37.Bölüm - ''Beni öldükten sonra sever misiniz?''

106 6 0
                                    

Tam o sırada olan olmuştu. Ken Zhi, Jung Min’e fark ettirmeden Mi En’i çözmüştü. Mi En, Jung Min’in arabasından onun silahını almıştı. Ken Zhi’yle beraber silah doğrultmuşlardı Romeo’ya.

Mi En: Sakın kıpırdayayım deme. Yoksa beynini dağıtırım.

Ken Zhi: Yolun sonuna geldin Romeo. Bana bulaşmaman gerektiğini söylemiştim. Bu dünya kimseye kalmıyor ki sana kalsın Romeo…

Ken Zhi yavaşça tetiği çekti. Jung Min anlamıştı her şeyi.

‘’Affet beni Hye Mi. Abin başaramadı. Kötü kalpli Romeo, gittiğin yerde mutlu olmayacaksın.’’

Bir el silah sesi duyuldu. Jung Min gözlerini kapatmıştı. Öleceğini düşündü. Tüm olanlar gözünün önünden geçiyordu film şeridi gibi. Canı ölesiye acıyordu. Ama… Jae birden yere düştü. Jung Min’in tam önüne. Yavaşça gözlerini açtı, kendisinde bir şey yoktu. Jae son anda kendisini Jung Min’in önüne atmıştı. Ken Zhi ve Mi En şaşkınlıktan kalakalmışlardı. Jung Min, Jae’nin yanına çöktü. Jae nefes nefese kalmıştı, sanki can verir gibi konuşuyordu. Zar zor…

Jae: Jung Min… Affet beni. Bir anlık… Bir anlık…

Jung Min: Konuşma.

Jae: Ben… Ben hep senin dostundum. Affet… Affet beni. Bir anlık… Bir anlık şeytana uydum.

Mi En: Abi… Ne yaptın sen?

Ken Zhi: Ben Jung Min’e… Kahretsin. Üzgünüm Jae.

Ve bir silah sesi daha duyuldu. Jung Min’in bakışları birden donuklaştı. Vücudunun gevşediğini hissetti, Jae’yi tutamıyordu. Bir demir tadı… Ken Zhi’nin hain kurşunlarının ikincisi karnına isabet etmişti. Bir anda Jae’nin yanına yığıldı. Hye Mi gibi… Hafifliyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu sessizce. Kurşundan daha fazla can yakıcıydı. Kor gibi sıcak. Hye Mi’nin, babasının, annesinin sözleri yankılanmaya başlamıştı.

‘’Benim senin gibi bir oğlum yok!’’

‘’Bir tanecik abim.’’

Bitti Romeo. Yolun sonundasın. Başaramadın. Sen kimsin ki? Güçsüz, aciz Romeo. Dış görünüşünün, paranın arkasında saklanan aciz Romeo. Kötü adam. Seni seven insanların kıymetini bilemeyen… Yapamadın işte. Lütfen kötü kalpli abini affet Hye Mi. Seni koruyamadım. Yapamadım. Canım yanıyor, nefes alamıyorum. Bir hatanın bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı? Bir değil ki… Bir sürü hata. Seni seviyorum baba. Seni seviyorum anne. Beni affedin, size layık bir evlat olamadım. Beni sever misiniz? İyi biri olmak için yaşamam gerekir ama ölüyorum işte. Beni öldükten sonra sever misiniz?

O sırada siyah bir araba depoya yanaştı. Arabadan orta yaşına yakın bir adam indi, telaşla. Lee Jong! O kadar telaşlı ve öfkeliydi ki, direk Ken Zhi’nin üstüne saldırdı. Mi En korkup geri çekilmişti. Yerde kanlar içinde yatan Jae ve Jung Min’e bakıyordu ağlayarak. 

Lee: Her şeyi biliyorum! Jae her şeyi anlattı! Neden ha neden! Neden direk benimle yüzleşmediniz! Cesaretiniz yoktu değil mi? Ailemden ne istediniz lan?

Ken Zhi: Yıllar sonra buldum seni pislik herif… Babamdan ne istedin ha söylesene! Senin yüzünden neler çektik haberin var mı? Ailemiz dağıldı, yapayalnız kaldık! Sen hayatımızdaki en değerli varlığımızı çaldın bizden! Ben de senin aileni çalacağım! Kızının işini bitirdik, sıra oğlunda!

Lee: Bilmediğin şeyler hakkında yorum yapma! Babanın ne kadar adi biri olduğundan haberin yok!

Ken Zhi: Sakın! Sakın babam hakkında böyle konuşma! O masumdu! Senin gözünü para bürümüş! Oğlunun da kızının da! Hepiniz aynısınız! Adi insanlar!

Lee: Babanın şirketten para kaçırıp kumara yatırdığından da haberin vardır umarım! Belgeleri yüzüne çarparsam bir daha karşıma zor çıkarsın!

Ken Zhi: Hala iftira atıyorsun babama! Mahvedeceğim seni!

Ken Zhi’nin elindeki silah birden patladı. Lee Jong ve Ken Zhi öylece kalakalmışlardı. Ken Zhi az sonra yere düştü. Vurulmuştu. Lee Jong öylece bakıyordu Ken Zhi’ye. Mi En’in çığlığı bir anda tüm depoyu kaplamıştı. 

Romeo.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin