Medya; Jimin - Lie
"Ne yani?" dedi Jungkook hemen önündeki bankta oturan Jimin'e bakarak. "Bir yalan uydurup, gereksiz yere o kızın Sohee tarafından tehdit edilmesine neden oldun, bu yüzden de onunla konuşamazsın öyle mi?"
Jimin umursamaz bakışlarını Jungkook'a çevirdi ve omuz silkti.
"Aynen, öyle."
Jungkook, hyunguna göz devirerek banka, yanına yerleşti. Yoongi Hyungunun verdiği görevi şuanda yapamıyorlardı çünkü Jimin'in Rose denilen kızın yanına gitmeye yüzü yoktu. Sonuçta, kıza boş yere suç atmıştı. Hem de sırf iki hafta kadardır sevgilisi olan Sohee'den kurtulmak için. Gerçek şu ki; Sohee Jimin'i sıkıyordu. Boğuyordu, yani Jimin ondan sıkılmıştı. Zaten Jimin'in hiçbir kızla uzun süreli bir ilişkisi olmamıştı. Sohee de Jimin'e karşı fazla takıntılı olduğundan ondan kurtulmanın tek yolunun bu olduğunu düşünmüştü Jimin.
"Peki, neden o kız?"
Tekrar omuz silkti Jimin ve kucağındaki paketten bir kraker alarak ağzına attı.
"Bir sebebi yok. Sadece Sohee'den uzaklaşmak için bir sebep arıyordum ve sonra da Rose'u gördüm. Öyle işte."
Jungkook da krakerlerden birini ağzına attı ve ağzı doluyken konuşmaya başladı.
"Yono tok sobop bo mo?"
Jimin çocuğun kafasına bir tane geçirerek sinirle ona baktı.
"Ne diyorsun ya? Hiçbir şey anlamıyorum."
"Diyorum ki," dedi çocuk ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra. "Tek sebep bu mu cidden? Bu, çok mantıksız. O kızın ne kadar utangaç biri olduğunu ben bile biliyorum. Sohee'nin buna inanması için gerizekalı olması lazım."
Jimin gülmeye başladığında Jungkook da gülmeye başladı. Çünkü Sohee, Jimin'in yalanına gerçekten inanmıştı. Jimin ellerini dizlerine yasladı ve konuştu.
"Utangaç olabilir ama çok güzel, değil mi?"
Jungkook göz devirdi ve ayağa kalktı. Yoongi onları görmeden okuldan kaçmaları gerekiyordu. Aksi takdirde bugün verdiği görevleri yapmadıklarını öğrenirse, biterlerdi.
"Hadi, acele edelim." dedi. "Yoongi Hyung bizi görmemeli."
Jimin de onu onaylayınca ikisi okuldan hızlı adımlara çıkmıştı. Tabii, şuanda yarın olacakları ya da Yoongi'nin vereceği tepkiyi düşünmüyorlardı.
***
Sinirle ellerini saçından geçirdi Jimin. "Neden o kızla ben muhattap oluyorum?" Sonra aklına gelen şeyle duraksadı. "Jungkook, dosyaları değiştirelim."
"Hayatta olmaz!"
Jungkook'un ani itirazı, Jimin'in beklemediği bir tepkiydi ve haliyle şaşırmıştı. Üstelik bugün Yoongi'yi gördüklerinde, Yoongi onları bu sefer çok ciddi bir şekilde tehdit etmişti, o yüzden de bunu yapmak zorundalardı.
"Niye olmaz? Hem böylesi daha mantıklı."
"Olmaz dedim, hyung!" diye çıkıştı küçük olan. "Herkes kendi dosyasındakileri bulsun."
Daha sonra Jimin'in bir şey demesine fırsat vermeden, ayaklarını poposuna vura vura uzaklaşmıştı. Jimin normalde komik olan bu görüntüye gözlerini kısarak sinirle baktı. Nasılsa, bunun hesabını er geç Jungkook'tan soracaktı.
İlk başta en zor olanıyla başlamaya karar vererek, sınıfa yöneldi. Rose ile yüzleşmesi gerekiyordu. Sınıfa adımını atar atmaz Sohee'nin ve birkaç kızın daha hayranlık dolu bakışlarını üzerinde hissetmişti. Bunu umursamadan gergince elini saçlarının arasından geçirdi. Gergin hissettiğinde veya sinirlendiğinde bunu çok sık yapardı.
Rose'un yanına geldiğinde sahte bir şekilde öksürdü ve konuşmaya başladı. Sohee'nin gözleriyle Rose'u öldürdüğünü fark edebiliyordu.
"Rose," diyerek elinden geldiğince gülümsemeye çalıştı. "Biraz konuşabilir miyiz?"
Onun utandığını sürekli gözlerini kaçırmasından ve yanaklarının kızarmasından anlamıştı. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Bu sefer gerçekten gülümsedi Jimin. O çok tatlıydı.
"Elbette konuşursunuz."
Yanında oturan sarı saçlı arkadaşının konuşmasıyla ona baktı Jimin. Hafifçe başıyla onayladığında, Rose önünden hızlıca yürümeye başlamıştı. Jimin yavaş adımlarla kızı takip ederken, sınıf kapısından giren Jungkook'a 'seninle sonra görüşeceğiz' bakışları attı.
Arka bahçeye vardıklarında Rose banka oturmuştu. Jimin de yanına yerleştiğinde, kızın hala kendisine bakmadığını ve gergince elleriyle oynadığını fark etmişti. O yüzden konuşmayı kendisinin başlatması gerekiyordu.
"Bay Min," dedi sakince. "Sene sonu gösterisi için seni vokal takımına almak istiyor. Bugün okuldan sonraki provaya gelmelisin."
Genç kız başıyla onayladığında, Jimin'i çok şaşırtacak bir şey yaparak konuşmaya başlamıştı. Ama sesi soluk ve kısık çıkıyordu, ne kadar heyecanlı olduğunu gözler önüne serercesine. Düşündü Jimin. Bu kız onlarca kişinin önünde nasıl şarkı söyleyecekti ki?
"Sadece bu yüzden mi beni buraya kadar çağırdın?"
"Evet," diyerek gözlerini Rose'dan çekti Jimin. Doğrusu, bu biraz zor olmuştu.
"Özür dilemen gerekmez mi?"
Utangaçtı ve sanki bir şeyi yüzüne vurur gibi değil de, rica eder gibi söylüyordu Rose. Normalde birisi Jiminle böyle konuşsa, oldukça sinirlenirdi. Fakat Jimin, Rose'a biraz bile sinirlenmemişti. Hatta içinden yanaklarını sıkma isteği geliyordu. Cidden, diye düşündü Jimin. Nasıl bu kadar tatlı olabiliyor?
"Bak güzelim," diyerek gülümsedi Jimin. "Ben kimseden özür dilemem. Ama Sohee seni kıracak bir şeyler söylediyse, gerçekten üzgünüm. Seni kırmak istemezdim."
♠♠♠
Hergün bölüm atıyorum, sevin beni💜
Biraz geçiş bölümü gibi oluyor ama umarım seviyorsunuzdur ❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook