
Eskiden yaşadıkları hissizlikten ibaretti buda unutulduğunu göstermez miydi ? Belki de Akina Morrison'ı unutma vakti gelmişti.
Onun nasıl öldüğünü artık düşünmeyecekti. Sarışın adam kendine söz verirken paketteki son sigarasını söndürüp denize atmıştı.
Güneş doğmak üzereyken suyun gümüşi rengi görünmeye başlamış bulutlarla kendini göstermeye yüz tutmuştu.
Kadota da içmeyi bırakıp eski haline dönmüştü. Alkol düşüncelerine etki etmemiş, unutturmamış olsa bile Onun yüzündeki ciddi celiğimisi ifade hiçbişey olmayışına kanıt niteliğindeydi.Sarışın adam kaldığı odaya dönmüş Kadota da Erika ve Walker'a mesaj atmış ve bir süre ortadan kaybolmuştu.
Sabah oda aydınlanırken ilk gözlerini açan Izaya olmuştu. Yatağa sinen alkol kokusundan rahatsız olarak uyanmıştı. Shinra horul horul uyurken sabahın soğuğuna karşı üstüne hırka almış ve yaptığı sıcacık kahvesini alarak yatta küçük bir gezintiye çıkmıştı.
Shizuo Izayayı terkedilmiş köşelerinde bulunca yanına gidip omzuna dokunmuştu.
Izaya irkilerek arkasına döndüğünde Shizuo'nun şevkatle bakan gözlerine bakmaktan kendini alamamıştı.I-"Kahve ister misin ?"
Shizuo Izaya'nın cazip teklifini kabul ettiğini belli etmek için elinde tuttuğu kupayı elleriyle kavrayıp büyük bir yudum aldı.
Izaya yutkunup kendi kupasından yudumladı. Kahve bitene kadar teker teker biribirlerini takip edecek yudumlar almaya başlamışlardı.
Ikisinin arasındaki sessiz antlaşmayı bitirmek için Shizuo sonunda konuşmaya karar vermişti.S-"Arabada sana dediklerimle seni kırdıysam üzgünüm"
Izaya'nın dalga geçmesini bekleyen Shizuo öyle bir ifadeyle karşılaşmamıştı.
Izaya gözlerini kırpıp iç çekmişti.
Shizuo onun dalgın hallerine dayanamayacağını anlayınca elindeki boş kupayı alıp kenara koymuş ve Izayaya yaklaşmaya başlamıştı.Kollarını Izayaya dolayıp onu geniş göğsünün üstüne yerleştirmişti. Izayayı kollarıyla sardığında siyah saçlı genç beklemediği durumu kavrayamamış ve Shizuoya karşılık vermemişti. Kanına yayılan heyecanı ve yaşadığının hissini yok sayamıyordu.
Kalbi istemsizce daha hızlı atarken titreyen ellerini sarışın adamın beline dolayıp mutluluk yayan kokusunu içine cekmişti.
Izaya ilk aşkıyla geçirdiği güzel zamanları gözünün önüne getirdiğinde hiçbir anının düşmanı olduğu adam kadar güzel kokmadığını anlamıştı.I-"Tıpkı ona benziyorsun ama onun gibi kokmuyorsun onun gibi hissettiriyor ama yaralamıyorsun."
S-"Kimden bahsediyorsun Izaya ?"
I-"Sadece soru sorma"
S-Merak etmem normal değil mi biz artık senle düşman değiliz sen benim için çok değer verdiğim küçük kardeşim Kasuka gibisin."
I-"Beni terk eden biri bunu bilsen yeter"
S-"Anlıyorum ama beni o kişiye benzetme o ben değilim ve bu yüzden benden nefret etme"
I-"Ozaman sende birgün herşeyi öğrendiğinde... gitme"
Shizuo kendinden emin bir şekilde sert bir tonda "Ben gitmem." demekle yetinmişti.
Ikili bu konuşmayı kapattıktan sonra yeni bir sayfa açarcasına birbirlerine sırıtıp arkadaşlarının yanına gitmişlerdi.
Herkes dün yaşadıkları tatlı günlerini hatıralarında saklarken acı dolu zamanlarının konusunu açmamış çoktan rafa kaldırmışlardı.Shinra o gece Celty ile hayallere dalmayı seçerek Kadota'nın dediklerini duymamış, Kadota da hiçbişey yokmuş gibi yapmıştı. Shizuo ise Izaya'nın odasına girip saatlerce onu izlediğini söylememişti. Izaya ise Shizuoya ileride gerçekleri öğrendiği zaman bozacağı bir söz tuttuğunu söyleyememiş ve bu yalana inanmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden ? (Shizaya)
FanfictionSırların varlığını sürdürdüğü küçük bir hikaye. Animesinden farklı birkaç şey olacak. Aynı olansa aşk ve birine karşı duyulabilecek bir sır ve bunla nasıl mücadele edileceğidir. "Herşeyin bir nedeni vardır" derler bu sefer "Neden ?" diye soracağ...