Medya; Jimin & Jungkook - We Don't Talk Anymore
Jisoo gözlerini büyüterek telefonunun ekranına bakmaya devam etti. Videoyu ne kadar izlemişti ya da mesajı tekrar tekrar ne kadar süre boyunca okumuştu bilmiyordu. Sadece kısa bir süre önce kendisinin yaşadığı olayın bir benzeri, bu sefer Rose'un başına gelmişti. Ama Rose'un yaşayacak olduğu şeyler, kesinlikle daha kötüydü.
Tenefüs zili çaldığında bulunduğu koridordaki sınıflardan insanlar çıkmaya başlamış, onlar da tıpkı Jisoo gibi telefonlarına odaklanmış kendi aralarında konuşuyorlardı.
"Cidden," diyerek güldü içlerinden bir kız. "Ben de Rose'u utangaç birisi falan sanıyordum, baksanıza hepimizi ayakta uyutmuş ve Park Jimin'i ayartmış.."
"Aynen, öyle. Sohee'nin yerinde olsam o kızı öldürürdüm." dedi bir diğeri.
Jisoo ise olduğu yerde sabitlenmiş sinirden dolan gözlerini kırpıştırarak göz yaşlarını geri itmeye çalışıyordu.
"Siz kimsiniz de," dedi ani bir sinirle. Koridordaki birkaç göz ona dönmüştü. "Gördüğünüz tek bir video ile, neyin ne olduğunu bilmeden insanlara etiket yapıştırıyorsunuz? Kim olduğunuzu sanıyorsunuz ki, hiç düşünmeden insanlar hakkında böyle şeyleri kolayca söyleyebiliyorsunuz?"
Dediklerinde sonuna kadar haklı olduğunu biliyordu. Ama insanlar, susturulamaz ve durdurulamazdı. Arkadaşını zor zamanların beklediğini biliyordu. Fakat, korkuyordu. Rose, bunları kaldıramayacak kadar narindi.
***
"Jimin!" diye kükredi Yoongi karşısında oturan ve telefonuna şaşkınlıkla bakan Jimin'e. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"Biri bizimle fena halde uğraşıyor," diye mırıldandı duvara yaslanmış bir şekilde ikiliyi izleyen Taehyung.
Yoongi'nin odasında oturuyorlardı, daha doğrusu zil çalar çalmaz video ortaya çıktığında; Yoongi onları hemen yanına çağırmıştı ve yaklaşık beş dakikadır Jimin'i azarlıyordu.
"O kızın neler hissedeceğini biliyor musun? Ona nasıl davranacaklarının, nasıl bir muamele göstereceklerinin farkında mısın?"
"Tahmin edebiliyorum," diye mırıldandı Jimin.
"Sen cidden.. Nasıl bu kadar düşüncesizce hareket edebilirsin!"
Yoongi bir kez daha bağırdığında, Jimin bakışlarını yerden kaldırmış ve Yoongi'nin gözleriyle kesiştirmişti. Jimin'in de sinirlenmeye başladığını hisseden Taehyung kuruyan dudaklarını ıslattı ve ikisini gergin bir tavırla izlemeye başladı.
"Hyung, video çekeceklerini nereden bilebilirdim?"
"Video olmasa da bu yaptığın iğrenç bir şey Jimin. Rose utangaç karakterde bir insan olduğundan, duygularını dile getiremiyor ve insanların yanında doğru düzgün konuşamıyor diye ona istediğin gibi davranabileceğini mi sanıyorsun?"
"Hyung, yanlış olduğunu biliyorum ama-"
"Ama ne?" dedi Yoongi ve elleriyle saçlarını dağıttı.
Jisoo'ya olan olaya bu kadar fazla tepki vermemişti. Bunun bir seferlik bir şey olduğunu sanmıştı ama tekrar olmuştu. Hem de daha kötüsü. Bu olaya artık kendisi el atacaktı.
"Onu ya da ona olacakları umursuyor musun sanki?"
"Umursuyorum!" diye bağırarak ayağa kalktı Jimin, artık sakin kalamıyordu. "Lanet olsun, umursuyorum. Nefret ediyorum bundan. Neden umursadığımı ben de bilmiyorum. Bu çok saçma anlıyor musunuz? Üzüleceğini biliyorum. Bir köşeye çöküp ağlayacağını biliyorum. Neden.. Neden gözlerinden dökülen her damla için teker teker herkesten hesap sormak istiyorum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook