Medya; Mamamoo - Double Trouble Couple
** arka arkaya iki bölüm attım bugün, yirmi üçüncü bölümü okumayı unutmayın
Öğle arası olmasının verdiği sevinçle dışarı çıktı Jisoo. Biraz da olsa kafasını dinleyebilecekti, bu yüzden memnundu. Bahçedeki en sevdiği banka kuruldu ve boş boş etrafı izledi. Gerçekten fazlasıyla düşüncelere dalmış olmalıydı ki; Taehyung'un aniden yanında belirmesiyle oldukça ürkmüştü.
"Seni aradım ama ulaşamadım." dedi Taehyung sert bir sesle.
"Unuttun galiba, telefonum yok benim. Sevgilin almıştı."
Taehyung histerik bir kahkaha attı. "Sen de unuttun galiba, ben de sana yeni bir telefon almıştım."
"Ah, iyi ki hatırlattın. Onu sana geri vermeliyim, daha hiç açmadım. Yarın geri getiririm."
"Hayır, getirmeyeceksin Jisoo. Eğer seni aradığımda bir kez daha ulaşamazsam-"
"Ulaşamazsan ne?" dedi Jisoo, Taehyung'un gözlerinin içine bakarak.
"Hiç," diyerek genç kızın yanına oturdu Taehyung.
Ona, Mark'ın yanında olduğundan telefonuna cevap vermediğini düşündüğünü söyleyemezdi. Mark'ın yanında olduğunu düşününce endişelenmiş ve kendini garip hissetmişti. Bunu inkar etmiyoru.
"Beni neden arıyordun?"
"Gösteri için. Benim yüzümden vazgeçtiğini biliyorum ama lütfen provalara devam edelim. Seni rahatsız etmeyeceğim, Mina'nın ya da Sohee'nin rahatsız etmesine de izin vermeyeceğim. Yeter ki provalara devam edelim. Çünkü, bana yeni bir partner bulamadık ve Yoongi Hyungu ortada bırakmak istemiyorum. Anladığım kadarıyla, bunu sen de istemezsin."
Kaşlarını çattı ve iç çekti Jisoo. Bir tarafı bunu kabul etmesine şiddetle karşı çıkıyordu ama Yoongi'yi o da ortada bırakamazdı. Eğer yardıma ihtiyacı varsa yanında olmalıydı, Yoongi ona sürekli olarak yardımcı oluyordu. Evet, diye düşündü. Yalnızca Yoongi için.
"Pekala," dedi Jisoo gözlerini Taehyung'dan çekerek. "Ben de Yoongi'yi zor durumda bırakmak istemem."
Kalbi hala daha ilk günkü kadar hızlı atıyordu. Anlam veremediği şey de buydu zaten. Taehyung onu bu kadar kırmıştı, yaralamıştı, dengesizliğiyle umut verip defalarca üzmüştü; fakat Jisoo onu hala çok seviyordu. Sanki bunları yapan Taehyung değilmiş gibi.
"Güzel o zaman," diyerek gülümsedi Taehyung. "Okul çıkışı prova yaparız."
"Tamam."
Başka bir şey söylemeden, Taehyung'un yanından uzaklaşmasını izledi Jisoo. Bu çocuk ona zarar veriyordu ama artık çok geçti. Jisoo, çoktan Taehyung'a bağımlı olmuştu.
***
"Seni tekrar gösteriye katılmaya zorlayan şey nedir?"
"Kimse beni zorlamıyor, Yoongi." dedi ve iç geçirdi Jisoo. "Ben istiyorum."
"Emin misin? Taehyung'un yanında rahatsız hissedeceğini biliyorum. Bunu yapmak zorunda değilsin."
"Hayır, gerçekten. Taehyung'a gösteri için başka partner bulamadığınızı duydum, senin için en azından bunu yapmalıyım."
"Neden bahsediyorsun?"
"Taehyung, bana partner bulamadığınızı söyledi."
"Hayır, Jisoo." diyerek omuz silkti Yoongi. "Bir partner bulmayı denemedik bile."
