Medya; Blackpink - Sure Thing
Jisoo
Koridorda yürümeye devam ederken iç çektim. Gerçekten de sabahın yedisinde uyanıp, sıcacık ve yumoş yumoş olan yatağımdan ayrılarak bu okula gelmek adeta bir çin işkencesiydi. Cidden, sabahın köründe okul mu olur ki?
Gözlerimi kendi kendime devirirken, dışarıdan nasıl göründüğümü umursamıyordum. Zira, bu okul benim rezilliklerime çoktan alışmıştı.
"Jisoo."
Bay Min'in bana seslenmesiyle ani bir hareket yapıp arkamı döndüm. Sabahın sekizi de olsa, gece üç de olsa Bay Min'in yüzündeki alaycı ifade ve sinir bozucu gülümsemesi hiçbir zaman değişmiyordu. Zorlukla gülümseyip yanına ilerlediğimde ciddi bir şekilde sordu.
"Taehyung ile dünkü provanız nasıl gitti? O salak erkenden bırakıp gitmedi, değil mi?"
"Hayır," dedim kafamı iki yana sallayarak. Öyle olsa bile onu ifşa edemezdim sonuçta. "Sahnedeki gösteri için birlikte birkaç fikir bulduk."
Dün telefondayken Mina'ya hitap şekli ve sonrasında da ona davranışları aklıma geldikçe deliriyormuş gibi hissediyordum. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum ve kalbimdeki ağırlık hiç bir zaman gitmiyordu. Bay Min'e belli etmemeye çalışarak zorlukla yutkundum.
"İyi yapmışsınız," diyerek samimice gülümsedi. "Bir dahaki provanızda ben de olacağım. Aslınd-"
Sözlerini devam ettireceği sırada gözlerini arkamdaki bir noktaya odaklamış ve kaşlarını çatarak dikkatini oraya vermişti. Kime baktığını merak ederek arkamı döndüğümde Jungkook denilen çocuğu ve Jimin'i görmüştüm.
İkisi Yoongi'yi görünce gözlerini kocaman açmış ve korkak bakışlar atmaya başlamışlardı. Açıkcası oldukça şaşkındım, çünkü onları -özellikle Jimin'i- daha önce hiç böyle görmemiştim. Ben neler olduğunu kavramaya çalışırken Jimin ve Jungkook ürkek adımlarla Bay Min'in yanına geldiler. Bay Min dudakları acımasızca kıvrıldığında ikisinin de omzuna vurdu.
"Ben size dün okuldan sonra beni bulun ve dosyaları bana getirin demedim mi? Yoksa size verdiğim görevi yapmamak gibi bir suç mu işlediniz?"
Sakince ama yine de korkutucu olan ses tonuyla konuştuğunda Jimin iç çekti ve gözlerini yerden kaldırıp Bay Min'in gözlerine baktı.
"Hyung, biz yapmasak olmaz mı? Başka bir şey yapalım, ama bunu yapmayalım lütfen."
Bay Min başını 'hayır' anlamında iki yana salladığında Jimin hala yalvaran bakışlarını atıyordu. Fakat, Bay Min'i tanıyorsam kararından vazgeçmezdi ve o ikisine verdiği görev her neyse, mutlaka yaptırırdı.
"Olmaz dedim, Jimin." diyerek sinirle soludu. "Bunu yapacaksınız, bana yardım etmeniz gerekiyor. Bugün okul çıkışına dek dosyaları getirmezseniz, gerçekten kötü olur. Bu sefer şakam yok."
Öldürücü bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirdiğinde onlar da mecburen onaylamak zorunda kalmışlardı. Jimin oflarken, Jungkook kolunu onun omzuna atmış ve ikili hızla yanımızdan uzaklaşmıştı.
"Vay canına," dedim istemsizce. "Bu oldukça garipti."
"Ne o?" diyerek bana baktı Bay Min. Yine eski alaycı haline dönmüştü. "Kendinden daha garip birilerini görünce kötü mü hissettin? Merak etme Jisoo, senle Taehyung dünyada yaşayan ve en uzak gezegenden gelmiş olan uzaylılarsınız."
***
Öğle arası olduğunda Taehyung ile prova yapacağımız yere gitmek amacıyla sıramdan kalkmıştım. Tam kızlara veda edip, tiyatro salonuna ilerleyecektim ki Jimin ve Jungkook'un sınıfa girip bize doğru geldiklerini gördüğümde bir süre daha kalmaya karar verdim. Jimin elleriyle saçlarını geriye atmış ve gergince Rose'un yanına yaklaşmıştı. Rose'un çok utandığını, Jimin ne derse desin cevap veremeyeceğini biliyordum bu yüzden bir şey olduğunda olaya müdahele edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 o'Clock ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Benim sevgimin dünyayı değiştiremeyeceğinin farkındaydım. Ama en azından seni değiştirebileceğimi sanmıştım, Kim Taehyung." for @blinkpanda Başlangıç: 17.09.2017 ©nemesislau2017 Taesoo ☆ Yoonnie ☆ Jirose ☆ Liskook