4 O'Clock × 6 "Theater"

6.1K 501 239
                                    

Medya; BTS - Sea

Jisoo

Okul çıkışı kızlara görüşürüz bile diyemeden apar topar tiyatro salonuna gitmiştim. Bay Min mesaj atıp salonda Taehyung ile birlikte prova yapacağımızı söylemişti. O yüzden de bir hayli heyecanlıydım. Tiyatro odasına geldiğimde, umarım içeride bir rezillik çıkarmam umuduyla kapıyı açıp içeri girmiştim.

Bir tarafta kırmızı koltukların, bir taraftaysa kocaman sahnenin olduğu geniş salonda Taehyung'dan başka kimse yoktu. O da en ön sıradaki koltukların birine yerleşmiş telefonunu kurcalıyordu. Etrafta Bay Min var mı diye bakınmıştım ama görünüşe göre yoktu. Taehyung'un yanına yaklaşıp geldiğimi belli etmek için öksürdüğümde kafasını telefonundan kaldırıp bana baktı ve gülümsedi.

Ben de heyecanla ona gülümsedim ve ayakta kalmamak amacıyla yanındaki koltuğa oturdum. Aksi taktirde olduğum yere yığılabilirdim.

"Bay Min yok mu?"

Kafasını iki yana salladı ve aşık olduğum gülüşünü sergiledi.

"Jennie ile provası varmış, ikimiz çalışacağız."

Ben şaşkınlıkla bakarken o ayaklanmış ve onu takip etmemi söylemişti. Dediğine uyup peşinden ilerlediğimde birkaç basamak merdiven çıkarak sahneye gelmiştik.

"Sen gelesiye kadar," dedi bana bakarken. "Ne yapabileceğimizi düşündüm."

Sonra aklına gelen şeyleri yerleştiriyor gibi gözlerini kısıp, kendi etrafında bir tur döndü.

"Bu arada, IU'nun First Love adlı şarkısını söyleyeceğiz."

"Ne?"

"Sorun olmaz değil mi? Yoongi Hyung ile sen olmadan karar vermek zorunda kaldık ama.."

"Yok, önemli değil."

Başıyla onaylayıp kolumdan çekiştirmişti, ben de bacaklarımın titremesinden ötürü olduğum yere düşüp kalmayayım diyerek itaat edip onunla yürümüştüm. Sahnenin ortasına geldiğimizde tekrar gülümsedi. Bugün çok fazla gülümsüyordu ve bu kalbim içim hiç iyi değildi.

'Tam şuraya bir sandalye koymalıyız.. Yoksa taht mı koysak?"

"Taht mı koyacağız?"

"Evet, sahnede kraliçe sensin."

"Ne?"

"Bir şarkılık tabii.. Ama taht saçma olabilir, sonuçta CL'in şarkısını söylemiyoruz, değil mi?"

Kıkırdadığında istemsizce ben de gülümsemiştim. Açıkcası daha demin dediklerinden tek bir kelime bile anlamamıştım, çünkü onu izlemekle meşguldüm. Ve o kadar tatlı gülüyordu ki bayılacak gibi hissediyordum. Elini bileğimden çekip uzaklaştığında hissettiğim soğukluk ağlamak istememe neden olmuştu. Ben ne ara bu çocuktan bu kadar etkilenir olmuştum?

İlerdeki sandalyelerin iki tanesini getirip sahnenin ortasına koyduğunda merakla ne yapacağını izlemeye başlamıştım. Sağdaki sandalyeyi göstererek konuştu.

"Jisoo, buraya otur lütfen."

Kafamla onaylayıp sandalyeye oturduğumda, otururken düşmediğim için şükretmiştim. Çünkü geçen sefer kantindeyken Taehyung'u izleyeceğim diye sandalyeden düşerek tüm kantine rezil olmuştum. Ondan öncesinde de küçükken, kızlarla sandalye kapmaca oynarken sona tek bir sandalye kalmıştı. Ve elenmeyen sadece ben ve Lisa vardık. Şarkı durduğunda sandalyeye aynı anda oturmuştuk. Lisa beni poposuyla iterek sandalyeden düşmeme sebep olmuştu ve yine herkese rezil olmuştum. Yani sık sık sandalyeden düşen bir insandım.

Ve heyecanlandığımda saçma sapan konuları düşünmeye başlayan bir insandım..

Taehyung'un ne yaptığına bakmak için kafamı arkaya çevirdiğimde bilgisayardan şarkıyı açtığını görmüştüm. Şarkıyı açtıktan sonra nereden bulduğunu bilmediğim çiçek demetini alarak yanıma yaklaştı.

"Burada şarkıya ilk ben başlayacağım için arkadan geleceğim ve sonra bu çiçekleri sana vereceğim."

Uzattığı çiçekleri titreyen ellerimle alıp kucağıma yerleştirdiğimde o da yanıma oturmuştu.

"Daha sonraysa," dedi bana biraz daha yaklaşırken. "İyi bir gösteri olması için, duyguları hissettirmeliyiz."

Gözlerimin önüne düşen saçlarımı ince parmaklarıyla kulağımın arkasına ittiğinde tek yaptığım gözlerimi kocaman açarak ona Bakmaktı. Sıcak nefesi yüzüme çarptığında, kalbim deli gibi atıyordu ve heyecandan titrediğimi hissediyordum. Umarım bunu Taehyung fark etmezdi.

Bir şey söylemek için tekrar ağzını açtığında bu sefer telefonu çalmıştı Taehyung'un. Elini pantalonunun cebine atıp telefonunu çıkardığında, gözlerimi hafifçe kaldırıp kimin aradığına bakmıştım.

'Mina arıyor'

Pislik kız! En güzel anı illa bölmek zorundaydı değil mi?

Taehyung aramayı cevaplamamıştı ama özür dileyen bir bakış atarak ayağa kalktı. Gitmemesini ister gibi ona baktığımda mahçup bir şekilde gülümsedi.

"Jisoo, benim gitmem gerekiyor, provaya yarın devam etsek olur mu?"

Onu onayladım. Ne de olsa diyebilecek bir şeyim yoktu. Ona gitme desem bile gidecekti. Benim düşüncelerimin bir önemi olmadığı gibi, gözünde bir değerim de yoktu. Bu kadar güzel dakikalardan sonra gerçekler bir tokat gibi yüzüme çarptığında üzülmeden duramamıştım. Kalbim sıkışıyordu.

"Bu arada.. Şarkı gereği birbirimize aşıkmışız gibi davranmamız gerekecek. Sanki ilk aşkımızmış gibi rol yapmalıyız. Bu senin için sorun olmaz değil mi?"

"Olmaz."

Gülüp arkasını döndü ve ilerledi. Giderken dolan gözlerimin farkında bile değildi. Sadece on dakika önce çok mutluyken, şimdi kalbimde hissettiğim bu ağırlık da neydi?

"Zaten," diye mırıldandım. "Benim rol yapmama gerek olmayacak Taehyung."

Elbette o benim söylediklerimi duymamıştı. Fakat ben onu duymuştum. Telefonu bir kez daha çaldığında, açtığını ve Mina'ya 'sevgilim' diye hitap ettiğini duymuştum.

♠♠♠

Bölümü dün atmayı düşünüyordum ama vakit bulamadım...

Umarım voteler ve yorumlar artar 💜💜

Sizi seviyorum

Gifi kendim yaptım, inşallah güzel olmuştur ❤

Gifi kendim yaptım, inşallah güzel olmuştur ❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin