SAYILI SANİYELER

987 86 16
                                    

SU

"kesene bereket, yemek çok güzeldi"

"afiyet olsun, kalkalım mı denizim"

"hı hı olur" ateş hesabı ödemeye gitti, bende onu dışarıda bekliyordum. Zaten ben babamı ve doktor Ahmeti sorduktan sonra onlar hemen kalktılar. Bu benim kafamı çok karıştırmıştı.

Ateşin gelmesiyle arabaya bindik. Ateşe yönelerek,

"ben sana bir şey soracağım"

"sor denizim"

"ben hani babamla doktorun yanına gittiğimde ikisi de bir tuhaf oldu"

"nasıl yani, ne demek istiyorsun"

"yani, bir değiştiler korkmuş gibiydiler"

"yok ya sana öyle gelmiştir"

"ama....."

"kafana takma her şeyi"

"peki babamla o doktorun ne gibi ilişkisi var"

"biliyorsun ki bizim babanla aramız iyi değildi. Ancak o doktoru tanıyorum sanırım"

"kim"

"babanın arkadaşının oğlu"

"mafyanın mı"

"evet ama bu çocuğun mafyalıkla ilgisi yok"

"iyi iyi"

"ne iyi"

"mafya olmaması, bir doktorun mafya olması normal mi"

"değil de var öyleleri"

"haklısın"

Eve varmıştık. Gelir gelmez hirayı görmem yüzümü düşürdü. Çok değişik bir kız. Bir de "hoş geldiniz canlarım" demesin mi. Kalp krizini geçirecektim. Tabi son anda annemin,

"kızım bir bardak meyve suyu getirir misin, gelinimin elinden içmek istiyorum" demesiyle kalbim atmaya devam etti. Mutfakta sadece Aycan abla vardı, o da yemek hazırlıyordu.

"nasılsın aycan abla"

"iyidir kızım sen nasılsın"

"iyiyim çok şükür"

"bir şeye mi ihtiyacın vardı, söyleseydin ben getirirdim."

"meyve sıkıp meyve suyu hazırlayacağım"

"dur ben yaparım"

"hayır hayır, annem benden istedi"

"hım tamam o zaman"

"kolay gelsin tatlım" yine geldi, Ya sabır.

"sağ ol" deyip işime devam ettim.

"nereye gittiniz" diye soruyor bir de sana ne ya sana ne.

"kızlar benim işim var siz konuşun"

"tamam anne" aycan abla gitti. keşke gitmeseydi. hira ve konuşmasıyla yalnız kadım.

"eee nasılsın"

"iyiyim"

"bende iyiyim" ay bir de laf sokuyor. "nereye gittiniz"

"eşimle yemeğe" eşimle kelimesini vurgulamıştım.

"hım güzel, ne yapıyorsun"

"meyve suyu"

"kime eşine mi" o da eşine kelimesini vurgulamıştı.

HİRA

"kime eşine mi" dememle bir tuhaf oldu. Aslında senin değil benim eşim olmalıydı. Şu anda onu döverek evden atmak istiyorum. Ondan nefret ediyorum, "oşomlo yomoğo gottok" ne büyük başarı. Zaten ateş seninle nasıl evlenmişse.

"hayır anneme" 

"SU" diye çağıran ateşin yanına gitti. İşte şimdi benim sıram su hanım. Cebimden çıkardığım fare zehrini 2 yemek kaşığı, meyve  suyuna atıp karıştırdım. Hemen oradan ayrıldım. Odamın kapısından ateş ve suya baktım,

"ne yapıyorsun denizim"

"anneye meyve suyu hazırlıyorum, sen nereye"

"işe gidiyorum, akşama görüşürüz" deyip suyun yanağından öpüp gitti. O sırada ateşin annesinde geldi yani müstakbel kaynanam. 

"eee gelinim meyve suyum nerede"

"hemen getiriyorum anne" meyve suyunu getirip verdi. Ay ben müstakbel kaynanam dedim de  bu ölecek. Bir kaynanam olmayacak, neyse.

Meyve suyunu sonuna kadar içti. Afiyet olsun. Ve sen su hanım, bu evde sayılı günlerin,belki de bir kaç saatlik. Tadını çıkar. Tik tak tik tak, zaman geçiyor. EVET EVET EVET. Bayıldı, hemen koştum yanına. Herkes toplandı, ağzından köpükler çıkıyor, iğrenç. Hemen ambulans çağırıldı. Şu suyun yüzüne bak, yazık. Meyve suyu sonun oldu. Ben demiştim sayılı saniyelerin var. Sayılı saniyeler....


DENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin