EVLAT KOKUSU :'(

2.7K 257 50
                                    

ÇOK KISACIK BİR BÖLÜM OLACAK
KUSURA BAKMAYIN AĞLAMAKTAN BÖLÜME DEVAM EDEMEMİŞTİM :-(

Mirza tebessüm ederek karısına cevap verdi.

-Benim için hiç mahsuru yok deyip göz kırparak karısının elini bırakmadan çocuklarına döndü.

Bu sırada Hilal gelip
-Özür dilerim abim ablam. Rahat kucaklaş abim çocuklarınla, burda anahtar.
-Sağol kardeşim.

Mirza ve Sukeyna'yı çözüp Hilal yanlarından ayrıldı.

Mirza Sukeyna'nın elini tutup çocuklarına döndü.
Gözleri dolarak onlara bakarken Sukeyna açıklama yaptı.

-Buraya ne zaman gelsek hiç bir zaman başka bir odada kalmak istemiyorlar.
Dört kardeş babamızın odası deyip burda oynuyorlar burda uyuyorlar.
Farklı bir odaya aldığımızda

-Buyası babam kokmuyoy ayne diyorlar bana.

Onlar da benim gibi bizim gibi kokunu hissedebiliyorlar.

-Mühür gözlüm yanlarına yatsam rahatsızlık verir miyim?
-Cık. Vermezsin birtanem.

Mirza Yunus Emre'den başladı, ilk göz ağrısından kokusunu içine çekerek başından hafifçe öptü.

Daha sonra ikizlere döndü. Birbirine pek benzemeyen ikiz göz ağrılarına, onlarında kokusunu içine çekip başlarından öptü.

Sıra kızına gelince Sukeyna'ya dönüp sessizce konuştular.
-Babalar kız evlatlarının ilk aşkı oluyormuş. Şimdi ben bu küçük meleğin ilk aşkımıyım?

Sukeyna gözyaşları içinde sadece başını sallayabildi.
Mirza küçük yavrusunun önce elini öptü. Kokladı kokladı... Sonra başını öpüp
-Babam haklıymış kız evlat başka oluyormuş.

Gözyaşları içinde kızının yanına kıvrıldı, sevdiğine elini uzatıp onuda yatırdı.

Öyle güzel bir tablo vardı ki şu anda orada anne babanın arasında dört kardeşin tablosu...
Huzurun... Özlemin...
Vuslatın tablosu...

(Temsili Fotoğrafları :-))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili Fotoğrafları :-))

İlk uyanan Yunus Emre oldu.
Yanında annesini görünce gülümseyip yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

Annesinin eline baktığında birinin elini tuttuğunu gördü, başını çevirip baktığında gözlerine inanamadı.

Bu adam fotoğraflarda gördüğü babasına çok benziyordu.
Gözlerini silip, kapatıp açtı bir daha baktı.
Evet evet çok benziyordu...

Sonra kolyesini açtı baktı aynı adam.
Yataktan bir anda fırlayıp bağırarak aşağı indi...

-HALAAA,  DAYIIIII, AMCAAAA, YENGEEEE!!!

Bu bağrışa sadece Sukeyna Mirza değil evin tüm halkı ayağa kalktı.

Dayısının karşısına soluk soluğa geçen Yunus Emre
-Dur aslan parçası ne oldu?
-Dayı dayı yukarda dedi devamını getiremedi...

-Ne oldu yukarıda yeğenim.
-Dayı yukarda babama çok benzeyen bir adam var. Yanımızda yatmış.
Dayı babama çok benziyor.

Baaaak deyip kolyesini gösterdi.

Dayı bu fotoğrafa da çok benziyor.
Aynı Babammm...

Aile gözyaşları içinde dayı yeğeni izlerken, Mehmet Muhsinin cevap veremeyeceğini anladı.

Gözyaşlarını silip yeğenine eğildi. Elini omzuna koyup
-O baban aslanım. Baban burda geldi.
-Babam geldi mi?
-Geldi aslanım.
-Babam yaşıyor yani ölmedi.
-Yaşıyor aslanım. Gördüğün babandı.

6 yaşını dolduran bir yüreğin
BABAAAA feryadı tüm yürekleri sızlatmıştı.

-Babam geldi Babam geldi Babaaaaa.

Mirza oğlunu gözyaşları içinde odasının kapısında karşılayıp dizlerinin üstüne çöküp sımsıkı sarıldı.
-OĞLUMMM
-BABAMMM

-Baba geldin, geri döndün, bırakmadın bizi.
-Çok şükür döndüm oğlum, geldim, yanınızdayım.
-Bırakma bir daha gitme.
-Bırakmam oğlum gitmem Allah'ın izniyle.
-Gitme... Gitme... Gitme...

Bu sırada uyanan ikizler yanlarına geldiler.
-Abi niye ağlıyor.

Onlara dönüp cevap verdiler.
-Babam geldi... Bakınnn...
-Babam mı?
-Hı hı..

Mirza ikizlerine de sımsıkı sarılıp onları da öpmeye koklamaya doyamadı.

Arkalarında Rukiye'nin sesini duydular.
-Ayne ne oldu, abimley niye ağlıyo.

Sukeyna gözyaşlarını silip kızını kucağına aldı.
-Baban geldi kızım diyerek onların yanlarına oturdu.

Mirza karısına ve kızına aşkla bakıyordu...

-Ayne babam bu mu?
-Bu kızım.
-Güzeymiş.

Karı koca, kızlarının cevabıyla ağlarken tebessüm etmeyi yaşadılar.

-O da ağlıyo.
-Çok sevindi o yüzden.
-Anne ağlıyan çikin oluyo o olmasın ağlamasın güzel olsun.
-Sen ona söylemek ister misin?
-Tamam.

Önce babasının yanağından öptü.
Küçücük elleriyle babasının gözyaşlarını sildi.

-Annem ben ağlıyınca yanağımı öpüp gözleyimi siliyo. Bak ben de öyle yaptım. Hadi ağlama gül...
-Tamam
-Adın ne?
-Mirza
-Anne ismi Miyzaymış.
Benimkide Yukiye.
-Tanıştığımıza memnun oldum kızım.
-Bende. Anne ben bu amcaya Miyzamı dicem.
-Baba dersen daha mutlu olur.
-Oluy musun mutlu.
-Olurum kızım hem de çok...

Babaa diyerek kollarını açtı.
Mirza da Kızımm diyerek sımsıkı sarılıp öpüp kokladı.

Mirza daha sonra oğullarını da  sevdiğinide kollarının arasını alıp Rabbine şükürlere doyamadı...

O da, onları gözyaşları içinde seyreden sevdikleri de...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EY YÂR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin