DENİZİM

NİKÂH

SU

"Ne" dedi.

"Saate önem vermişsin "dedim, bu kadarını beklemiyordum.

"Öyleyim denizim. Hadi bin ne bekliyorsun? Davetiye mi?"

"Tamam biniyorum. " arkaya bindim. Arabayı bu sefer yemyeşil bir yere getirdi. Kimse yoktu. Sadece 2, 3 çit yan yan boşa dizilmişti. Ama burası güzeldi. İndim arabadan. O çitlere doğru ilerledi. Ben de arkasından. Bir su birikintisinin önünde durdum. Aklım rüyama gitti. Bu suya ayağım girince dibe batmıştım. Merak ile ayağımı suya batırdım. Su 4, 5 cm derindi. 

"Gelsene denizim." dedi bana dönerek. Neden denizim diyordu ki.

"Tamam" gittim. 

"Şimdi bekleyeceğiz birini" bekledik. Ama kimi bilmiyorum? Bir araba geldi. İçinden genç bir erkek çıktı. Sonra imam. Ne imam mı?! Ne demek bu? İmam ne alaka? Sonra seda! Oha! Hem adamın elinde sandık var. Adamın adı ne acaba?

"Selam yenge" bana dedi!"Ben Mert. Ateşin arkadaşı"

"Arkadaşım değil kardeşim. oğlum başka şahit yok muydu niye sedayı getirdin"dedi ateş kısık sesle ama ben duyuyordum. Sedadan nefret ediyor olmalı, ya da yok, of beynim çorba oldu.

"elimiz de bu var" diyerek güldü, ateş de sinirle nefesini vermişti.

"şaka yaptım, bak arka da Ali var"

"o zaman niye sedayı getirdin"

"yenge tek kalmasın diye" ilerlediler. Sandık açıldı içinden bir takım şeyler çıktı. Yere örtü serdiler. İmam oturdu.

"Merhaba" dedi seda.

"merhaba"  dedim kısık sesle, örtünün yanına ilerledik. İmam bana ateşin yanına oturmamı istedi. Oturdum. 

"İmam nikahımız kıyılacak denizim."

"Ne" oha hayır. Demek o yüzden ateş gelmeden önce abdest almamı istemişti. Abdestim kırılmasın diye arkaya oturmuştum. Su delirdin herhalde, imam konuşmak için gelmedi ya, ama evlenmek için bu kadar aceleci davranacağını bilmiyordum.

"Kızım anne ve baba adın" babamın adını sorunca içime bir hançer saplandı. Yapıştım yere. Her zaman böyle olmuşumdur, okulda hocalar sorduğunda da.

"Me..Mehmet Başak, Nergis Başak"

"Oğlum anne ve baba adın?"

"Fırat Yamanoğlu, Ayşe Yamanoğlu"