EN ZOR İMTİHAN

955 89 7
                                    


SU

Meyve suyunu verdim. İçti ve sonra Ayşe annemin yüzü bembeyaz oldu. Korkmuştum, titriyordum. BAYILDI. Ağzından köpükler çıkıyordu. Bense konuşamıyor, etrafı duymuyordum. Etrafına toplananları izliyordum, ancak annemin yanına gidemiyordum. Bedenim donmuştu ve zemine yapışmıştı. Tepki dahi vermiyordum, ağlayamıyordum. Sadece gözlerim olanları izliyordu. Ambulansın sesiyle kendime geldim, ama hala aynıydım. Beni kolumdan tutarak arabaya bindiren Hiranın yüzüne ifadesizce baktım. Arabada herkes ağlıyordu. Kayınbabam, Hira, Aycan abla hepsi, bense sadece önümüzde ilerleyen ambulansa boş gözlerle bakıyordum, hiç bir şey düşünemiyordum. Sadece izliyordum....

Hastanenin acil bölümüne götürdüler, doktorlar hemşireler deli gibi koşuyorlardı. Bunların sorumlu ben miydim. Hiranın beni omuzlarımdan tutup sarsmasıyla yüzüne baktım. Bana bağırmaya başladı,

"Ne yaptın sen ha ne yaptın. Ne koydun meyve suyuna, ha söylesene neden konuşmuyorsun. Utanmıyor musun, bu insanlar seni sevmişti, sana güvenmişti. Nasıl onların yüzüne baktın, annem dediğin kadın senin yüzünden ölecek. Kimse görmedi mi sanıyorsun. Kendi gözlerimle meyve suyuna fare zehri attığını gördüm" diyerek bana tokat attı.

O anda Ateş geldi Hirayı iterek ona karşı, "ne yapıyorsun sen, neden karıma tokat atıyorsun. Üstelik ne saçmalıyorsun, benim denizim öyle bir şey yapmaz. Sen yapmadın değil mi denizim, söyle de onun dediklerinin yalan olduğunu kanıtla" ben ise ağzımı dahi açamıyordum. Tepki de veremiyordum. Sadece Ateşin yüzüne bakıyordum.

"o yaptı" dedi hira.

"nereden biliyorsun kanıtın veya şahidin var mı"

"var"

"göster o zaman"

"en büyük kanıt benim görmem"

"senden başka kimse görmedi, hem nereden belli senin doğru söylediğin"

"tamam, inanma bana. Şahidim var"

"kim"

"en büyük şahit sensin" şok olmuştum. Ağzımdan "ne" kelimesi çıkmasıyla herkes bana baktı.

"evet o. Sen kendi ağzınla ateşe "anneme meyve suyu hazırlıyorum" demedin mi. Zaten herkeste Ayşe anne.. yani ablamın en son meyve suyu içtiğini ve içtikten sonra bayıldığını gördü. Sen de gördün Su"

"doğru mu bu" diyen Ateşe baktım.

"hı" dedim. Bana bağırarak,

"onun dedikleri doğru mu" titriyerek başımı evet manasında salladım. Kollarımdan tutup beni yere fırlattı. Gözlerimden yaşlar akıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. O ise bağırarak duvara yumruk atıyor saçlarını çekiyordu. Hemşireler onu götürdüler ve sakinleştirici verdiler. 

O esnada polisler geldi. Beni ve hirayı götürüp sorguya çekti. Bildiğim her şeyi anlattım. Polisler bana dedi ki "eğer kadın uyanmaz ise senin mahkemeye götürürüz. Küçük bir olasılıkla kurtulursun. Ya da hapishaneyi boyların. Ama belli olmaz." Ben ise umursamamıştım.

Hastaneye geri gittik. Ama fare zehri nereden çıktı?  Ateşin başı eğik bir biçimde oturduğunu gördüm içim burkuldu. Doktorlar çıktı.

"En son ne yedi veya içti biliyor musunuz"

"Meyve suyu" dedi hira.

"İçindeki zehir çok güçlüymus. Hemen vücuda yayılmış. "

"Yani doktor bey" diyen ateşin sorusuna,

"Hastayı kaybettik. Başınız sağ olsun" demesiyle herkes ağlıyordu. Ben de. Polisler,  kolumdan tutup götürdüklerinde, son bir kez ateşime baktım. O da bana bakıyordu. Sanki bakışları neden seni sevdim, neden senle evlendim diyordu. Keşke bana inansan sevgilim. Ben yapmadım. Ben öldürmedim. Beni hiç mi tanıyamadın? Tanımana fırsat vermedim ama senin denizin öyle bir şey yapmaz.Seni seviyorum ateşim beni affet. Biliyorum, sen de beni seviyorsun. Beni kurtaracaksın. Hayatımız çok güzel olacak, söz veriyorum. Hüzün olmayacak. İnan ve güven bana. Sende benim yapmayacağımı biliyorsun, değil mi. Seni seviyorum, Ateşim. 

Önüme döndüm ve polislerle birlikte gittik. Beni hücreye attılar. Bu nasıl bir sınav. Bu sınav da bize yardim et ya RABBIM! Sen her şeye kadirsin. Senin izninle bu günleri de atlatacağız. Bu benim en zor imtihanım. En zor imtihan...



DENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin