Jung Min her zamanki çapkın ve tehlikeli gülüşünü sergiliyordu yine. Az sonra odaya annesi Ha Neul girmişti. Hemen laptopu kapattı.
Ha Neul: Neden kapattın onu? Ne işler çeviriyorsun sen gene?
Jung Min: Azarlamaya mı geldin?
Ha Neul: Terbiyesiz… Hesap sorar gibi.
Jung Min: Anne tamam, of… Özür dilerim. Birden girince ödüm koptu işte. Ne oldu?
Ha Neul: Dışarı çıkıyoruz hadi hazırlan.
Jung Min: Nereye?
Ha Neul: Yüzünü gören cennetlik, hazır evdesin bari dışarı çıkalım istiyorum. Kırk yılın başında oğlumla çıkmak istedim…
Jung Min: Anne şey, ben birazdan arkadaşıma gideceğim.
Ha Neul’ün yüzü düşmüştü. Oğlunun böyle başına buyruk olup, ailesinden kopması canını acıtıyordu ister istemez.
Ha Neul: Jung Min… Neden böylesin? Neden bizden kaçıyorsun? Annenim ben senin. Düşman mıyız sanki sana…
Jung Min: İlgisi yok, ben sizi seviyorum. Sadece stresliyim bu aralar, arkadaşıma gidersem kafamı dağıtırım. Ama söz, yarın seni en güzel restoranlardan birine öğle yemeğine götüreceğim.
Ha Neul: Peki… Peki öyle olsun. Ama kırılıyorum bilesin.
Bir ebeveyn için çocuğunun kendisinden uzaklaşması üzücü değil midir? Ha Neul sürekli korku ve endişe içindeydi. Jung Min’in başına buyruk davranışları, eve geç gelmeleri, babasıyla olan kavgaları… Sürekli kendisini yiyip bitiriyordu ama Jung Min’le başa çıkamayacağını biliyordu. 24 yaşındaki bir erkeğe ne kadar karışabilirdi ki? Reşitti sonuçta. Ama bir anne olarak üzülüyordu içten içe. Yavaş adımlarla odadan çıktı. Jung Min, annesi odadan çıkar çıkmaz hemen dolabından en sevdiği tişörtünü giyip hazırlandı ve evden çıktı. Tam arabasına binecekken kız kardeşi Hye Mi kendisine seslendi.
Hye Mi: Ağabey!
Jung Min: Ne var? Ne istiyorsun gene?
Hye Mi: Nereye gidiyorsun?
Jung Min: Sanane kızım sen kendi işine baksana.
Hye Mi: Kırıcı oluyorsun ama! Hiç mi sevmiyorsun beni?
Jung Min: Bugün ailecek bir şeyler mi oldu size? Annem bir yandan sen bir yandan… Yeter be! Hepinizi seviyorum ama artık beni rahat bırakın tamam mı? Eğer sen de dolaşalım diyeceksen baştan unut. Çünkü gidiyorum.
Hye Mi: Bu gece arkadaşımda kalacağım. Ders çalışacağız. Bari oraya bırak.
Jung Min: Şoförü niye işe aldılar o zaman? Ona söyle.
Hye Mi: Beni sen bırak.
Jung Min sinirli ve havalı tavırlarla Hye Mi’ye gel anlamında elini salladı. Hye Mi abisini sinir etme pozisyonunda sinir bozucu bir kahkaha atarak arabaya bindi.
…
Seul’de akşamın kasveti şehre çökmüştü, çalışanlar ve öğrenciler evlerine dönüyordu ama şehir hiç uyumazdı. Tıpkı İstanbul gibi. Jung Min ve kadim dostu Jae Joong yani nam-ı diğer Hero yine bir mekandalardı. Ortam bilindik bir ortamdı, herkes elinde içki bardağıyla dans ediyordu. Jung Min ve Jae Joong’ta bir masada oturuyorlardı. Tabi tüm kızlar Romeo ve Hero’ya selam vermeden geçmiyordu. Egonun, özgüvenin tavan yaptığı bir yerdi kısaca Romeo için.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo.
FanfictionBir tarafta alabildiğine zengin, yakışıklı, oldukça zeki ve her istediğini elde edebilen Romeo... Bir tarafta gizemli, güzel, çekici bir kız Zheng Mi En... Romeo ilk defa o gece kandı. Romeo ilk defa pişman oldu. Kız kardeşi Hye Mi'nin kendisi yüzün...