"Hadi kızım uçağını kaçıracaksın bak takside geldi."
"Tamam anne geldim!"
" keşke bende gelebilsem"
"Sorun değil anne Nehir'in okulu bitince sende gelirsin. Hem ben yalnız değilim Meryem ve Seren benimle, üzülme sen"
Annemlerle vedalaştıktan sonra taksiye binip hava limanına gideceğimizi söyledim. Annem de benle gelmek isterdi fakat kardeşimin okulu nedeniyle gelemedi. Annem ve kardeşim benim en değerli hazinelerimdir. Onları çok seviyorum, her ne kadar ayrılmak zorunda olsam da içimden bir parça, yalnız bırakma onları diyor.
Düşüncelerimden geldiğimizi anlayınca kurtuldum. Parayı uzatıp ilerlemeye başladım. Ne kadar da büyük bir hava limanı! Şimdi bizim kızlar nerededir şimdi? Gel de bu heyecanın içinde onları ara. Tam bunları nasıl bulacağım derken arkadan Seren;
"Su!!! Neredesin sen?" diye bağırdı.
"Aleküm selam seren" dedim sevecen bir gülümsemeyle ona dönerek.
"Nasılsın Su?" diyen meryeme döndüm ve,
" iyiyim Meryem, sen?" dedim.
"Hamd olsun "
"Ya neredeydin sen, zaten heyecanlıyız bir de yarım saattir seni bekliyoruz burada", diyen serene baktım.
"Çok beklettiysem beni affedin annemle zor ayrıla bildim."
"Yanağımdan öpersen affederim" dedi. Ben de hemen onun yanağını öptüm. Beraber uçağa binmeden önceki işlemleri halledip, uçaktaki yerimizi aldık. Hepimiz yan yanaydık.
" acaba odamızda kalacak 4. Kişi kim?" diyen serene baktım.
"Bilemiyorum ama sessiz olalım."
" neden?" diyen meryeme arkamızda uyuyan bebeği gösterdim. "Uyuyor, uyanmasın" dedim.
Hava alanına kadar hiç konuşmadık bebekte hiç uyanmadı. Aslında bir nevi konuşmak istemiyordum, ailem aklımdaydı çünkü. Bir yandan olacağım din kültürü öğretmenliği düşünüyordum.İSTANBUL
Evet, sonunda gelmiştik. Bu hava alanı daha da büyük. Oradan bir taksi çevirip yurdun adını söyledik. Ne kadar da çok insan var!!! Bu kadar çok insan var ama sanki aynı şehirde yaşamıyorlar. Hepsi birbirinden bağımsız. Sanki varlıklarından haberleri yok, herkes kendi halinde.
"Ve son durak hanımlar" diyen taksiciye ücreti ödeyip, yurda girdik. Müdüre hanım Sibel adında tatlı bir bayan bize odamızı gösterdi. Odaya girdiğimizde 2 tane ranza, çalışma masaları, 4 dolap, banyo ve tuvaletten oluşan orta büyüklükte bir oda. Daha çok beyaz hakimdi odaya. Dolaplar kahverengiydi, yatak örtüleri de toz pembe. Onun dışında pek renk yoktu, ufak detayları saymazsak.
Bir ranzanın alt kısmında uzanmış kulağında kulaklık elinde telefon bir kız vardı. Bizi görünce yanımıza gelip serenin elini dostça sıktı ve serene karşı;
"Seda ben,Hoşgeldin-iz" neden izi ayrı söylemişti? Neden bize kötü baktı ki? Sonra odadan çıktı. Buda neydi şimdi?
Bizi tesettürden dolayı selamlamadığı hemen kızlarla anladık. Çünkü maalesef hala insanları baş örtüsüne veya kıyafetine göre ayıran insanlar var.
Seren sedanın üstündeki yatağı aldı. Diğer ranzanın ben altında meryem üstünü aldı. Bavullardaki eşyaları yerleştirip, kendimizi uykuya teslim ettik. Bakalım yarın nasıl bir kaderimiz olacak?
ATEŞ...
Akşam 10. İşlerim bitti şimdi Mert 'i arayayım da biraz kafa dağıtalım kafam çok dolu.
"Alo" dedi.
" neredesin oğlum"
" her zamanki bardayım ateş"
"Bekle geliyorum" dedim.
" tamam"
Hemen gittim. Sadece tek dileğim vardı oda Seda denen kızın orada olmaması. Bana yapıştı. Küçükken kardeşiyle bizimle yaşarlardı, neden bizle yaşadılar bilmiyorum. Ama sonra ayrıldılar. O zamandan beri peşimde, bir rahat bırak yani.
Ona sevgiliye ihtiyacım yok, ben bekar iyiyim desem de her akşam barda yanıma geliyor,sıkıldım. Bu düşüncelerden kurtulup barda mertin yanına gittim. " noldu lan yavaş iç" dedim. Mert genelde ne yaşarsa içinde yaşar. Hiç bir kızı sevip sevmediğini bile bilmiyorum.
"Dün bara gelmedin ya, seda beni deli etti"
"Niye"
" hep seni sordu oğlum,sıkıldım, kafam sedanın ' ateş nerede' sorularıyla doldu."
"Boş ver takma"
" Ateş bence sen bu Sedayı al evlen daha seni sormaz bende kurtulurum."
" al sen evlen, benim o kızla işim olmaz bir kere. Hem ben evlenmeyeceğim, bekar olmak iyi."
"O zaman evde kaldı derler kız kurusu olursun"dedi, yok bu baya içmiş.
"Oğlum Mert sen ne boş boğazsın hem kız kurusu evde kalmış kızlara denir. Ne oldu içki çok mu vurdu kafana?"
"O öyle miydi? Neyse eve gidelim"
"Lan daha yeni geld-" diyecekken sedayı görünce "Gidelim" dedim.
Mert sarhoşluğun etkisiyle neden fikrimi değiştirdiğimi anlamamıştı. Zaten anlamaması işime geldi, yoksa boş ve saçma sorular sorardı bu sarhoş haliyle. Sedaya görünmeden çıkmayı başardım. Merti evine bıraktım. Bugün seda beni görmedi peki yarın? Ne olacağını bilmeden kendimi yatağa attım.Çünkü her gün bunu düşünmekten yoruldum. Saat 12. Bu kadar oldu mu ki? Uykuya hasret gözlerim uykuyla kavuşunca, daldı bedenim gözlerim eşliğinde uyku havuzuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZİM
ChickLit"Hastanenin morgu çok soğuk.. Burada üşümüyor musun Ateşim? Ellerin neden bu kadar soğuk ki. Hadi kalksana, hadisene inat vakti değil şu an. Üşürsün sen burada. Hadi sevdiğim adam, ben geldim, denizin geldi, kalk.." .......................... "Ateş...