Multimedya: Kristian Kostov -Beautiful Mess
Keyifli Okumalar...
🔱
"Bir şeytan olarak anılıyorum, esir tutuyorum ve her önüne gelen beni öldürmek istiyor. Bundan daha iyi olamam."
🔱(Blake Sanders)
🗝
Duvar dibine çökmüş dizlerimi karnıma çekerek küçülebildiğim kadar küçükmüştüm. Hala bileklerimden çıkarmadıkları metal halat bileklerimde derin yanıklar bırakmıştı. Acısı ise artık biraz daha alışmış olmalıyım ki daha az hissediliyordu.
Başımı hafifçe yine arkamdaki duvara vururken saatlerdir tekrarladığım şey yine dudaklarımdan süzüldü. "Sadece bir insanım."
Yan hücrelerdeki yeni komşularım ise geldiğimden beri hiç susmamışlardı. Sorular soruyor, tahminlerde bulunuyor, kendince çıkarımlara varıyorlardı.
"Özüm çok zayıf. Kokusunu alamıyorum."
"Nesin sen?"
"Ellerini neden çözmediler?"
"Neden bu kadar soluk? Bu şeytan izi mi?"
"Bence o zaten bir melek değil!"
"Şeytan olabilir mi?"
"Buraya uzun zamandır yeni birisi gelmemişti. Seni nasıl yakaladılar?"
"Koruma kalkanını nasıl geçtin?"
Saatlerdir yaptığım gibi onları duymazdan gelirken elektronik bir ses odayı doldurdu ve metal kapı uğursuz sesiyle beraber açıldı. Biri ağır ağır merdivenleri inip fıskiyenin önünde durdu. Tanıdık siması çok geçmeden kim olduğunu anlamamı sağladı. Kütüphane müdürü Bay Harrison...
Hücrelere bakmadan cübbesinin kolundan bir bıçak çıkardı. Sonra yine ayin yapar gibi bir kaç yabancı kelime fısıldadı. Bıçağı avuç içine batırırken odayı ölüm sessizliği sarmıştı. Avucunda açtığı kesikle avucunu duvarda bir kısma bastırdı ve garip sözcükler fısıldamaya devam etti. O an kan, ağaç kökleri gibi dalga dalga tavana ilerlemeye başladı. İlerledi, ilerledi ve ilerledi. Tavana doğru yayılmaya başlayınca yavaş yavaş bazı şekiller ve semboller belirdi. Anlam veremediğim şekil tamamlanınca birden bu kez Bay Harisson'ın değil, sanki duvardan gelen fısıltılar eşliğinde değişmeye başladı. Şekiller sanki tren raylarının değiştiği gibi farklı bir hal alıyordu. Sonlanan bu garip şeyle yan hücremdeki melek ileri doğru çıktı.
"Kimin için bu?" Sesindeki korkuyu sezebilmiştim ama nedenini anlayamıyordum.
Bay Harrison yavaşça arkasını döndü ama ona hiç bakmadı. Gözleri beni bulduğunda öfkesinden bana fazlaca bahşetti. Tek kelime kurmadı ama nedense meleğin sorusunu cevapladığını düşünüyordu. Her ne yaptıysa bu benim içindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANAHTAR
ChickLit'Mara' ismi annesinin ona tek hediyesiydi. İsminin anlamı acı olsa da, annesi ona bambaşka bir amaçla vermişti bu ismi. Her seferinde bir şeytan olduğunu vurgulamak için... Babası ise ona Angelina derdi çünkü o babasının meleğiydi. Ama Mara ne annes...