Medya; Jimin - Serendipity
Jisoo
Gözlerimi zorlukla aralamıştım. Göz kapaklarım bir yapıştırıcıyla yapıştırılmış gibi açılmamak için kendini zorluyordu. Gördüğüm beyaz tavandan sonra yavaşca doğruldum. Karşıma çıkan ilk yüz dibime kadar girmiş ve bana endişeyle bakan Lisa'ydı. Sonraysa görüş alanıma elbette ilerde duran ve yine beni endişeyle süzüp revirdeki doktorla konuşan Jennie girmişti.
"Uyandı!"
Lisa'nın kulağımın dibinde bağırmasıyla yüzümü buruşturdum ve sırtımı yatağa yasladım.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
Yanıma gelip beni muayne etmeye başlayan Doktor Jin'e gülümsedim. O gerçekten iyi bir doktordu ve onunla iyi anlaşırdık. Tıpkı abi kardeş gibiydik.
"Daha iyi hissediyorum."
Bana inanmaz bir ifadeyle kafasını iki yana salladı. Onun bu tavırlarına karşı gülme isteğimi bastıramıyordum bu yüzden kıkırdamaya başladım.
"Yine doğru düzgün yemek yemiyorsun değil mi sen? Bir de gülüyor, velete bak!"
"Özür dilerim anne daha dikkatli olurum."
O da gülümsemiş ve hafifçe saçlarımı okşamıştı.
"Muhtemelen kan şekerin düştüğü için bayıldın. Ama yine de okuldan sonra hastaneye git Jisoo."
"Gerek yok, ben sana güveniyorum Jin Omma."
Ona 'omma' diye hitap ettiğim için sinirlenmiş ve büyükbaba gibi konuşmaya başlamıştı. Kızlar ve ben kahkahayla gülmeye başladığımızda o da gülmüştü. Bu bizim de daha çok gülmemize sebep olunca bunu artık durdurmaya karar verip dışarı çıktık. Bu haldeyken beni kimse güldüremezdi, ama Jin Oppa güldürebiliyordu. Cidden, onun gülüşü bile komikti.
"Nasıl bayıldın aniden?"
"Kantine inmek için sınıftan çıkmıştım, yürüyordum. Merdivenlerin orada Taehyung vardı, tek hatırladığım bu."
"Ah, şimdi anlaşıldı."
Lisa ile Jennie birbirlerine bakıp kafalarını salladıklarında ne olduğunu anlamayarak bön bön onlara bakmıştım.
"Ne diyorsunuz, ne anlaşıldı?"
"Seni revire Taehyung getirmiş."
Jennie'nin sözlerini duyar duymaz olduğum yere çakılmış ve hareket edememiştim. Demek beni Taehyung getirmişti. Onun birilerine haber verdiğini falan düşünmüştüm ama buraya kadar kendisinin getirdiğini düşünmemiştim.
"Sırtında mı getirmiş yoksa kucağına mı almış?"
"Ha?"
Jennie ve Lisa aynı anda kabaca bir tepki verdiklerinde gözlerimi devirdim. Bana detayları söylemezlerse bunun bir anlamı yoktu değil mi? Ama daha fazla üstelememiştim, çünkü kızlar Taehyung'tan hoşlandığımı bilmiyorlardı. Biliyorum, onlara böyle önemli bir şeyi söylememiş olmam beni kötü arkadaş konumuna düşürüyordu. Ama ben bile daha yeni yeni kabullenmiştim bunu. Üstelik onlar Taehyung'dan fazla hoşlanmazlardı o yüzden de söylemekten korkmuştum. Onlar Taehyung'un sadece insanların duygularıyla oynayıp bırakan birisi olduğunu düşünüyorlardı.
"Al, senin için almıştık."
Lisa'nın uzattığı poşeti daha yeni fark ettim ve gülümseyerek aldım. Bana kantinden yiyecek bir şeyler almışlardı. Mutlulukla teşekkür ettiğimde dışarı çıkıp boş bir banka oturmak için arka bahçeye ilerledik.
"Cidden, Rose! Sana sadece bir şey soruyorum ve cevap bile veremiyorsun öyle mi?"
Sohee salağının sesini duymamızla kafamızı o yöne çevirmiştik. Arkasından hiç ayrılmayan birkaç gerizekalıyla birlikte bir kızı sıkıştırıyorlardı. Her zamanki gibi, diye düşünmeden edemedim. Gerçekten bu kızdan ölesiye nefret ediyorduk. İstemsizce konuşmalara kulak misafiri olduğumuzda arkamızı dönüp gitmek yerine bekledik. Bu bizim sınıfta utangaçlığıyla bilinen Rose'du.
"Sana Jimin'den uzak durmanı söylemiştim. Anlaması bu kadar mı zor? Bu kadar mı salaksın?"
Sohee parmağıyla kızın kafasını geriye ittiğinde kaşlarımı çattım. Bu salak artık çok fazla olmaya başlamıştı. Rose gibi birisi ona ne yapmış olabilirdi ki? Kesin Jimin ile ilgili yine bir kuruntu yapmış ve bu sefer de kurban olarak Rose'u seçmişti.
"Sana Jimin ile bir alakam olmadığını söyledim!"
Rose'un sesinden her an ağlayabilecek durumda olduğunu sezmiştim. Bu ona karşı daha üzgün hissetmeme neden oluyordu. Kesinlikle bir şey yapmalıydık.
"Bir de bana karşı mı geliyorsun?" Sohee güldüğünde yanındakiler de ona eşlik etmişti. "Kim olduğunu zannediyorsun sen?"
Elini kaldırıp Rose'a tokat atmaya yeltendiğinde hızlı adımlarla yanlarına gitmiş ve Sohee'nin kolunu tutmuştum. Bana öldürücü bakışlarını atıp kolunu sinirle geri çekti.
"Asıl sen kim olduğunu zannediyorsun?" dedim sinirle. "Bu okuldaki insanlar senin sinirini çıkarabileceğin kum torbaların değiller. Madem Jimin'i bu kadar önemsiyorsun, yanına git. Bu kızın bir suçu yok, senin sevgilinin gözleri sürekli başkalarına kayıp duruyor."
Sohee kaşlarını çatıp histerik bir gülüş sunmuştu. Onu önemseden ifadesizce baktığımda bu seferlik gitmesi gerektiğini düşünüp yanımızdan ayrılmıştı.
"Vay vay vay! Jisoo, sen neymişsin de haberimiz yokmuş!"
Lisa ve Jennie gülerek bana tezahürat ettiklerinde ben de güldüm. Ama sonra gülüşümüz solmuştu çünkü Rose kafası eğik bir şekilde sessizce ağlıyordu. Ben bir şey yapmaya kalkmadan Lisa onun yanına gitmiş ve gözyaşlarını nazikçe silip ona sarılmıştı. Daha sonra sarılışa ben ve Jennie de ortak olduğumuzda Jennie konuştu.
"Üzülme Rose. Artık biz senin dostlarınız. Bu yüzden bir daha böyle bişey olduğunda bize söylemelisin."
Biz de onu onaylarak geri çekildik ve hep beraber bir banka yerleştik. Lisa hala Rose'un sırtını sıvazlıyordu.
"Şimdi anlat bakalım," dedim. "Sohee neden seni sorguya çekti?"
"Jimin, ona beni sevdiğini söylemiş."
Umarım beğeniyorsunuzdur ve yine umarım ki voteler ve yorumlar artar. Bölümler kısa ama sık sık atmaya çalışıyorum. 💙💙
Gitmeden önce şuraya bir TaeSoo shopu bırakayım🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook