SU
RABBİM nasıl birleştirmişti yollarımızı. Daha sevmeden görmeden tanımışız meğersem birbirimizi. Ben onu dövmesiyle, o da beni gözlerimle hatırlamış. Aynı rüyayı ikimizde görmüşüz. O yıllarca, ben ise 2 kere gördüm. Ama nedense onu kabullenemiyorum. Ona karşı hislerim bir değişik. Seviyor da kabullenmiyor ya da istiyor da istemiyor gibi. Nedir bu duygunun adı. Aşk mı, nefret mi, hırs mı...
Ya ailem ne olacak. Yıllarca beni okutmak için geceleri eve gelmeyen annemin emekleri, o yokken bana dost olan Nehir. Eğer Ateşi seversem onlara ihanet edecekmişim gibime geliyor. Ama kendime yalan söyleyemem. Ben, ben ateşi SEVİYORUM. Evet, hem de çok. İlk okul bahçesinde gördüğüm andan beri onu seviyorum. Ama kabullenemiyordum. Hayır, ona asla söylemeyeceğim, ailemle aram düzelmeyene kadar.
Ben bunları düşünürken hastane odamın kapısı açıldı. Evet geçirdiğim baygınlıkla Ateş beni hastaneye getirdi. Gelen annem ve Nehir, gerçekten de onlar. Ne işleri var İstanbul da. Annemin bana sarılmasıyla irkildim. O anda ateşin duvara yaslanmış bizi izlediğini gördüm.
"kızım affet beni" annem ağlıyordu.
"ne"
"ben olanları bilmiyordum. ateş anlattı. affet beni suyum"
"anne ne affı, sana kırılmadım ki"
"en çokta o gördüğün rüyanın Ateşinkiyle aynı olması beni etkiledi"
"rüya... " diyerek ateşe baktım, bana bakıyordu.
"abla beni de affet" diyen nehire döndüm. Elimi yüzüne koydum.
"istemiyorsan affetmeyeyim"
"yok yok, emin olmak istedim"
"bana bir söz ver" dedim.
"nedir"
"senayla aranız bozulmayacak" istemezdim bir dostluğun bozulmasını.
"ama..." demesiyle yalvarırcasına baktığımı görünce gülümsedi ve "tamam " dedi.
"cadı, gel buraya" sarılırken, ateşin bana baktığını gördüm. Artık aramızda bir engel yok ateş."seni seviyorum"
"ne dedin abla"
"ha yok bir şey" sesli mi söylemiştim.
"evet, hastayı götürebilirsiniz. " diyen hemşirenin giriş ve çıkışı bir oldu. Bizde toparlanıp eve gittik. Annemler, ısrar etsem de Elazığa döndüler. Ateş balkona ben de odaya geçtim. bir müddet sonra yanına gittim.
"Ateş"
"efendim"
"annemleri sen mi getirdin"
"ha şey, hı hı"
"benim için mi" gözlerimin içine bakıyordu. İşte sevdiğim kahvelerin en güzel tonuna sahip adam. Ne ara sana böyle hisler besledim.
"evet, sadece senin gülümsemen için"
"ben sana bir şey itiraf edeceğim"
"ne"
" ama şimdi hazır değilim"
"ne"
"ya anla beni"
"bu itiraf boşanalım meselesi gibi olmasın be denizim"
"boşanmak...." diyerek iç çektim ve devam ettim, "olmaz, söz veriyorum" deyip kalktım.
ATEŞ
Ben hiç kimseye böyle duygular beslememiştim. Onu çok seviyorum ve ailesiyle barıştıracağım.
Kalkıp Elazığa gittim, aslında önceden ayarlandı her şey. Biletler, konuşma falan. İlk konuşmak istemediler ama sonradan dinlediler. Onlara her şeyi anlattım, suya olan aşkımdan, rüyaya kadar her şeyi... Annesinin gözleri doldu. Ağzında bir şeyler mırıldandı. "İNŞALLAH kızımı hiç bırakmazsın"dedi. Bırakır mıyım hiç. Sonra İstanbula gelmeleri, konuşmalar falan derken her şey halloldu ama şu SU..
Ne planlıyor, düşünüyor hiç bilemiyorum. Onu çözemiyorum. Ama yine de onu seviyorum.
---ertesi gün---
Kalktığımda karşımda suyu gördüm, gözlerini kapatmıştı ve bana,
"SENİ SEVİYORUM ATEŞ" demesiyle şok oldum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZİM
ChickLit"Hastanenin morgu çok soğuk.. Burada üşümüyor musun Ateşim? Ellerin neden bu kadar soğuk ki. Hadi kalksana, hadisene inat vakti değil şu an. Üşürsün sen burada. Hadi sevdiğim adam, ben geldim, denizin geldi, kalk.." .......................... "Ateş...