Jisoo, şaşırarak art arda sorularını sırlayacaktı ki, kapı tıklanmadan açılmış ve Jennie içeriye düşer gibi yalpalayarak girmişti. Yoongi ve Jisoo'nun gözleri aynı anda genç kızı bulurken Jisoo içinden 'ne yapıyor bu salak' diye geçirmişti.
"Jennie," dedi Yoongi gülmemeye çalışarak. "Yoksa sen gizli gizli bizi mi dinledin?"
"Ne? H-hayır. Ben sadece bir kadın sesi duymuştum ve Jisoo olduğunu bilmiyo- Sadece, kapının kolu bozukmuş."
"Pekala," dedi Yoongi gülerek. "Kapının kolunu en kısa zamanda yaptıracağım, endişelenme."
"Evet, iyi olur."
Jennie, Jisoo'nun karşısındaki koltuğa oturmuştu ve Yoongi'nin gülme seansı sona erince Yoongi ve Jennie sadece birbirlerine bakmaya başlamışlardı.
"Ee," dedi Jisoo bu sessizlikten sıkılarak. "Hayat nasıl?"
Fakat cevap alamamıştı çünkü Jennie ve Yoongi hala birbirlerini izliyorlardı ve muhtemelen dalmışlardı.
"Ne oluyor be size?" diye mırıldandı Jisoo ve daha sonra da gitmek adına ayağa kalktı. Daha fazla bu garip ortamda bulunamazdı. "Tamam, o zaman ben gidiyorum."
Ama hala daha ikiliden bir cevap alamıyordu.
"Bakın, gidiyorum diyorum size."
Jisoo bir Yoongi'ye bir Jennie'ye baktı ve sinirle göz devirdi.
"Bir insan giderken diğerleri görüşürüz der. Ya aman be, neyse."
Onları umursamadan kapıyı sertçe çarpıp dışarı çıktı Jisoo. O ikisine ne olduğunu anlamlandıramıyordu. Salak gibi birbirlerine bakıyor ama tek kelim etmiyorlardı. Üstelik sadece bugün değil, bir süredir bu böyleydi.
Jisoo duraksadı. Acaba.. O ikisi? Hayır, hayır dedi içinden Jisoo ve kafasını iki yana salladı. Acilen bu düşünceden kurtulmalıydı. Bunun oluru yoktu. Sonuçta, biri okuldaki bir öğrenci, diğeriyse öğretmendi. O ikisinin birlikte olması, mümkün değildi.
Adımlarını sınıfa yönlendirdi ve rahat bir nefes aldı. Kafası çok karışıktı gerçekten ama sevdiği insanlarla vakit geçirmek ona iyi geliyordu. Sınıfa girdiğinde, sadece birkaç kişi vardı ve o birkaç kişinin içerisinde Taehyung'un da olması ilgisini çekmişti. Genellikle, bu zamanlarda burada olmazdı.
Bir tepki vermeyerek sırasına gitti ve çantasından su aldı. Sandalyeyi masaya yaklaştırıp oturduğunda, sıraya kazınmış olan yazı kaşlarını çatmasına ve neredeyse içtiği suyu püskürtmesine neden olmuştu.
Jisoo'nun ani tepkisini gören Taehyung, ne olduğunu merak ederek yavaşca kızın yanına yaklaşmış ve omzunun üzerinden sırasına bakmıştı.
"Ne oldu?"
Taehyung konuştuğunda Jisoo irkilmiş ve konuşmadan sadece sıradaki yazıyı göstermişti.
'Ben daha yeni başladım, Jisoo.'
♠♠♠♠
Taesoo ve Yoonnie'nin olduğu bir bölüm oldu, daha uzun yazmak isterdim ama çok uykum var (^~^)
Olaylar gittikçe karışıyor...
Bana verdiğiniz destek için çok teşekkürler. O güzel yorumlarınız olmasa bir şeyler yazmak için kendimde güç bulamazdım. Aynen, devam. Fighting!
Ve iyi geceler hepinize, rüyanızda idollerinizi görün 💜
Bir de, dersler gittikçe ağırlaşıyor sıkı çalışmayı unutmayın (tabi kendinizi de çok yormayın) bir de hazır konu buradan açılmışken, herkes hasta djwnncns aman dikkat edin hasta olmayın siz bana lazımsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook