Medya; Suga - First Love
Kızlar şaşkınlıkla birbirlerine bakıyor, Jimin'in neden böyle bir şey söylediğini anlamaya çalışıyorlardı.
"Peki," dedi Jennie. "Gerçekten böyle bir şey var mı?"
Rose iç çekti ve gözlerini sildi son bir kez. Kafasını iki yana salladı.
"Hayır, tabiki. Jimin ile konuşmuşluğum bile yok. Galiba Sohee'den artık kurtulmak istiyordu. Gördüğü ilk kişiyi de öne sürdü."
Jennie ve Lisa başlarını onaylamaz bir ifadeyle iki yana sallamışlardı. Okullarında egoist ve her şeye kendilerinin sahip olduğunu sanan çok insan vardı. Bu onlara göre oldukça rahatsız ediciydi.
Görüş alanlarına şakalaşarak ilerleyen Taehyung ve Jimin girdiğinde Jennie sinirlenerek kaşlarını çattı.
"Baksana şunlara.. İkisi de birbirinden beter. Arkadaş olduklarından anlamak lazım zaten."
Lisa da Jennie'ye katıldığını belirtip hala üzgün olan Rose'a baktı. Açıkcası Rose ile ilk defa doğru düzgün bir şekilde konuşmayı başarmışlardı. Çünkü Rose fazlasıyla utangaç birisiydi. Sınıfta kimseyle konuşma girişimine girmemişti, kimse de onunla konuşmaya çalışmamıştı. Yalnızlık, diye düşündü Lisa. İnsanı yoruyor olmalı, öyle değil mi?
"Yani evet ama," diyerek savunmaya geçmişti Jisoo. "Taehyung o kadar da kötü değil."
Üç kızın da aynı anda Jisoo'ya dönen garip bakışları onun yerine sinmesini sağlamıştı. Daha fazla belli etmemek amacıyla sahte bir şekilde öksürdü ve konuştu.
"Yani Jimin'in yanında demek istemiştim ben. Yoksa Taehyung da çok kötü biri. Baya kötü yani. Bakıyorum," gözlerini Taehyung'a çevirdi ve hızlanan kalbini düzeltmeye çalıştı. "Baktım, cidden kötüymüş."
Kızlar Jisoo'nun sevimliliğine gülümserken zil çalmıştı. Rose'un yan tarafında olup, onu koruduklarını belli etmeye çalışarak banktan kalkıp okula yöneldiler. Rose ile düzgün bir şekilde tanışalı çok olmamıştı. Ama şimdiden onun kendilerinden biri olacağını anlamışlardı.
***
Genç kız kahverengi saçlarını düzeltip merdivenlerden çıktı. Koridorun sağ tarafına döndü ve sonunda müzik odasının önünde durduğunda derin bir nefes aldı. Birkaç dakika önce nöbetçi öğrenci gelmiş ve müzik öğretmenlerinin Jennie'yi çağırdığını söylemişti.
Jennie elini yumruk yaptı ve nazikçe müzik odasının kapısını tıklattı. Ona 'gir' diyen kadife sesi duyduğunda az kalsın vazgeçip geri dönüyordu. Neden kalbi bu derece hızlı atıyordu, kendisi de anlayamamıştı. Meraktan, diye düşündü. Kesinlikle buraya beni neden çağırdığını merak ettiğim için.
Kapıyı yavaşca araladığında görüş alanına kocaman müzik odasındaki piyanonun başında oturan Min Yoongi girmişti.
"Beni çağırmışsınız Bay Min,"
Yoongi, Jennie'nin sesini duyduğunda gülümsedi. Eliyle yanına gelmesini işaret ettiğinde Jennie zorlukla ayaklarını haraket ettirdi ve müzik öğretmeninin yanına gidip, taburede onun için ayırdığı yere oturdu.
"Piyano çalabiliyor musun Jennie?"
"Hayır, aslında hep öğrenmek istemiştim. Fakat olmadı."
Yoongi başını sallayıp onayladı genç kızı. Sonra da sağ tarafına dönerek kızın yüzünde gezdirdi gözlerini.
"Pekala, bir gün fırsat olursa sana öğretirim. Ama şimdi rapine odaklanmamız gerekiyor."
Kızın şaşkın bakışları arasında yan taraftaki masada duran dosyayı eline aldı. Birkaç saniye dosyadaki kağıtlara göz gezdirdikten sonra dosyayı piyanonun üzerine bıraktı ve tekrar Jennie'ye döndü.
"Sınıfınızın rehber öğretmeni ben olduğum için bu seneki okul gösterisi için sizin sınıftan gruplar oluşturmamı istediler. Rap grubu oluşturacağız, ama sınıfta rap yapabilen tek kişi sensin. Bu yüzden ikimiz rap yapacağız."
Jennie'nin şaşkınlıkla bakan gözleri bu sefer daha da kocaman olmuş ve kalp ritimleri gittikçe hızlanmaya başlamıştı. Bu onu korkutuyordu. Kalbi bugün niye böyleydi cidden?
"A-ama," dedi zorlukla. "Lisa da rap yapabiliyor."
"Onunla çoktan konuştum ve dans grubunda olmayı tercih edeceğini söyledi. Onu rap yapması için zorlayamam, herkesin kendi tercihi değil mi?"
Yoongi gülümseyerek konuştuğunda genç kız da kafasını aşağı yukarı sallamıştı. Lisa'nın onu sattığına inanmıyordu. Bunun hesabını elbette ki soracaktı.
"Yarın çıkışta tekrar buraya gel," dedi Yoongi. "Provalara başlamamız gerek."
Jennie öğretmenini onayladı ve kalkıp önünde saygıyla eğildi. Yoongi de kıza samimi bir gülümseme sunduğunda Jennie başı dönmüş bir şekilde kapıya gitti. Bugün bana ne oluyor acaba, diye düşünmeden edemedi. Yoksa o da Jisoo gibi hasta mı olmuştu?
Kapıyı açıp dışarı çıktığında koridora yaslanmış bir şekilde onu bekleyen arkadaşlarını görmüştü. Gözlerini kısıp Lisa'ya dogru ilerledi. Hesap sormak için oldukça güzel bir vakitti.
"Ya Lisa!" dedi alınmış bir tavırla. "Nasıl beni satarsın? Ne demek dans grubunda olmak istiyorum?"
Lisa, Rose ile birlikte telefonundaki oyunu oynamaya bırakıp karşısındaki kıza döndü.
"Ne dediğini anlamadım. JenJen."
"Bay Min okul gösterisi için sana hangi grupta olmak istediğini sormuş ve rap yerine dans grubunu tercih etmişsin."
"Ne? Hayır! Ne gösterisinden bahsediyorsun sen? Bay Min bana sormadı bile."
Bu hikayeyi yazmak gerçekten hoşuma gidiyor, umarım duyguları hissettirebiliyorumdur 💙💙
Fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum 🌟
Buraya da Jennie & Yoongi fanartı bırakayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfic"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook