SU
Çalan telefonla 1 hafta boyunca kafamda dolanan olayı düşünmeyi durdum. ATEŞ mi, telefonu açtım.
"Rüya Kafeye gel" dedi ve kapattı. bu muydu, aşk bu muydu. 1 hafta önce ahmet beni babamın yanına getirdi. Allah razı olsun ondan. Yoksa oradan asla ayrılamazdım.
Artık ben ateşin denizi değil miydim, evli değil miydim, dul muydum, ben neyim. Bana inanmayan bir eş tarafından terk edilen, boşanılan biriydim. Buydum, buyum ve bu olacağım. Ama ağlamak yok Su, direneceksin. Hadi şimdi kalk ve oraya git. Sakın unutma, o sana HARAM. dedim ve gardırobun önüne geçtim. Bebe mavisi elbisenin üzerine mürdüm şal ve hırka çektim. Artık dul olabilirdim, ama siyah giymeyecektim.
Aşağı indiğim de babamın "nereye" sorusuna "işim var" diyerek geçiştirmiştim. Telefondan arkadaşım Meryemi aradım. Evliliğim süresince zaten sohbetimi kesmemiştim. Ancak Serenin yurt dışına gittiğini, evlendiğini ve numarasını değiştirdiği için ulaşamamıştım. Okulu da bırakmıştım bu evlilik yüzünden, tıpkı benim gibi.
"alo" diyen meryeme her şeyi anlattım ve,
"seni Rüya Kafede bekliyorum" dedim, "tamam" dedi.
otobüse bindim. 10 dakika sonra kafenin yakınlarında indim. Meryemi görmemle ona seslendim. Bana doğru geldi ve sarıldık.
"geçmiş olsun kuzum ama kolay atlatmışa benziyorsun"
"bir de içimi görsen" dedim ve ilerlemeye başladık. Ateşi görmemle kalbim küt küt atmaya başladı. Zar zor susturdum ve ateşin yanına gittik. Oturduk. Bir 5 dakika sustuk ve sessizliği o bozdu.
"yarın mahkemeye çıkıyoruz"
"neden" dedim. ama hiç ona bakmadım, çünkü bana haramdı.
"ne neden, BOŞANIYORUZ" demesiyle kalbime bir hançer daha saplandı. Ancak belli etmedim ve,
"tamam" dedim sakince. "şimdi gidebilir miyim"
"nasıl yaptın" dedi.
"ben yapmadım" dedim.
"vicdansız" demesiyle ayağa kalktım ve yüksek sesle "asıl sensin vicdansız. Beni sevdin, bende seni. Ancak sahteymiş sevgin. Bana inanmadın bile. Benim sevgime kıydın. Kim vicdansız ha" dedim ve gittim, meryemde arkamdan geldi. Yurda gittik, konuşmuyorduk bile. Yurtta klacaktım, Sibel hanım sağ olsun izin vermişti. Gözlerimizi sadece uykuya teslim ettik.
-------
"meryem kalk"
"ne var"
"mahkemem var" dememle kalktı ve hazırlandık. Mahkeme salonuna vardığımızda Hira da oradaydı. Ne yüzsüz bir kız. Onun dışında Fırat baba, babam, ahmet, meryem, ben ve ateş vardık. Çağırıldığımız da içeri girdik ve yerlerimizi aldık. Ateş her şeyi anlattı. O anlatırken ben de gözlerimi yere sabitledim. Hakim bana döndü ve,
"söyleyeceğin bir şey var mı" dedi.
"var"
"söyle kızım"
"o hiç bir şey bilmiyor. Anlatmaya çalıştım, ama dinlemedi. Sonra gerçeği öğrenecek ama iş işten geçecek. Zaten bundan sonra o boşanmak istemese de ben boşanırım. Zaten bir daha evlenmem, evlenemem. Ne dinim, ne de nefsim buna izin verir. Bir de bana inanmayan birine bırakın eş olmayı düşman dahi olmam. Ben onun yüzünden okulumdan vazgeçtim, hayallerimden vazgeçtim, hayatımdan vazgeçtim. O ise Hiradan değil benden vazgeçti. Bir de bana vicdansız diyor, siz söyleyin hakim bey. Benim aşkımı terk eden mi vicdansız yoksa kocasına doğruyu anlatmaya çalışan biri mi. Boşanmak istiyorum hakim bey"
Bir kaç işlemden sonra boşadı bizi hakim. Artık onla ne dinen ne de resmen evliydim....
----1 ay sonra----
Elimdeki kahve tepsisiyle içeri girdiğimde başım döndü, Ahmet ve babamın gözleri önünde kahvelerle beraber soğuk ve sert zemine yığıldım. Sonrasını hatırlamıyorum.....
Gözlerimi hastanede açtım. Ahmet, babam ve bir doktor vardı. Onların "nasılsın" sorularına "iyiyim" diye cevap verdim. Ahmet doktora,
"neyi var" sorusuna doktorun cevabıyla şok oldum,
"tebrik ederim, HAMİLESİN" herkesten "ne" nidaları havada dolanırken, ben ağlıyordum. Ancak göz yaşlarım sevinç miydi, hüzün müydü bilemiyorum. Hamileydim. Karnımda bir can vardı. Herkesin yüzü düşmüştü çünkü ben Ateşten hamileydim. HAMİLEYİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZİM
ChickLit"Hastanenin morgu çok soğuk.. Burada üşümüyor musun Ateşim? Ellerin neden bu kadar soğuk ki. Hadi kalksana, hadisene inat vakti değil şu an. Üşürsün sen burada. Hadi sevdiğim adam, ben geldim, denizin geldi, kalk.." .......................... "Ateş...