3🗝'Kaybolmuş'

46.6K 3.2K 580
                                    

Multimedya: Mara Kingston

Angels Fall | Unsaid

Keyifli Okumalar...

🔱
"Kaybolmuşlar şeytanlar için en iyi oyuncaktır. Ölünceye kadar..."
🔱

"🔱

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🗝

Ciğerlerimde hissettiğim hafif yanma hissi devam ederken ne o geri çekildi, ne de ben. Kendimi bildim bileli vücudum hiçbir zaman acıya tepki vermemişti ve bunu ilk hissedişim paniklememe neden olmuştu. Bu doğuştan kör bir insanın birden ışığa maruz kalması gibiydi. Hem korkutucu hem de afallatıcı...

Kelimelerim en sonunda özgürlüğüne kavuştuğunda, "Geri... çekil!" diyebildim çünkü ben istesemde gerileyemiyordum.

Adını bile bilmediğim yeni çocuk vücudunu dikleştirdi. Gözleri yüzümde oyalandı bir süre. Sonra aniden kaşları çatıldı. "Melek!" dedi tiksinirmiş gibi. "Üstelikte kaybolmuş!"

"N-ne?"

Yine bana yaklaşınca istemsizce gerileyip elimi göğsüme bastırdım. O acıyı tekrar solumaya niyetim yoktu. Onun gözleri de göğsümdeki elime gitti ve dudakları eğlenir gibi yukarı kıvrıldı. "Şeytanlardan uzak dur melekcik. Şeytanlar kaybolmuşlarla oynamaya bayılır."

"Sen ne saçmalıyorsun be?" diye en sonunda benliğim geri geldi.

O ise güldü ve arkasını dönüp koridorda yürümeye başladı. Giderken söylediği şey fazlasıyla netti. "Bir şeytan postuna bürünmüş zavallı bir kaybolmuşsun."

Dişlerim istemsizce kenetlendi. Neydi bu şimdi? Shakespeare'in Macbeth'inden fırlamış gibi... Garipti, hem de fazlasıyla garipti.

Öfkelenen bedenim biraz sakinleşince dışarı çıkıp bulduğum ilk banka kendimi bıraktım. Sarah en azından hala ortalarda görünmüyordu. O baş belasıyla uğraşamayacak kadar yorgun hissediyordum kendimi.

Elim yine istemsizce göğsüme gitti. Ciğerlerimde hissettiğim acı sanki hala capcanlı oradaydı. Bu nasıl olabilirdi bilmiyordum. Sadece anlamlandıramadığım keskin bir koku bunu nasıl başarabilmişti?

"Şeytanlarla hep böyle yakın mısındır?" Duyduğum sesle başımı çevirdim ve Bay Sanders'ın oğlu Blake'le karşılaştım. Kumral saçları sabah gördüğümün aksine biraz daha dağılmıştı. Yüzü ise kaskatıydı. Öfkeli gibi bir hali vardı. Belki de iyi bir ilk gün geçirmiyordu.

"Sence de..." dedim kaşlarımı kaldırarak. "Bunlar kız tavlamak için fazla garip cümleler değil mi? Yani ne bu? Yeni trend falan mı? Sabahtan beri garip cümleler havada uçuşuyor."

Kaşları anlamsızca çatıldı. Belki de söylediğime kızmıştı. "Garip olan bir şeytanla yakınlaşan bir melek." dedi tiksinirmiş gibi.

"Melek olan kim? Şu yeni çocuk mu? Adı neydi?" dedim ve sanki bulabilecekmiş gibi düşündüm.

ANAHTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin