TRABZON

800 56 5
                                    

ATEŞ

Tekrar ve tekrar ölüyorum. Her gün her gece 7/24. Ben ölüyorum. Ama bedenim değil, zarar gören ruhum. Özlüyorum onu, fazlasıyla. Ona kavuşamamak canımı fazlasıyla yakıyor.

O güne, onu boşadığım o güne lânet ediyorum. Ne oluyor insana peki? Aldığı nefes boğuyor, güldüğü günler lânetleniyor, sevdiği kadin haram ve uzak oluyor.En zoru da bu ya, yakınında iken uzak olması zoruna gidiyor. Ama mecburum buna, bunların sorumlusu benim.

Ama tek bir tesellim var.. Elbet bir gün ona kavuşacağımi bilmek. Ona doya doya sarılacağım, o siyahliklara bıkmadan usanmadan bakacağım günler.. Işte tek tesellim bu ve sadece şu an hayalini kurabiliyorum.

Seni hep seveceğim denizim...

.........

"ateş" diyen babama döndüm. Ofisteydik.  Karşımdaki koltukta oturan adam artık eskisi kadar ağlamıyor, sadece işleriyle uğraşıyor ve benim dışımda pek konuştuğu kimse de yok.

"efendim baba" dedim.

"Ben bu sıralar meşgulüm de, iş için Trabzon'a gidebilir misin benim yerime, orada birkaç iş halletmek lazım."

"tamam, giderim, ne zaman peki"

"sana dün söylemem gerekirdi aslında 3 saat sonra uçağın kalkacak"

"az kalmış o zaman ben eve geçeyim, ha?"

"evet, hadi git" demesiyle kalktım. Bana seslenince arkama döndüm. "Ha bu arada seni göremeyeceğim yani bugün hep ofiste olacağım." dedi. O an içimden gelen bir hisle babama sarıldım. Sanki hiç göremeycekmişim bir daha. O tür bir sarılmaydi. Sonra kalktım, ofisten çıktım ve arabama bindim. Eve varır varmaz bir valiz hazırlayıp arabaya yerleştirdim. Kendimde arabaya yerleşince  denizimi aradim.

'denizim' aranıyor.... çalıyor...

"alo" dedi.

"ben..benim Trabzona gitmem gerek şu an bir müddet buralarda olamayacağım, kendine iyi bak denizim" dedim hızlıca.

"ateş, iyi misin? Sanki son konuşmamızmış  gibi konuşuyorsun. Sen orada olunca da konuşacağız farkındasın demi?"

"ben çok yoğun olacağım, tamam neyse kapatıyorum." dedim ve kapattım
Bana ne oluyor böyle bilmiyorum. Hava alanına vardığımda uçakla gitmekten vaz geçip arabayla gitmeye karar verdim. Şu an hicbir şey düşünemiyordum.. Bu ben değildim ve ben şu an kendimden korkuyordum.

SU

Ateşten gelen telefon beni korkutmaya başlamıştı, asla ama asla Ateş benle bu tür soğuk konuşmamıştı, bazı zamanlar dışında. Ama bu sefer bambaşkaydı, ne oluyordu ona?

Odanın kapısı çalınca "gel" dedim, gelen kişi Ahmetti. Evet farkındayım bazı zamanlar dışında hiç odadan dışarı çıkmıyorum, ama isteğim yok iste.

"ıhm....gitmemiz gerek. Şey, boşanmak için" demesiyle şok oldum, nasıl yani, bu kadar hızlı mıydı?

"pekala.. ben hazırlanıp geliyorum" deyince odadan çıktı. Yavaşça yatağından kalkıp  gardrobun önüne geçtim. Siyah pileli etek ve mavi bir tişört giydim. Üzerine hamilelik boyunca giydigim siyah bol hırkami geçirdim. Mavi desenleri olan krem eşarbımi taktıktan sonra aşağıya indim.

Ahmet babam ve tanımadığım 2 adamla beraber mahkeme salonuna girdik.

........

Sonunda boşanmıştık ama sadece resmiyette. Boşanmanın ardından eve geldik.ben ve Ahmet salonda oturuyorduk.

"peki, Ahmet, imam nikahı?" dedim, tam boşanmalıyız sonuçta.

"onu da Ateş döndükten sonra  hallederiz"

"senin haberin var mıydı gittiginden" dedim şaşkınlıkla.

"evet, Ateş arayıp söyledi. Ben de ona seninle bosandigimizi söyledim.  Pek bir tepki vermedi." şaşırmıştım doğrusu, Ateşin Ahmeti aradığını duymak, tuhaf. Peki neden Ateş böyle davranıyor. Neden bir tepki vermemiş acaba.

"ben, odama çıkıyorum" dedim ve kalktım. Odama gelince ilk isim telefonu elime almak oldu. Ancak Ateşi aramaya cesaret edemiyordum, neden bilmiyorum.

Ona sesli bir mesaj bıraktım.

"Nasılsın Ates? Kızımızı sorarsan iyi ben de iyiyim. Ama sanırım sen iyi değilsin. Neden böyle davranıyorsun? Ahmet le ayrıldığımi öğrendin ne bir tepki verdin ne de beni aradın. Iyi değilsin sanki. Sabahta böyleydin. Nasıl desem bilmiyorum ama.... Neden bana soğuk davranıyorsun?"
dedim ve ses kaydını gonderdim. 2 dk içerisinde mesaj bildirimi geldi. Ses kaydı değildi, uzun mesaj da değildi. Sadece şu yazıyordu o tek satırda;

"yorgunum Su, sonra konuşalım. iyiyim ben"

Işte beni bu tek satırdaki bu 2 cümle fazlasıyla boşluğa iteledi. Hayatım tuhaf ve hızlı bir biçimde ilerliyordu. Benim tek yapabildigim ise sadece dua etmek ve sabırla beklemek olacaktı..

DENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin