Medya; BTS - Begin
Jisoo
Taehyung, gerçekten kalbimi kırmıştı. Ben de bugün tiyatro salonunda söylediklerimle onun kalbini kırmak istemiştim. İşe yarayıp, yaramadığı hakkında bir fikrim yoktu. Bunun garip yanıysa, işe yaramamış olması için dua ediyor olmamdı. Çünkü; Taehyung üzülürse, ben daha çok üzülürdüm.
"Daha iyi hissediyor musun Jisoo?"
Jennie'nin elindeki bitki çayını alarak içten bir şekilde gülümsedim. Yanımda onlar olmasaydı, bu duygusal zamanları atlatamayacağım kesindi.
On dakika kadardır, Taehyung'un bana almış olduğu telefon kutusuyla bakışıyordum. Henüz açamamıştım, doğrusu açmaya fırsatım olmamıştı. Derin bir iç çektim. Ona geri vermeli miydim?
"Yoongi.."
Jennie'nin sesiyle kendime gelerek, bakışlarımı telefon kutusundan ayırmış ve bahçeye çıkan kapıdan içeriye giren Yoongi'yi görmüştüm.
"Taehyung'u bulabildin mi?" diye sordu Jennie meraklı bir şekilde.
Yoongi'nin bakışları bir bana bir de elimde tuttuğum kutuya kaymıştı. Daha sonra mahçup bir şekilde gülümsedi ve konuştu.
"Üzgünüm, onu bulamadım."
***
"İstersen," diyerek söze başladı Yoongi. Tiyatro salonunda olan olayın üzerinden iki gün geçmişti. "Beraber yapacağınız özel prova sana rahatsızlık veriyorsa, iptal edebilirim.."
"Benim için," diye mırıldandım. Söyleyeceğim şeylerin ağırlığı acı veriyordu. "Ne hissedersem hissedeyim, moralim ne kadar bozuk olursa olsun; onu görmek bana hep mutluluk vermişti. Prova yapmazsak onunla bir daha asla konuşmayacağımızı, ve onu eskisi gibi sadece derslerde görebileceğimi biliyorum. Artık fark ettirmemeye çalışarak onu izleyemem de, çünkü herkes biliyor."
Yoongi derin bir iç çekti. Çektiğim acı onu boğuyordu ve benim buna nasıl katlandığımı merak ediyordu, biliyordum. Fakat, bir gün anlayabilirdi, eğer benim yaşadığımı yaşarsa. Ama asla ve asla böyle bir şeyi yaşamasını istemezdim, oldukça can yakıcıydı.
"Ne yapmamı istiyorsan, onu yapacağım Jisoo."
Yutkundum. Verdiğim karardan daha sonra pişman olabilirdim. Ama başka çarem de yoktu. Taehyung'u ne kadar az görürsem, o kadar az kırılırdım. Fakat, aynı zamanda onu ne kadar az görürsem, o kadar çok özlerdim. Acı, kaçınılmazdı. Yine de şimdi, uzaklaşma zamanıydı. Ondan uzaklaşmam gerekliydi. Sohee ve Mina'yla, okuldaki insanların dedikodularıyla ya da Taehyung'un kırıcı sözleriyle daha fazla baş edemezdim. O kadar güçlü değildim.
"Sizi zor durumda bırakmak istemem ama.."
Konuştuğum her kelime boğazıma batıyor gibiydi, kalbim sıkışıyordu. Beynim, ondan uzaklaşma fikrime şiddetle isyan ediyordu. Başka çaresi olmalıydı. Bir yol olmalıydı, bir şeyler yapmalıydım, öylece bırakmamalıydım... Ama hayır, çaresizdim.
"Gösteride Taehyungla beraber şarkı söyleyecek, benim yerime, başka birini bulun lütfen."
"Pekala, Jisoo."
"Özür dilerim."
"Hayır, hayır." diyerek omzumu patpatladı Yoongi. "Seni anlıyorum. Yapabileceğimiz başka bir şey yok."
"Evet, haklısınız. Yapabileceğimiz hiçbir şey yok."
Bir insana kendinizi zorla sevdiremezsiniz. Kalbini açıp, içine kendinizi koyamazsınız. Atomları parçalayabilir, uzaya çıkabilir, birçok teknolojik icat yapabilirsiniz. Yedi farklı dili bilebilirsiniz, dünyanın en ünlü resimlerini yapabilirsiniz ya da milyonlar kazanan bir şarkıcı olabilirsiniz. Evet, hepsini yapabilirsiniz. Ama bu kadar basit görünen bir şeyi yapamazsınız. Bir insanın duygularını değiştiremezsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook