Jung Min şaşkınlıktan kalakalmıştı. Babası… Nasıl olurdu bu! Hye Mi günlüğünde babamla ilgili bir şey öğrendim diyordu. Bu… Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki yerinden çıkacaktı adeta. Şaşkınlıktan çekik gözleri kocaman açılmıştı. Tüm bu yaşadıkları… Kardeşinin ölümünden kendisi değil, babası mı sorumluydu şimdi?
Jung Min: Sen… Se… Sen ne dediğinin… Farkında mısın?
Mi En: Farkındayım! Baban olacak adi herif hayatımızı çaldı anlıyor musun! Baban sana boşu boşuna küstü! Boşu boşuna seni evlatlıktan sildi! Her şeyin sorumlusu o! Sen sadece bir yemdin! Hye Mi de öyle! Hye Mi… Nerden öğrendi bilmiyorum. Ama benim numaramı buldu. Babamdan uzak duracaksınız diye bizi tehdit etti. Ben de bizi savundum! Hepsi bu.
Jung Min: Baba… Babam… Ne yaptı? Hye Mi bana bunu söyleyecekti. Ama onu susturdunuz! Ben de sizi yaşatmayacağım!
Mi En: Öldür hadi beni! Kurtulurum! Şu hayatta kimim var zaten? Abim desen serserinin teki benimle ilgilenmiyor bile! Ben babamı kaybettiğim gün öldüm zaten!
Jung Min: Sen bana her şeyi anlatmadan seni öldürmeyeceğim! Arabadaki silahta 3 tane kurşun var. İkisi size, birisi bana!
Mi En: Baban olacak adi herif ne yaptı biliyor musun? Babamı şirketteki işinden etti! Onu hırsızlıkla suçladı! Sonra işleri bozuldu, tefecilerden borç aldı! Ödeyemeyince… Siz yaptınız! Hayatımı siz çaldınız! Onun canını yakmak için seni kullandım! Hye Mi’yi kullandım! Pişman değilim! Hatta öyle mutluyum ki… Zavallı babamın intikamını aldık! Ölsem bile gözüm arkada gitmeyeceğim. Babam şuan cennetten bana minnettar olmalı…
Jung Min, Mi En’i yakasından tuttu.
Jung Min: Bana bak! Bunlar yalansa seni mahvederim! Ben bittim şimdi sıra babama mı geldi ha!
Mi En: Anlat dedin anlattım! Nasılsa abim gebertecek seni, bilsen de bilmesen de bir şey değişmeyecek! Yalan söylemek için sebebim yok!
Jung Min: Hye Mi’yi öldürmeniz mi gerekiyordu ha! Ne istediniz ondan? Sizin yüzünüzden ben ne acılar çektim haberin var mı? Babamla ilgili bile olsa derdiniz benimle olmalıydı onunla değil! Hayatımı parçaladınız, ailemi kaybettim sizin yüzünüzden! Her gece başımı yastığa koyduğumda döktüğüm gözyaşlarını hesabını nasıl vereceksin ha!
Tam o sırada Ken Zhi koşarak depoya girdi. Acımasız ve tehlikeli bir kavga başlamıştı. Tekmeler, yumruklar havada uçuşuyordu. Jung Min hiç bu kadar kötü bakmamıştı. Hiç bu kadar sert olmamıştı. Eski Romeo yoktu artık. Ağır bir Romeo vardı, tıpkı gece gibi. Kasvetli… Hüzünlü… Jung Min ani bir hareketle Ken Zhi’yi yere yatırdı.
Jung Min: Şimdi bittin sen!
Ken Zhi: Uğraşma Romeo. Pişman olursun.
Jung Min: Orası hiç belli olmaz. Her şeyi biliyorum! Hye Mi’yi neden öldürdüğünüzü, benim hayatımı nasıl parçaladığınızı, ailemi parçaladığınızı… Her şeyi! Hatırladın mı ben bunları sizin yanınıza bırakmam demiştim, bırakmayacağım. Şimdi elimdesin pislik herif.
Az sonra depodan bir adam girdi, uzun boylu ve yakışıklı… Jae! Jung Min, Jae’yi görünce oldukça şaşırmıştı. Nereden biliyordu? Jae’nin yüzünde bir pişmanlık, bir sıkıntı vardı. Ken Zhi’ye sağlam bir yumruk atıp onu etkisiz hale getirince Jae’nin yanına koştu. Şaşkın gözlerle Jae’ye bakıyordu. Jae donuktu, rengi atmıştı. Boş gözlerle Jung Min’e bakıyordu.
Jung Min: Jae? Sen… Neden? Nasıl?
Mi En: Hero! Geldin demek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo.
FanfictionBir tarafta alabildiğine zengin, yakışıklı, oldukça zeki ve her istediğini elde edebilen Romeo... Bir tarafta gizemli, güzel, çekici bir kız Zheng Mi En... Romeo ilk defa o gece kandı. Romeo ilk defa pişman oldu. Kız kardeşi Hye Mi'nin kendisi yüzün...